ABD’nin Türkiye’ye İhanetleri

Uluslararası alandaki siyasi ve askeri krizlerde, Müttefikler birlikte kazanır veya birlikte kaybeder. Nitekim Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya ile birlikte yenilmiş ve dağılmıştır.

Türkiye ile ABD ilişkileri 1800 yıllarına kadar dayanır. Bu yıllardan itibaren ABD, Türklere yönelik kimi zaman dostluktan ziyade düşmanlık ve ihanete varan politikalar uygulamıştır. Bunları kısaca şu şekilde özetleyebiliriz:

  1. Misyonerlik faaliyetleri çerçevesinde Osmanlı topraklarında 117 Kilise, 399 Protestan Okulu açılmış ve 30 bine ulaşan bir Protestan Cemaati oluşturulmuştur.
  2. 1830 tarihli anlaşma çerçevesinde Amerikan vatandaşlığına geçen ve çoğu suça karışmış Ermenileri ABD himayesine alınmıştır. 1900-1914 yılları arasında 70,000 Ermeni ABD vatandaşı olarak Türkiye’de faaliyet yürütmüştür.
  3. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Sovyetlerin Boğazlar üzerinde yeni haklar istemesi, Giresun’a kadar olan toprakların Gürcistan’a iadesini talep etmesi, Demokrat Parti’nin iktidara geldiği 1950’li yıllardan sonra Türkiye ile ABD’yi daha da yakınlaştırmıştır. Türkiye 5 bin kişilik bir birlikle Kore Savaşı’nda ABD ve BM için üstün başarılar göstermiş, 1952’de NATO’ya katılmış, 1954’te İncirlik Üssüne izin vermişti. Bütün bunlara rağmen ABD, Türkiye’ye yine ihanet etmişti. Yeni yayınlanan WikiLeaks belgelerine göre; 1959 yılında Türkiye’ye yerleştirilen Jüpiter Füzeleri Küba Krizi sebebiyle geri çekildiği zaman, Başkan Kennedy “Sovyetler Türkiye’ye saldırırsa bu füzelerin ateşlenmeyeceği” talimatını vermişti.
  4. ABD, Türkiye’ye yönelik bu ihanetini 1964 yılında tekrar etmiştir. Başkan Johnson, 5 Haziran’da İnönü’ye hitaben çok ağır bir mektup yazmış; “Türkiye Kıbrıs’a müdahale eder ve Sovyetler saldırırsa, NATO’nun Türkiye’yi savunmak için isteksiz olacağını” ima etmişti.
  5. Nitekim 1974 yılında Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesini takiben ABD, 1975-1978 yılları arasında Türkiye’ye ambargo kararı almıştı.
  6. ABD’nin Türk Milletini ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni rencide eden en son ihaneti; 4 Temmuz 2003 tarihinde Süleymaniye kentindeki 11 TSK personelinin başına çuval geçirilerek tutuklanması ve sorgulanmasıydı.

Tarihin en eski toplumu olan Türk Milleti ve 4 bin yıllık Türk Ordusu, dostu için canını verir. Bununla birlikte kendisine yapılan düşmanlığı da hiç unutmaz.

Amerika Birleşik Devletleri’nin 1990’lı yıllardan itibaren PKK Terör Örgütü’nü ve bu örgütün Irak ve Suriye’deki varlığını korumaya yönelik politikası, Türkiye’nin varlığını hedef alan en büyük ihanettir. ABD’nin, Terör örgütlerini İran ve Rusya’ya karşı bir piyon olarak kullanma politikası son derece yanlıştır. Bu siyaset, Türk halkında zaten varolan ABD kızgınlığı ve nefretini daha da artırıp derinleştirmektedir.

Türkiye olmadan bölgede ne NATO kalır, ne de Avrupa Birliği. İran ve Rusya da bir gün dağılacaktır. OrtaDoğu’dan Asya’ya kadar uzanan topraklarda binlerce yıldır varolan en büyük güç Türklerdir. Yeniden çizilmesi planlanan sınırlar da bu gerçeği değiştirmez.

Türkiye’nin hiçbir komşu ülke toprağını işgal niyeti de yoktur. Hangi ırk, din ve mezhepten olursa olsun bütün toplumlar doğdukları topraklarda huzur içinde yaşamalıdır.

Türkiye ve –üst yönetiminde birçok Türkün bulunduğu- Rusya, iki ülkenin karşı karşıya getirilmesi planlarının farkındadır ve bu oyuna da gelmeyecektir. Hem Türkiye ile Rusya ve İran, hem de Türkiye ile ABD arasındaki sorunlar hala çözülebilir. Yeter ki ülkeler, uğruna savaştıkları Petrol ve DoğalGaz kaynakları için Bencil ve AçGözlü olmayı bıraksınlar.

Tarihte insanların kanı üzerinde kurulmuş hiçbir Devlet kalıcı olmamıştır.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director