Geri Dönülmez İran Oyunu

İran’ın nükleer sorunu, Türkiye ve Brezilya’nın öncülük ettiği Takas Anlaşması ile geri dönülmez bir satranç oyununa dönüşüyor. Bu oyunda tarafların beklentilerini özetleyelim:
İsrail, İran’ın nükleer silah elde etmesini engellemek isteyen ilk ülke. İran tarafından kullanılacak bir nükleer silahın öncelikli hedefinin kendisi olduğunu düşünüyor. İsrail yönetimi, son noktada İran’daki nükleer tesisleri vurmayı bile düşünecek kadar fanatik. Nükleer silah sahibi olmayan bir İran’ın saldırısının, Nükleer silah sahibi İran’ın saldırısından daha az zarar vereceğini düşünüyor.
ABD, İran’ın nükleer silah sahibi olmasını engellemek için silah kullanma seçeneğini gündeme getirmek istemiyor. İran’a askeri müdahale, ABD’nin Irak ve Afganistan’daki kayıplarını artırır ve daha büyük zararlar görür. Diğer yandan, İran’ı vurmaya hazır İsrail gibi bir ülke varken kendisi doğrudan bu eyleme girmez. ABD’nin öncelikli hedefi, ekonomik yaptırımlarla İran’ı yalnızlaştırmak ve güçsüz kılmak. Bu konuda, ABD karşısındaki en önemli engeller Rusya ve Çin.

Rusya ve Çin, bölgede açıkça ABD’ye kafa tutan ve sürekli meşgul eden bir İran’ı korumayı istiyorlar. Rusya ve Çin için, ABD ile sürdürülecek iyi ilişkiler, İran ile sürdürecekleri iyi ilişkilerden daha önemli. Bu yüzden, bir yandan ABD ve Batı ile kötü olmadan, diğer yandan İran’dan tamamen vazgeçmeden bir politika sürdürüyorlar. Ayrıca, İran’ı korumak için ortaya çıkmış Türkiye ve Brezilya gibi iki kahraman ülke varken, kendilerini geride tutmayı yeğliyorlar.

Brezilya, İran ile son yıllarda gittikçe gelişen ekonomik ilişkileri yüzünden İran’a karşı ağır yaptırımlar yapılmasına karşı çıkıyor. İran ile komşu olmayan okyanus ötesindeki Brezilya’nın, İran’ın yanında olmasının başka da önemli bir sebebi yok.
Türkiye, Takas Anlaşması yapılmasına öncülük eden ve bunun gerçekleştirilmesini sağlayan en önemli ülke. Türkiye, hem komşu olduğu hem de ekonomik ilişkileri, enerji anlaşmaları olan İran’a karşı yapılacak her olumsuz yaptırıma açıkça karşı çıkıyor. Türkiye, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından alınacak bir yaptırım kararı sonrasında büyük zararlar göreceğini düşünerek, bu anlaşmanın en önünde yer alıyor.
İşte burada Türkiye büyük bir hata yapıyor. İran’a karşı yürütülecek ekonomik yaptırımlarda en büyük zararı Türkiye’nin göreceğini bütün dünya biliyor. Türkiye, İran ile tarih boyunca gelen iyi komşuluk ilişkilerini ve ekonomik anlaşmalarını gerekçe göstererek bu konuda tarafsızlığını ilan edebilir, muhtemel yaptırım kararlarına uymayacağını belirtebilirdi. Ancak bunu yapmadı ve adeta İran’ın yanında bir tutum alarak, sonucu belirsiz bir anlaşmaya öncülük etti.

Takas Anlaşması ile (ki henüz yürürlük tarihi net değil) İran elindeki 1200 kg % 3,5 oranında zenginleştirilmiş uranyumu bir ay içinde Türkiye’ye emanet edecek. Buna karşılık, ABD, Rusya ve Çin 1 yıl içinde İran’a nükleer araştırma reaktöründe kullanmak üzere 120 kg % 20 oranında zenginleştirilmiş yakıt temin edecek.
Takas anlaşmasında, İran’ın nükleer faaliyetlerini tamamen durdurmasına ilişkin bir madde yok. Halbuki, ABD bunu istiyor. Dolayısıyla, İran yine çalışmalarını sürdürecek ve zaman kazanacak. Kendisine yönelik ekonomik yaptırımların da önünü kesecek. İran’ın kararından tamamen vazgeçmeyeceği çok açık. ABD ve İsrail’in beklentileri de belli. Tarafların istekleri arasında bir uzlaşma noktası yok.
Bu sebeple, Rusya ve Çin’in geri çekildiği bir ortamda Brezilya ve Türkiye gibi –İran yanlısı görünen- iki ülkenin zorda kalacağı çok açık. ABD, Bu oyunun sonunda, Türkiye, Brezilya ve İran ilişkilerinin bozulacağını düşünüyor. İran, uranyumu emanet ettikten sonra, nükleer çalışmalarını sürdürecek. ABD ise, siyasi baskıları artıracak. Sonuçta, anlaşma bozulacak ve İran emanet yakıtı geri isteyecek. ABD bu kez, Türkiye’ye baskı uygulayacak.
Kısacası bu geri dönülmez oyun içerisinde Türkiye büyük bir çıkmazla karşı karşıya kalacak. Türkiye’nin bu oyunda önderlik etmesi çok büyük bir hata. Bu büyük hatada, ümmetçilik ideolojisinin önemli bir payı var.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director