Açık Yeşil Kuşak

1950’li yıllardan sonra ABD öncülüğünde kurulan Yeşil Kuşağı artık hepimiz çok iyi biliyoruz. Komünizme karşı bir kalkan olarak düşünülen dine dayalı Yeşil İslam Kuşağı’nın pek çok gerekçeleri vardı. Bunlardan en önemlisi, Varşova Paktı’nı petrol bölgelerinden uzakta tutmaktı. Ancak daha önemlisi ise, Avrupalı sömürgeci ülkelerin işgal ve hâkimiyetlerinden kurtulan Ortadoğu ülkelerini ABD öncülüğünde yeniden ekonomik ve askeri sömürge haline getirme düşüncesiydi.
Sovyetler dağılınca ABD, İngiltere ve İsrail’i de yanına alarak tek başına Dünya Hakimiyeti hayaline kapıldı. Fakat, bu hayal fazla sürmedi, 11 Eylül 2001 sonrasındaki askeri ve ekonomik kayıplar ABD’yi yeni stratejilere yöneltti. ABD, yerel Müslüman müttefikler olmadan bu bölgelerde tutunamayacağını çok iyi anladı. Ve yeni bir proje devreye girdi: Büyük Ortadoğu Projesi.
Büyük Ortadoğu Projesi’ne artık Açık Yeşil Kuşak demek daha doğru ve anlaşılır olacaktır. Doğu ülkelerinin silah ve sanayi üretiminde Batı’nın önüne geçmesi sebebiyle, ABD ve Batılı sömürgeci ülkeler hızla derin bir ekonomik bunalıma doğru sürüklenmektedir. Bu çöküşü durdurabilmek için yeni ve hızlı pazarlara ihtiyaç vardır ve bunun tek adresi de Petro dolarların bulunduğu Büyük Ortadoğu’dur.
Fas’tan Afganistan’a kadar uzanan İslam coğrafyasını kontrol etmeyi amaçlayan Açık Yeşil Kuşak projesinin en temel unsurları şunlar olacaktır.
1. Radikalleşme eğilimi gösteren İslam toplumlarını ılımlı ve Batıya açık toplumlar haline getirmek. Büyük Ortadoğu’daki ılımlı ve Batıya açık İslamcı hareketleri desteklemek.
2. Radikal unsurları hem İslam düşüncesi hem de Uluslararası Toplum (!) için açık bir tehdit sayarak askeri, siyasi ve psikolojik müdahalede bulunmak. Bu amaçla, stratejik Müslüman müttefiklerle Ortak Müdahale Gücü oluşturmak.
3. Körfez egemenliğini pekiştirmek için, Şii Siyasal İslamcı hareketlere karşı Sünni Siyasal İslamcı hareketleri güçlendirmek. Çatışma ortamının sağlayacağı silah pazarını kazanmak. 2015 yılına kadar İran’a yönelik büyük bir askeri müdahalenin siyasi, askeri ve psikolojik altyapısını hazırlamak.
4. Büyük Ortadoğu’daki İslam toplumlarını kazanmak için, açık İsrail yanlısı politikalardan vazgeçmek ve Gazze ile sınırlı bir Filistin devletinin kurulmasına yardımcı olmak.
5. Açık Yeşil Kuşak projesini en güçlü Müslüman ülke olarak Türkiye ile birlikte yürütmek.
Tamamen bir Pentagon projesi olan ABD’nin bu hedeflerine başkalarını da ekleyebiliriz.
2000’li yıllarla başlayan Açık Yeşil Kuşak projesi siyasi, askeri ve psikolojik operasyonlarla büyük bir hızla uygulanmaya çalışılıyor. Ancak uygulamada ortaya çıkan büyük sorunlar da var. Bunları ise şu şekilde sıralayabiliriz:
1. Almanya’nın şimdilik dışarıdan izlemekle yetindiği projeye İngiltere ve Fransa gibi Avrupalı ülkelerin bakışı biraz farklı. Türkiye’nin öncülüğünü kabul etmeyen Avrupalılar, ABD ile ters düşüyor ve çoğu zaman bağımsız hareket ediyorlar. Bu durum projenin en önemli temellerinden biri olan NATO gücünün etkin kullanımını engelliyor.
2. Muhafazakâr Yahudi temele dayanan mevcut İsrail Hükümeti, ABD’nin İslamcı örgütlere ve ülkelere olan desteğinden son derece rahatsız. İsrail’in mevcut nüfus ve siyasi çoğunluğu, hükümetin Siyonist politikalarını onayladığı için, ABD ile İsrail arasındaki görüş ayrılıkları devam ediyor.
3. Libya, Tunus ve Mısır gibi ülkelerdeki yeniden yapılanma sürecinde ABD tam bir kararsızlık yaşıyor. Bu ülkelerdeki güçlü İslamcı hareketlere destek verirse Laik ve Batı yanlısı grupları kaybedecek, Laik ve Batı yanlısı gruplara arka çıkarsa da İslamcı hareketlerin desteğinden mahrum olacak.
4. Açık Yeşil Kuşak projesindeki Türkiye önderliği ve örnekliği, Arap ülkelerindeki iki siyasal hareketi daha da radikalleştirecek. Laik gruplar arasında Türklere karşı Arap Milliyetçiliği‘nin, İslamcı gruplar arasında ise Laik Türkiye modeline karşı Şeriat yanlısı hareketlerin güçlenmesi kaçınılmaz olacak.
5. ABD’de devam eden ekonomik bunalım, Demokratların gelecek seçimleri kazanmasını zorlaştırıyor. Mevcut Açık Yeşil Kuşak projesi aslında Muhafazakârların projesi. Seçimleri kim kazanırsa kazansın ABD’nin ayakta kalması için bu proje devam etmek zorunda. Fakat projenin oyuncuları ve kurallarında bazı değişmeler yaşanabilir.
ABD ve Batı, Türkiye öncülüğünde Yeşil Kuşak projesinin rengini açmaya çalışıyor; Ancak bunda başarılı olamayacak. İslam ülkelerindeki İslamcı hareketlerin iktidar ve sermaye sahibi oldukça liberalleştiği şeklinde yanlış bir inanç var. Üst yapının refah ve güç ile kısmen liberalleştiği ve makyalevist bir felsefeye sahip olduğu düşünülebilir; Fakat temel İslam düşüncelerinin değiştiğini söylemek oldukça zor. Aksine, dış desteklerle kazanılan başarıların onları gittikçe cesaretlendirdiği, tavizsiz, acımasız ve radikal politikalara yönlendirdiği görülecektir.
Kısacası, Türkiye’nin onlarca yıldır yaşadığı Laik Dindar çatışmalarının artık yeniden özgürleşen bütün İslam ülkelerine yayılacağını kesin bir dille söyleyebiliriz. Demokrasi bir akılcılık ve aydınlama değil de çatışma kültürü ise ABD’nin yeni Açık Yeşil Kuşak projesi hepimize hayırlı olsun.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director