ABD’nin Yeni Politikasına Dikkat!

Türkiye’nin bölgeye müdahale kararı almasına kadar, ABD, İngiltere ve İsrail‘in açık bazı hedefleri vardı: Suriye ve Irak‘ı küçük kantonlara bölmek suretiyle birbiriyle çatışan ve kontrol edilebilir devletçikler yaratmaktı. Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt Koridoru oluşturarak, zaman içerisinde bu koridoru Irak Kürdistan‘ı ile birleştirmek de en önemli hedefleri arasındaydı.

Türkiye‘nin Kürt Koridoru planına karşı askeri müdahale kararı alması, ABD‘nin bölge politikasında ciddi bazı değişikliklere yol açmış görünüyor. ABD, çok ilginç bir şekilde artık Suriye‘nin toprak bütünlüğünden bahsediyor, bu yeni bir tutum ve yöntem. Aslında ABD, İngiltere, Rusya, İsrail ve Suudi Arabistan -Ürdün’ü saymaya gerek duymuyorum- arasındaki gizli ittifakın temel amacında bir değişiklik yok. Suriye’de İslamcı grupların iktidara gelmesini istemiyorlar ve Esad‘ın kendisinin olmasa bile mevcut Arap Baas Hükümeti‘nin etkinliğinin sürmesini istiyorlar.

Türkiye bölgedeki gizli planları ve ittifakları altüst edecek bir müdahale kararı aldı ve İŞİD ile mücadele için ABD‘nin kullanmaya çalıştığı kozu deşifre etti. Türkiye, İncirlik üssünü İŞİD ile mücadeleye açtı ancak ABD‘nin gerçek niyeti zaten İŞİD ile mücadele değildi. ABD’nin asıl ve gizli amacı, Suriye’de güçlenen Nusra ve Ahrar gruplarını tasfiye etmek. Önümüzdeki günlerde, ABD’nin bölgedeki İŞİD hedeflerinden belki de daha fazla Nusra ve Ahrar hedeflerini bombalayacağını açıkça söyleyebiliriz. Zaten yukarıda ifade ettiğimiz bölgesel ittifakın kontrolünde olan İŞİD Terör Örgütü de bütün gücüyle artık Suriyeli Muhaliflerle mücadeleye ağırlık verecek.

Aslında ne Nusra örgütü ne de Ahraru’ş Şam grubu bugüne kadar ABD ve Batı hedeflerine yönelik bir eylem gerçekleştirmedi. Buna rağmen ABD her iki örgütü de bölgesel çıkarlarına aykırı görüyor. Esasen bu iki örgütün öncülüğündeki Suriyeli Muhalifler, Kuzeydeki İdlip kentini ele geçirdiler ve rejimin en önemli iki kuzey bölgesi Lazkiye ve Halep yönünde de büyük başarılar elde ettiler. Eğer İŞİD Terör Örgütü ortaya çıkmasaydı, Suriyeli Muhaliflerin bütün bu bölgeleri ele geçirmesi hiç de zor olmayacaktı. Şunu unutmayalım ki, her ne kadar ABD, Rusya, Koalisyon ve diğerleri İŞİD ile mücadele ettiklerini iddia etseler de aynı amaçlar için ve aynı düşmanlara karşı savaşıyorlar. Bu noktada hem Nusra Cephesi‘nin hem de Ahraru’ş Şam grubunun Türkiye’nin Güvenli Bölgesi‘ne destek vermesi önemlidir. Nusra ve Ahrar grupları, Türkiye’nin bölge siyasetini kolaylaştırmak için Güvenli Bölge olarak düşünülen bölgeyi tamamen boşalttılar ve ellerindeki cepheleri Türkmen tugaylarına teslim ettiler. Burada, Türkiye’nin hassasiyetle izlemesi gereken bir başka önemli konu Lazkiye‘nin kuzeyindeki Türkmen bölgelerinin korunmasıdır. ABD Uçakları ve Dronları İncirlik’ten kalkmak suretiyle Suriyeli Muhaliflerin Lazkiye bölgesinde ilerlemesini engellemek isteyecektir.

Bu istihbarat ve ihanet oyunları içerisinde Türkiye‘nin en önemli hedefi öncelikle PKK Terör Örgütü‘nün Irak ve Suriye’deki varlığını yok etmek olacaktır. Türkiye, İŞİD bahanesiyle bölgeyi şekillendirmeye çalışan Batı Doğu ittifakını kendi söylemleriyle çaresiz bırakmıştır. ABD ve Batı ülkelerinin, Türkiye’nin PKK Terör Örgütüne yönelik müdahalesinden çok da memnun olmadığını iyi bilelim. Hem Batı ülkelerinin hem de ABD’nin açıklamalarında, “Türkiye’yi orantısız güç kullanma” konusunda uyarmayı ihmal etmemesi çok anlamlıdır. Türkiye’nin kendi ürettiği elektronik silahlar ve mühimmatla PKK Terör Örgütü‘nün kamplarını yok etmesini aslında üzülerek seyrediyorlar. Türkiye’nin kendi ürettiği Som füzeleri ile PKK Terör Örgütü‘nün çok övündüğü mağaraların yerle bir edilmesi, onlara göre orantısız güç olsa gerek. Türkiye gibi bölgedeki en önemli müttefikine stratejik silahlar ve teknoloji vermekten kaçınan ABD ve Batı ülkeleri, Ortadoğu kentlerini ağır bombardıman uçakları ile bombaladıklarını, yüz binlerce yaşlı, kadın, çocuk sivilin ölmesini ve yine yüz binlercesinin sakat kalmasını unutmuşa benziyorlar. Daha da önemlisi İsrail’in Gazze Katliamları ve ABD’nin Hiroşima ve Nagazaki bombaları daha yüzlerce yıl unutulmayacak.

Türkiye’nin önümüzdeki günlerde karşılaşacağı iki önemli stratejik durum var:

Birincisi; PKK Terör Örgütü’nün ve Ayrılıkçı Kürt Siyaseti’nin inişe geçmesi üzerine ABD ve Batı ülkelerinin Türkiye’nin müdahalesini zayıflatma ve durdurma çabasıdır.

İkincisi ise, her zaman olduğu gibi sahada yenilecek olan PKK Terör Örgütü’nün son anda ateşkes kararı alarak Türkiye’nin müdahalesini durdurması ve yok olmaktan kurtulmasıdır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, her iki muhtemel gelişmeye karşı da şimdiden söylemlerini sağlam tutmalı ve PKK Terör Örgütü tamamen yok edilene kadar kulaklarını tıkamalıdır.

Türk Milleti, bu PKK Terör Örgütü‘nden de bu Ayrılıkçı Kürtlerden de usanmıştır. Türk toplumu, artık bu terörün son bulması için her türlü desteği verecektir.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director