Kuzey Suriye’deki Muhalefet Grupları Arasındaki Çatışmaların Perde Arkası!

Son bir haftadır, Türkiye’nin askeri kontrolü altındaki Kuzey Suriye’de önemli olaylar oldu. Olayların başlangıcı bölgedeki bir sivil aktivistin ve eşinin öldürülmesi ile başladı. Bu olay çok iyi planlanmış bir İstihbarat Provokasyonuydu. Bunun arkasında Pentagon, MI6 ve Mossad Koalisyonu olduğuna inanıyorum. Nitekim bu olayı bahane eden bazı gruplar ve başta Cephetu’ş Şamiye ve Ceyşu’l İslam askeri grupları halkı galeyana getirdiler. Zaten bu gruplar, Türkiye’nin Essed Rejimi ile İstihbarat ve Siyasi görüşmeleri duyulduğundan beri Türkiye ve Türk Ordusu aleyhinde gizli faaliyetlere başlamışlardı. Nitekim aynı grupların içinden bazı kişilerin dolar karşılığında Pentagon İstihbarat Koalisyonu ile yakın ilişkilere girdiklerini de duyuyoruz. Yapılan kışkırtmalar sonucunda Türk dostu Muhalefet gruplarını zayıflatmak ve temel amaç olarak Türk Ordusu’nun eğittiği Suriye Milli Ordusu’nu dağıtmak için karşılıklı çatışmalar başladı. İşte bu noktada, Idlib bölgesini kontrol eden HTŞ (Heyetu’t Tahriru’ş Şam) da devreye girdi ve 3. Kolordu (Cephetu’ş Şamiye ve Ceyşu’l İslam) olarak bilinen ve çatışmaları körükleyen ana askeri gruba karşı Afrin bölgesine girdi ve Azez bölgesine kadar geldi.

Bugün ise, Suriye’nin kuzeyinde, Türk Ordusu’nun bölgeye askeri araçlar konuşlandırması ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nın gayretleri neticesinde Muhalefet grupları arasındaki çatışmalar sona erdi. HTŞ (Heyetu’t Tahriru’ş Şam) Idlib bölgesine doğru çekiliyor.

Burada bazı hususları aydınlatmakta fayda var. ABD’nin Şam Büyükelçiliği “HTŞ’nin bölgeden çekilmesini ve gruplar arasındaki çatışmalarda sivillerin korunması” açıklaması yaptı. Yani ABD diyor ki: “HTŞ’nin orada bulunması bizim ve himaye ettiğimiz PKK&PYD’nin çıkarlarına ve bizim planlarımıza aykırıdır.” Şunu unutmayalım ki ABD’nin bölgede terörist olarak gösterdiği bir Örgüt Türkiye’nin dostudur. Bölgeyi yakından tanımayanların, gelişigüzel konuşmasını fazla dikkate almayın. PYD’ye Terörist diyemeyen ABD’nin HTŞ’ye terörist demesi iki yüzlülüktür.

HTŞ’nin bölgeye müdahalesi esasen Hamza ve Süleyman Şah Tümenleri gibi Türkiye’ye dost grupların yararına olmuştur. Eğer HTŞ müdahale etmeseydi, bölge CIA ve Pentagon tarafından kışkırtılan bazı grupların kontrolüne girecek ve Türkiye yanlısı gruplar da büyük zarar görecekti. Afrin’in güneyinde HTŞ’nin bulunması Türkiye’nin stratejik çıkarlarına uygundur. Türkiye bir gün PKK & PYD Terör Örgütüne karşı büyük bir operasyona kalkışırsa, HTŞ de Türkiye düşmanlarının karşısında yer alacaktır. Bu sebeple, bizim yıllardır Terör Örgütü dediğimize Terör Örgütü demeyenlerin tanımlamasıyla şunu bunu Terörist ilan etmek yanlıştır. Usame bin Laden CIA’nın hizmetinde iken Afganistan Kahramanı idi, ABD’ye cephe alınca dünyanın en büyük teröristi oldu. Büyük Ortadoğu Projesi, Arap Baharı ve Daiş Terör Örgütü’nün gercek mimarları Pentagon, MI6 ve Mossad’tır.

Tel Rifat bölgesinde hala varlığını devam ettiren ve Afrin, Azez ve ElBab bölgelerine sürekli saldırı düzenleyen PKK & PYD Terör Örgütü sadece ABD’nin değil aynı zamanda Rusya ve Essed rejiminin de himayesi altındadır. Türkiye burada yalnız başınadır. ABD, Rusya ve Essed Rejimi Türkiye’nin bölgedeki gücünü kırmak için gerektiğinde işbirliği bile yaparlar. Essed rejiminin gitmesi için kılını kıpırdatmayan ABD, bölgedeki terörün gerçek destekçisidir.

Türkiye bölgede bazı stratejik hatalar yapmıştır ancak genel olarak yapılan Askeri Planlama, Mustafa Kemal Atatürk’ün Halep’te çizdiği temel stratejinin bir devamıdır. Merak edenler Mustafa Kemal’in Suriye, Akabe, Beyrut, Filistin, Halep ve Hatay bölgesindeki askeri stratejisini bir kez daha gözden geçirsinler. Atatürk, ürkek bir politika yürütmediği için bugün Hatay Türk toprağı olmuştur ve İskenderun Körfezi güvenliği için hayati öneme sahiptir. Bugün Afrin ve Amanos dağları da Hatay’ın güvenliği için hayati öneme sahiptir.

Bölgede çatışan grupları tanıyanlar bilir ki, Hamza ve Süleyman Şah gruplarının karargahlarında Atatürk resimleri asılıdır. Şamiyye ve Ceyşu’l İslam grupları ise -masumiyetlerinden büyük şüphe duyduğum- bazı Şeyhler tarafından yönetilmektedir. Tarafların durumunu buradan anlayabilirsiniz.

Bu zor süreçte, bölgedeki Türk hakimiyetinin devamı için canla başla görev yapan Türk İstihbaratı ve TSK’nın isimsiz kahramanlarına teşekkür ve minnet borcumuz vardır.

Burada Ümit Özdağ hocamıza da bir tavsiyem var. Suriye hakkında kimden akıl alıyorsa bir kez daha düşünsün. Kendisini bazı konularda takdir ediyoruz ancak bazı açıklamaları güvenilirliğini zedeliyor. 

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director