Suriye Savaşı ve Akdeniz Enerji Koridoru

Bir yandan Suriye Savaşı kızışırken, diğer yandan da Enerji Koridoru için çalışmalar hızlandı. Suriye savaşının temel olarak bir Petrol Savaşı olduğunu sürekli vurguluyoruz. Batı ülkeleri, Körfez petrolünün geçişine ve Hürmüz boğazına hâkim olan İran’a karşı, bir Akdeniz Koridoru kurmayı planlıyor. Bu şekilde, OrtaDoğu petrolü daha kısa ve güvenli bir yoldan Akdeniz’e, Kıbrıs ve Yunanistan üzerinden de Batı’ya ulaşacak. Son günlerde yoğunlaşan Kıbrıs ve Yunanistan trafiğinin sebebi de budur.

Durum böyle iken, buna bir de Ukrayna krizi eklendi. Rusya’dan Ukrayna üzerinden Batı’ya uzanan Enerji hatları artık büyük risk taşıyor. Bu yüzden, Akdeniz Enerji Koridoru daha fazla önem kazandı.

Batı ittifakı bu koridoru açmaya çalışırken, Rusya ve İran da bunu engelleme gayretinde. Rusya’nın Suriye’nin Akdeniz kıyısını tümüyle ele geçirme çabası da işte bu yüzden. Rusya da, Karasal Enerji hattının Akdeniz çıkışında bir güç olmaya çalışıyor.

Temel amaç enerji kaynakları olunca, büyük Batı ülkelerinin hepsi silahlarını kuşanmış vaziyette bölgeye yığılmış durumda. Esasen Batı ülke yönetimlerinin arkasında siyasi irade ile birlikte büyük petrol şirketleri de var. Musul bölgesi petrol kaynaklarının işletim hakları çoktan Batılı şirketlerce satın alınmış durumda. Herkes pazarlık masasında paylaşımdan nasıl büyük pay kapacaklarını hesap ediyor.

Batılı devletler Akdeniz Enerji Koridoru için bir Kürdistan inşa etmeye çalışıyor. Kuzey Irak’tan Akdeniz’e ulaşan bu koridora Kürtleri yerleştirmeyi planlıyor. Hâlbuki Petrol ticaretinde Güvenlik çok önemlidir. Risk taşıyan bir bölgeden uzun süre istikrarlı bir şekilde petrol taşınmaz. Hayal edilen Kürt Koridoru, bölgeye barıştan ziyade uzun süreli savaş getirir. Araplara ve Türkmenlere ait köylerin boşaltılarak Kürtlerin yerleştirilmesi, bitmeyecek bir savaşın temelini oluşturur. İran, gelecekte ülkesini parçalayacak bir Kürt devletine karşıdır. Aynı şekilde, onlarca yıldır PKK terörü ile uğraşan Türkiye de, Suriye’deki Türk ve Arap köyleri üzerinde kurulacak bir Kürt koridoruna izin vermez.

Bütün bunlara rağmen, büyük ülkeler Türkiye’yi bu planda etkisiz kılmak çabasındadır. Suriye’ye sınırı olmayan bütün ülkeler silahlarıyla bölgeye yığılmışken, bölgeye en uzun sınırı olan Türkiye’nin olanları seyretmesi beklenemez. Hiç kimse “İran’ın Suriye’de ne işi var?” diye sormazken, Türkiye’nin bölge barışı ve güvenliği için attığı adımlar herkesi korkutmaktadır. Bunun yanında, binlerce kilometre öteden gelip Suriye’deki Türkleri, Arapları, Kürtleri katleden Rusya’ya karşı herkes sessizdir.

Bu bölgenin en güçlü ülkesi Türkiye’dir. Türkiye olmadan bölgede kalıcı bir barış ve istikrar sağlanamaz. Irk ve mezhep çatışmaları bölgenin en büyük sorunudur. Türklerin hâkimiyetinde iken, bu bölgede en az 500 yıl her dinden ve ırktan toplumlar barış içerisinde yaşamıştır. Türkiye’nin gelecekteki hedefi de, hangi ırktan, dinden ve mezhepten olursa olsun insanların doğdukları topraklarda barış ve huzur içerisinde yaşamasıdır.

Suriye ve Irak’ı parçalama planları bölgeye barış getirmeyecektir. Bu Enerji Koridoru bir Savaş Koridoru olmamalıdır.

Bu bölge, sadece Kürtlerin kontrol edemeyeceği kadar büyük, Türkler içinse son derece küçüktür.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director