Suriye ile Savaş Şimdi mi?

Arap Baharı’nın son durağında bir uçağımızın düşürülmesi beklenen bir olaydı. Suriye ile dostluk politikasını sürdürerek, Suriye kamuoyunu Türkiye ile iyice yakınlaştırmak ve demokratik baskının oluşmasını beklemek daha akıllıcaydı. Ancak bu olmadı, Çünkü ABD ve Batı’nın acelesi vardı. Irak ve Afganistan tecrübelerinden sonra kendileri doğrudan bir kara müdahalesine kalkışmayacakları için Türkiye’yi öne sürmeyi ve kışkırtmayı tercih ettiler.

Böyle bir süreçte her türlü provokasyon olabilir. Türkiye’yi Suriye’ye karasal bir müdahaleye zorlayacak her kışkırtma yaşanabilir. Bu kışkırtmanın kaynağı, doğrudan Suriye Hükümeti veya Suriye Ordusu içindeki yabancı unsurlar olabileceği gibi, Rusya, İsrail, ABD ve İngiltere gibi doğrudan olayın içinde olan ve elektronik hava savunma sistemlerine müdahale edebilecek diğer ülkeler de olabilir. Ama işin özeti şu ki, Batı gözünü dikmiş Türkiye’nin Suriye’ye müdahale etmesini bekliyor.

Türkiye’nin tavrı ise düşmanlık politikasında aşırıya kaçma yanında şimdilik akıllıca. NATO şemsiyesi olmadan bir Suriye müdahalesi, gerçekten Türkiye’nin çöküşüne yol açar. Güçlü Ordu Güçlü Devlet sloganları bir yana, Turizm mevsiminin hemen başında yapılacak bir müdahale ülkemize milyarlarca dolarlık zarar ve arkasından ekonomik bir iflas getirir. Türkiye bunun farkındadır ve bu yola girmeyecektir.

Ne yapılabilir?

–          Suriye’ye uygun bir zamanda askeri bir karşılık verilebilir. Suriye suçlu konumda bulunduğu için ses çıkarmaz ve gerginlik dengelenir.

–          Türkiye’de bir hükümet değişikliği olmadığı sürece, Esad yönetimi ile Türkiye arasında yeniden bir yumuşama ve dostluk olmaz.

–          Obama seçimleri kaybederse, Amerikan politikası değişebilir ve Esad ile bir noktada uzlaşabilirler. İsrail politikası ağırlık kazanabilir.

Burada önemle üzerinde durulması gereken bir nokta var: ABD, İngiltere ve İsrail stratejik üçlüsünün Ortadoğu konusunda farklılaşan politikalarının çok iyi analiz edilmesi, görünen ve perde arkası planlarının doğru tespiti hayati bir önem taşıyor. Bu konuda şu sorulara cevap aramak gerek:

–          ABD ve İngiltere, Arap Baharı ile İslamcı partileri iktidara taşırken geleceğe dönük nasıl planlar yapıyor? Gerçekten gelecekte bunlarla bir ittifaka mı hazırlanıyor, yoksa Irak ve Afganistan örneklerinde olduğu gibi yeni tehdit ve müdahale alanları mı yaratıyorlar?

–          İsrail, Mısır ve Suriye’deki değişime, yani Müslüman Kardeşler’in iktidarına gerçekten karşı mı? Yoksa Hamas örneğinde olduğu gibi gizlice destek vererek, karşısında bir tehdit olduğu sürece bölgeye daha fazla yayılacağını mı düşünüyor?

–          Arap Baharı, Rusya ve Çin faktörü ile Suriye’de tıkanırsa Birleşik Kürt Federasyonları planı hızlanıp, bölge farklı bir kargaşaya mı sürüklenecek?

Burada şu gerçek de var ki; ABD, İngiltere ve İsrail bölgedeki Kürt varlığına bir zarar gelmemesi için elinden geleni yapıyor ve muhtemel bölgesel işbirlikçilerini koruyor. Türkiye’nin PKK ve Kuzey Irak’a yöneldiği bir dönemde bir Türk uçağının düşürülmüş olmasını iyi araştırmak gerek.

Türkiye bu oyuna gelmemeli. Türkiye’nin Ortadoğu’daki öncelikli hedefi PKK terörünü bitirmek ve Birleşik Kürt Federasyonu oluşumundan uzak durmaktır.

Türkiye başındaki bu belayı hallettikten sonra, Suriye’ye de girebilir, Arap Yarımadası ve Körfez’deki diktatörlerle de uğraşabilir. Tabii gerçekten bölgenin bağımsız ve güçlü bir süper gücüyse!..

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director