Batı Parçalıyor, Rusya Güçleniyor.

Son on yılda, ABD ve Batı ülkeleri tarafından gerçekleştirilen operasyonlar ve projeler birçok İslam ülkesini parçalanma noktasına getirdi. Ülkelere demokrasi getirmesi beklenen Arap Baharı, Müslümanların hayatını kışa çevirdi.

Libya, Mısır, Tunus gibi ülkelerdeki diktatörlerin devrilmesi onlarca yıldır özlenen bir gelişmeydi. Ancak, Turuncu devrimler sonrasında Batı ülkelerinin sömürgecilik hevesi yeniden alevlendi. Adalet ve demokrasinin desteklenmesi yerine, her Batı ülkesi kendisine yakın bulduğu siyasal ve dinsel grupları desteklemeye başladı. Bu yüzden sosyal dengeler bozuldu, desteği güçlü olan siyasal gruplar, muhalif gruplara karşı acımasız politikalar geliştirdiler. ABD ve Batı ülkelerini başarısızlığa uğratmak isteyen Rusya da gizlice bazı siyasal ve terörist grupları desteklemek suretiyle bu yangını körükledi.

Libya hızla parçalanmaya doğru gidiyor. Fransa ve İtalya gibi Avrupa ülkeleri, Libya’nın doğusundaki aşiretlere büyük destek veriyor. Bingazi merkezli Doğu Libya, zengin su kaynakları, sanayi ve petrol zenginlikleri ile bağımsız olmak için çalışıyor. Batı ülkeleri ise buradaki siyasal grupları destekliyor, gençleri silahlandırıyor ve gizli anlaşmalar gerçekleştiriyorlar. Avrupalılar, bölgenin antik yunan dönemindeki Sireneka (Cyrenaica) ismini şimdiden kullanmaya başladılar. Tuareklerin (Afrikalı Çöl Türkleri) de yoğunlukla yaşadığı Fizan bölgesi sahipsiz. Başkent Trablus’un bulunduğu Kuzey Batı Libya ise tam bir çatışma içerisinde.

Tunus, entelektüel bir nüfusa sahip olduğu için biraz daha şanslı. Arap Devrimi’nin ardından Müslüman Kardeşler’in baskıcı yönetimi fazla sürmedi. Şu anda ülkeyi bir uzlaşma hükümeti yönetiyor. Çok küçük bir ülke olduğu için bölünme tehlikesi yok.

Mısır, Hüsnü Mübarek’in ardından iktidara gelen Müslüman Kardeşler döneminde ayrıştırıcı ve dinsel bir yönetime sahne oldu. Hâlbuki Mısır’da Kıpti Hıristiyanlardan, Batı yanlısı gruplara kadar çok geniş bir siyasal yelpaze var. Rusya’nın desteğindeki Nasırcı Subaylar, ABD desteğinde iktidara gelen Müslüman Kardeşler’i devirdi ve iktidara geldi. Şimdiki yönetim de, önceki gibi yine nefret ve intikam duygusuyla muhalefeti ezmeye çalışıyor. İskenderiye ve Sina bölgeleri, Kahire’deki merkezi yönetime muhalefetini sürdürüyor.

Suriye’deki iç savaş şimdilik düşük yoğunlukta devam ediyor. Suriye’deki kimyasal silahların tasfiyesi bittikten sonra, SonBahar ile birlikte ülke hızla bölünebilir. Kuzey Doğu’da Kürtler, Kuzey Batı’da İslamcılar kendi hâkimiyet bölgelerini kurmuş durumdalar.

İsrail’in bölgesel stratejisi, çatışma ortamının sürmesinden yana. Bu yüzden hem Esat yönetimini hem de İslamcı grupları gizlice destekliyor. Nusra Cephesi’nin çok güçlenmesini istemiyor fakat Hizbullah’a karşı savaşmasını da faydalı buluyor. Bu yüzden, hem Kunaytra ve Şam’ın kenar mahallelerinde hem de Lübnan’da Nusra Cephesi’ne dolaylı destek veriyor. Nitekim Guta’da Nusra Cephesi’ne fatura edilen Kimyasal Saldırı, Mossad’ın manipülasyonu ile gerçekleştirilmişti.

ABD ve Batı Ülkeleri’nin demokrasi isteği nedense Körfez Ülkeleri ve Suudi Arabistan için hiç dile getirilmiyor. Bazılarında kadınların araç kullanma hakkının bile olmadığı bu ülkeler tamamen Krallık ile yönetiliyor. Buna karşılık, ABD, İngiltere ve Batı ülkelerinin en yakın dostları durumundalar. Bu ülkeler hem petrol satıcısı hem de silah alıcısı olarak ABD ve Batı sermayesini destekliyorlar. Bu ikiyüzlü politika, İslam dünyasındaki entelektüeller arasında ABD ve Batı düşmanlığının gelişmesine yol açıyor.

Buna karşılık, son on yılda, ABD ve Batı, kafasını İslam dünyasına gömerken, ABD’nin küresel rakibi Rusya Latin Amerika’da büyük güç kazanmıştır. Meksika’dan Şili’ye kadar birçok Latin Amerika ülkesi Rusya tarafından hızla silahlandırılmaktadır. Daha geçtiğimiz hafta, Şili’nin Santiago şehrindeki Uluslararası Havacılık ve Uzay Fuarı’nda Rus şirketleri yeni büyük silah anlaşmaları yaptılar. Son 12 yılda Şili, Rusya’dan 12 Milyar dolarlık silah satın aldı. Geçtiğimiz yıl Peru, 500 milyon dolarlık bir silah alımı gerçekleştirdi. Rusya ve Brezilya 2015 yılı sonuna kadar yakın işbirliği yapacaklar. İki ülke, Orta Menzilli Hava Savunma Sistemi ve Pantsir-S1 tanklarının da içinde olduğu birçok silah üretimini ortak olarak geliştirme kararı aldılar. Aynı şekilde Rusya, Venezuela’ya da 12 Milyar dolarlık hava savunma sistemi sattı.

ABD dostlarına silah satarken siyasal talepler öne sürerken, Rusya dostları ile ideolojik ve askeri işbirliğini birlikte yürütüyor.

ABD ve Batı ülkeleri, İslam dünyasının Batı cephesinde kalmasını istiyorsa öncelikle Adaleti, Barışı, Hukuku ve Kadın haklarını savunmalıdır. İslam ülkelerini parçalamak yerine toplumsal birlikten yana olmalıdır. Bugün Müslüman toplumlar, tarihte hiç olmadığı kadar cehalet, savaş, radikalizm, ahlaki yozlaşma ve şiddet tehditleriyle karşı karşıyadır. İslam dünyası ile dost olduğunu iddia edenler, öncelikle bu konularda ortak çalışmalar yapmalıdır.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director