Lübnan’da birer hafta arayla iki büyük patlama gerçekleşti ve yine onlarca Müslüman öldü. Olayın acı veren yanının ötesinde mutluluk veren bir dayanışma tablosu vardı. Sünni ve Şii mahallelerinde patlayan bombalara iki grup da soğukkanlılıkla yaklaştı, provokasyon olarak değerlendirdi ve düşmanlık nutukları atmadılar.
İlk patlama, geçen hafta Beyrut’un güneyindeki Hizbullah’ın hakim olduğu mahallede gerçekleşti ve 27 kişi öldü. Dün ise Beyrut’un kuzeyindeki Sünnilerin yoğunlukla yaşadığı TrablusŞam kentinde bir bomba patlatıldı ve 45 kişi hayatını yitirdi. İlk patlamada, Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah “Bu olayın Sünni Şii çatışması yaratmak isteyenlerin bir oyunu olduğunu” söyledi ve “Sünni kardeşlerimizi suçlamıyoruz.” İfadesini kullandı. İkinci patlamada ise Sünnilerin dini lideri Lübnan Baş Müftüsü Muhammed Raşid Kabbani, “olayın bir fitne yaratma çabası” olduğunu söyledi ve Sünni Şii çatışmasına karşı dikkatli olunmasını ve teröre karşı ortak mücadele edilmesini önerdi.
Lübnan, her türden Hıristiyan ve Müslüman grupların yıllardır bir arada yaşadıkları örnek bir ülke. Lübnan’ın Güney kesimleri neredeyse tümüyle Hizbullah’ın kontrolü altında ve Lübnanlıların çoğunluğu Hizbullah’ı, İsrail saldırılarına karşı en büyük güvence olarak görüyor. Nitekim, son hükümet kurma çalışmasında Hıristiyan Maruni olan Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman, Hizbullah’ın dahil edilmediği bir hükümeti asla kabul etmeyeceğini açıkça ilan etti. Çünkü, ABD, Batı ve İsrail son yıllarda Hizbullah’ı Hükümet ve Meclis dışı bırakmak için büyük çaba sarfediyorlardı.
Lübnan, iç savaşın, etnik ve dinsel kargaşa ve terörün en kötüsünü yaşamış bir dost ülke. Bunlarca yıllık tecrübeden sonra Hıristiyan ve Müslüman gruplar, bir arada barış içinde yaşamanın önemini ve huzurunu kavramışlar. Bunun bozulmaması için de ellerinden geleni yapıyor ve en zor günlerde örnek bir dayanışma sergiliyorlar.
Bu örneğin bütün İslam dünyasına ve Ortadoğu’ya egemen olmasını dileriz. İnsanlar farklı dinlere ve mezheplere inansalar da bir arada huzur ve barış içerisinde yaşayabilirler. Suriye’de, Mısır’da ve nitekim Türkiye’de. Gerçek çağdaşlık ve demokrasi aslında işte bu. Kendi dinini ve mezhebini herkese dayatmak ancak çatışma ve kaos getiriyor.
Lübnan Başbakanı, Sünni ve Şii bölgelerinde patlayan bombaları bir hücrenin planladığını ve uzun zamandır bunu açığa çıkarmak için uğraştıklarını belirtti. Irak’ta, Suriye’de, Pakistan’da son yıllarda sürekli duyduğumuz Sünni ve Şii bölgelerindeki patlamaların arkasındaki gerçek aynı. Büyük Ortadoğu Projesi ile birlikte ölen Müslümanların sayısı artık milyonları aştı ve İslam dünyasında yaşayanlar artık olanları sorgulamaya ve gerçekleri görmeye başladılar. Umarız yönetenler de bunlardan ders alır…
