Türkiye Gelecek Ortadoğu Savaşı’nın Dışında Kalmalı!

Irak, son genel seçimlerden sonraki en gergin ortamı yaşıyor. Seçimlerde çoğunluğu ele geçirmesine rağmen hükumet kuramayan Sadr, siyasi çevrelerin uzlaşmaz tutumları yüzünden siyasetten tamamen çekilme kararı aldı. Bu çok önemli bir gelişme.

Sadr, İran etkisine açıkça karşı çıkan en önemli siyasi liderdi. Irak’ta sünnilerin de dahil olduğu bir Uzlaşma ve Birlik Hükumeti kurulması için çok çalıştı. Ancak, ABD ve İsrail’in bölgede kaosa dayanan politikaları yüzünden İran bölgede sürekli güç kazandı. İran Kudüs Güçleri Komutanı Kasım Süleymani döneminde İran Özel Kuvvetleri, Irak, Suriye, Yemen ve Lübnan’da geniş bir etkinlik alanı oluşturdu. Süleymani ve Yardımcısı El Mühendis’in ABD & İsrail tarafından suikastle öldürülmesinden sonra, Bedir Kuvvetleri liderliğine Amiri geldi. Sadr önceleri Amiri ile ittifak kurmayı istedi ancak başaramadı. Haşdi Şabi Kuvvetleri lideri Kays Gazali de Sadr’a karşı cephe aldı. Sadr dışındaki bu iki lider tamamen İran tarafından yönlendirilmeye başlandı. Diğer taraftan Caferi mezhebinin günümüzdeki en büyük din otoritesi olan Ali Sistani hep tarafsız kalmayı tercih etti. Sadr ise, hem ABD işgaline hem de İran etkisine karşı çıkan, gerektiğinde Kürt ayrılıkçıları ve Daiş saldırılarına karşı Türkmenlerin bile yardımına koşan yalnız bir lider oldu.

Bölgedeki Şii tarihine bakarsak, Humeyni de aslında Sadr ailesinin Saddam dönemi lideri Bakır es-Sadr sayesinde İran’da güç kazandı. Sadr Ailesi, Şiiliğin merkezinin Necef, Kerbela ve Irak olduğunu savundukları için hep İran’ın hedefi haline geldiler. Son olarak, Muktada Sadr geçtiğimiz günlerde Kudüs Güçleri Komutanı’nın kendisi ile görüşmesini de reddetti.

İran bugünden itibaren vatandaşlarının ikinci bir duyuruya kadar Irak’a gitmesini yasakladı. Yani ülkedeki durum bir iç çatışmaya doğru ilerliyor. Irak’taki bu gerilim ortamı, şüphesiz ki ABD ve İsrail’in de işine yarayacak bir durum. Eğer Irak bir iç savaşa sürüklenirse İran bu duruma sessiz kalmayacak ve İsrail için de İran’ın nükleer araştırma tesislerini vurması kolaylaşacak. Hala dinsel otoritesini koruyan Sistani devreye girerse ortam biraz sakinleşebilir.

Fakat açık olan bir gerçek var ki, İran son 10 yılda Irak ve Suriye’de en önemli askeri güç haline geldi. Evvelsi gün, Suriye’deki Esad Yönetimi ile İran ve Hizbullah Güçleri önemli bir karar aldılar. İsrail’in Suriye’deki İran hedeflerine karşı gerçekleştireceği her saldırıya karşılık, onlar da Suriye’deki ABD üslerine saldırıda bulunacaklar.

Böyle bir ortamda, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde gerçekleştireceği Operasyon için bir süre beklemesi doğru olacak.

ABD’nin sürekli silahlandırdığı PKK PYD Terör Örgütü ile Esad Yönetimi ve İranlı gruplar arasındaki gerginlikler de son günlerde artıyor.

ABD, Avrupa ülkelerinin baskısı sonucunda İran ile Nükleer Anlaşmayı imzalamak durumunda. Bununla birlikte, İsrail’in baskısıyla İran’a yönelik bir askeri operasyona da hazırlanıyor. Kısacası önümüzdeki günlerde Irak ve Suriye, ABD ve İsrail ile İran arasındaki çatışmaların merkezi haline gelecek. Rusya’nın istediği de ABD’ye karşı Suriye ve Irak’ta yeni bir cephe açmak. Böyle bir durumda, Türkiye’nin biraz daha sabırlı ve temkinli hareket etmesi gerekiyor.

Bölgedeki önemli olayları birer cümlelik özetler halinde bu şekilde bir araya getirebildim. Sanırım ne demek istediğim anlaşılmıştır.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director