Ortadoğu’da İstihbarat Savaşları

Büyük Ortadoğu yapılanmasıyla birlikte, örtülü olarak yürütülen istihbarat savaşları da aynı hızla devam ediyor. Lübnan İç İstihbarat Başkanı Visam El Hasan, geçtiğimiz hafta bir suikastla öldürüldü. Bu olay, Ortadoğu’da çok önemli gelişmelerin de ilk habercisi. Bu suikastın hedefini tartışmadan önce geçmişe kısaca bir göz atmakta yarar var.

Bilindiği gibi 14 Şubat 2005’te, Lübnan’ı yeniden imar eden Başbakan Refik El Hariri öldürülmüş ve eylemden sorumlu tutulan Suriye, Lübnan’ı terketmek zorunda kalmıştı. Babasının yerine Başbakanlık koltuğuna oturtulan Saad Hariri’nin en yakınında Visam El Hasan vardı ve Onu yeni kurulan İç İstihbarat Servisi’nin başına geçirdi. Visam El Hasan bu dönemi takiben CIA’nın en önemli müttefik istihbaratçılarından biri haline geldi. Refik Hariri suikastındaki şüpheli durumu göz ardı edilirken, Mossad ajanlarına karşı önemli başarılara imza attı ve İsrail Karşıtı bir kahraman haline geldi. Refik Hariri suikastının sorumluluğunun Suriye’ye yüklenmesi, Suriye yanlısı bürokratlar ve bakanların tasfiye edilmesi, Muhaberat’a ait binaların boşaltılması, Hizbullah konusunda ABD ile yakın istihbarat paylaşımı gibi çok daha önemli görevler üstlendi.

18 Temmuz 2012’deki Şam Muhaberat Merkezi’ne yapılan saldırının en önemli istihbarat ve lojistik desteği yine Visam El Hasan tarafından verilmiş ve en büyük kahramanlığını kazanmıştı. Bilindiği gibi bu suikastta Suriye Savunma Bakanı Davut Raşa, Genelkurmay Başkan Yardımcısı ve Beşşar’ın Eniştesi Asıf Şevket, Eski Genelkurmay Başkanı Hasan Turkmani, İçişleri Bakanı İbrahim el Şaar ve en önemlisi de Beşşar’ın kardeşi Mahir Esad – iki ayağını kaybettikten sonra- ölmüşlerdi. Suriyeliler, bu suikasta karşılık olarak birkaç komşu (!) ülkenin üst düzey istihbaratçısını yakaladılar ama asıl sorumlu Prens Bandar idi.

Prens Bandar, Suudi Arabistan’ın kurucusu İbn Suud’un Yedinci oğlu Sudayri’nin sülalesine mensup 90 yaşına yaklaşmış Savunma Bakanı Prens Sultan’ın Kuzey Afrika kökenli hanımından olan oğluydu. Suudilerin Washington Büyükelçisi olarak görev yaptı ve “Mr Bandar Bush” lakabını alarak petrol ve silah sanayisinin en önemli aracısı haline geldi. Milyarlarca dolarlık ABD silahlarının Körfez ülkelerine satışına vesile oldu. Afganistan ve Irak başarısızlıklarının ardından Arap Baharı olarak tanımlanan, Müslüman Kardeşler Kuşağı fikrinin sahibiydi. CIA ve MI6, Ortadoğu’daki politikalarını ona danışarak yönlendirmeye başladılar.

Zaten Riyad doğumlu Saad El Hariri de Sudayri sülalesi ve Mr Bandar ile yakın ilişkilere sahipti. Başbakan olmasında, ABD ve İngiltere desteği almasında ve komşu ülkelerde önemli ticari yatırımlara sahip olmasında onun büyük payı oldu. Arap Baharı, Müslüman Kardeşler Kuşağı ve Suriye İç Savaşı konusunda Prens Bandar hala ABD’nin en önemli danışmanı durumunda. 18 Temmuz Şam Suikastı başarısından bir gün sonra Suudi Arabistan İstihbarat Servisi’nin başına getirildi. Şam saldırısından sonra Prens Bandar’a yönelik bir karşı suikast girişiminden de bahsedildi ama gerçekliği teyid edilemedi. Bununla birlikte, Rus ve Suriye İstihbaratı adresi iyi tespit etmiş ve bunun da mesajını vermişti. Nitekim Prens Bandar’a ulaşamayanlar muhtemeldir ki, Onun Lübnan Temsilcisi Visam El Hasan’a ulaştılar.

Fakat suikat konusunda hala karanlık bazı noktalar var. Almanya seyahatinde Lübnan’a dönüşünü en yakın yardımcısına bile söylemeyen Visam El Hasan, erken döndüğü Beyrut’ta Eşrefiye’de hem de çok dar bir sokakta bombalı saldırıya uğradı. Bu olayda, en yakınındaki bir iki kişiden birinin kesin bilgisi vardı. Visam El Hasan daha bu ay içerisinde CIA Başkanı Petraus’la görüşmüştü. Trablus’ta, Suriye yanlısı Şiilere karşı yürütülen saldırıları da bizzat Visam El Hasan yönlendiriyordu.

Muhtemeldir ki; Visam ya görevden alındı, ya da 18 Temmuz saldırısının bedelini ödedi.

Birinci ihtimalde, ABD İstihbaratı, Başkanlık Seçimleri sonrasında büyük bir örtülü savaşa hazırlanıyor demektir. Öncelikli hedef, Lübnan’daki Suriye yanlıları ve özellikle Hizbullah’tır. İsrail ve Mossad için de öncelikli hedef Hizbullah’tır. Lübnan temizlenmeden İran’a bir saldırıda bulunmak büyük bir hata olur. Ve yine bize göre muhtemeldir ki; İsrail ve ABD Lübnan’daki Hizbullah varlığına karşı büyük bir harekata hazırlanmaktadır. Hıristiyan Falanjistler, Sünniler, ABD ve İsrail aynı cephede yer alacaktır.

İkinci ihtimalde, Rus ve Suriye İstihbaratı iyi bir karşılık vermiştir. Suriye gücünü göstermiştir ve bölgede kalıcıdır.

Bize göre akla yakın olan birinci ihtimaldir. Lübnan’da, Kış mevsiminde büyük bir temizlik harekatına girişilecektir.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director