Kürdistan’ın Kalbine Yeni Amerikan Üssü!

Dün anlam veremediğimiz bir çok meselenin hangi sonuçlara ulaştığını bugünlerde görebiliyoruz. Bu yüzden, bugün anlam veremediğimiz bazı gelişmelere ilişkin de bazı öngörülerde bulunmamız gerekiyor.

ABD, 11 Eylül 2001’den sonra Taliban tehdidine karşı Afganistan’da büyük bir askeri üs inşa etti. Kabil’in kuzeyinde kurulan Bagram Hava Üssü, Taliban’dan ziyade Rusya ve OrtaAsya’ya karşı hizmet verecek bir anlam taşıyor.

ABD, Afganistan ve Irak başarısızlıklarının ardından bölgeyi yeniden nasıl kontrol edebileceğine ilişkin uzun bir deneme ve düşünme süreci geçirdi. Tunus’tan başlayan Arab Baharı rüzgarı Suriye’de durdu. Aynen Afganistan Hükümeti gibi Irak Şii Hükümeti de artık ABD’yi istemiyor.

ABD, bu yeni duruma uygun olarak Şii tehdidine karşı Sünni tehdidinin ortaya çıkmasına göz yumdu. Rusya kendi kontrolündeki Sünni gruplarla oyuna yön vermeye çalışıyor. ABD ise, kendi kontrolünde gelişen IŞID tehdidine karşı bir Sünni Koalisyonu kurmaya çalışıyor. Bu konuda ilk danışıp anlaştığı ülke Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri oldu. Havaalanlarının kullanılması konusunda ABD ve Suudiler arasında stratejik işbirliği anlaşması imzalandı.

ABD, bölgede geçici bir Askeri Operasyon planlanmıyor. Geleceğe dönük yeni ve uzun vadeli bir strateji oluşturuyor. ABD’nin Yeni Ortadoğu Stratejisinin temelinde Kürdistan ve merkezinde kurulacak büyük bir Ortadoğu Üssü var. Bu konuda psikolojik operasyonlar çoktan başladı. The Wall Street’de “Ankara Dostumuz Değil. Türkiye IŞID Koalisyonunu Dışlayarak Can Sıkıyor, Neden Kürdistan’da bir Üs Kurmuyoruz” başlığıyla dün yayınlanan ana yorumda aynen şunlar söyleniyor:

Burada en iyi seçenek, desteklerini sunan ve diğer müttefiklerin aksine asker göndermeye hazır olan Kürtler olarak öne çıkıyor. İncirlik yaklaşık 60 senedir ABD güçlerine ev sahipliği yaptı ancak belki de İncirlik’i Kuzey Irak’taki Kürt topraklarında bulunan bir hava üssüyle değiştirmenin zamanı geldi. Amerika’nın artık Ankara’da arkadaşları olmayabilir ancak bu Orta Doğu’da başka bir seçeneğimiz kalmadı anlamına gelmiyor.

Amerikalılar, bu konuda Türkiye’yi suçlasa da İngiltere ve Almanya gibi NATO ülkeleri de Askeri Operasyona destek vermiyorlar. Aslında, ABD’nin Türkiye’nin yardımı konusunda pek samimi olduğu da söylenemez. 40’ı aşkın Türk diplomatı IŞID tarafından rehin alındığında, ABD Türkiye’ye hiçbir yardım yapmadı.

ABD, Irak‘ı işgal etmeye karar verdiği zaman da Türkiye’nin Irak’a girmesini hiçbir zaman istememişti. Hatta bu konuda Türk Hükümeti ile gizli bir anlaşma yaparak, “Türkiye’nin Irak’ta belirli bir tampon bölgenin altına inmemesi” konusunda güvence aldı.

ABD, Türkiye’yi Irak konusunda bir ortak değil hizmetkar olarak görmek istiyor. Ayrıca, ABD’nin Irak’ın kuzeyinde yerleşmeyi düşündüğü alan aslında Türkmen bölgesi. ABD, muhtemelen Sincar dağlarının kuzey veya güney eteklerine, yani Telafer bölgesine yerleşecek. Bu bölge, Fırat ve Dicle nehirlerinin yani Musul ve Esad barajlarının tam ortasında ve Musul – Akdeniz petrol boru hatlarının merkezinde bulunuyor.

Durum böyle olunca, birçok kuşkular akla geliyor. Acaba ABD, Türkiye‘nin Irak’a girmesini engellemek için mi Türk diplomatlarının rehin alınmasına göz yumdu, ya da yardım etti?

Türk toplumu artık ABD’nin hiç de dostca olmayan politikalarından büyük rahatsızlık duyuyor. Türkiye‘nin bölünmesine yol açacak PKK Terör Örgütü, 2003 Irak işgali öncesinde neredeyse bitmişti. Türkiye, PKK terörü ile mücadele ederken ne Batılı dostlarından ne de ABD’den hiçbir ciddi yardım görmedi. Aksine Batı ülkeleri ve ABD, Türkiye’nin Terör Örgütü ile uzlaşması için yıllardan beri açık ve gizli olarak baskı yapıyor.

Artık bu konuda söylenecek fazla söz kalmadı. ABD, Kürtlerin kurmayı hayal ettikleri Kürdistan‘ın tam merkezine büyük bir Askeri Üs kurmaya hazırlanıyor.

ABD’ye yeni bölgesel müttefikleri Kürtler ve PKK Terör Örgütü hayırlı olsun. Kürtlere de yeni yüzyıldaki efendileri!…

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director