Türk Hükümeti ABD ile Barışma Yolları Arıyor!

Türk Hükümeti, geçtiğimiz ay çok önemli bir karar almış ve “Çin’den Hava Savunma Sistemi” alacağını ifade etmişti. Bu kararın, ABD’nin Türk Hükümetine olan desteğini geri çekmesi üzerine gündeme geldiğini daha önce yazmıştık. Aslında kararın arkasında, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin stratejik çalışmaları ve hedefleri ile son yıllarda Çin ile zaten yapılmakta olan ortak füze üretim çalışmaları bulunuyordu.

Türk Hükümeti’nin aldığı bu karar, ABD’ye karşı bir şantaj unsuru değilse, alkışlanacak ve son yüzyılın belki de en önemli kararı niteliğindeydi. Ancak, Davutoğlu’nun birkaç gündür ABD’de yaptığı görüşmeler, Çin Hava Savunma Sistemi kararının ucuz bir kahramanlıktan öteye gitmeyeceğini gösteriyor.

Türk Hükümeti, ABD ile bozulan ilişkilerini düzeltmek için yeni yollar arıyor. Çin ile yakınlaşma kararının ardından, Başbakan Erdoğan 21 Kasım’da Rusya’ya gitmeyi ve çok önemli anlaşmalar yapmayı planlıyor. Ancak bu hareket de, Çin kararından çok farklı görünmüyor. Çünkü Davutoğlu, ABD Savunma ve Dışişleri Bakanları ile yaptığı görüşmeler sonrasında: “Füze Savunma Sistemi konusunda ABD’den yeni teklifler beklediklerini” ifade etti. Adeta, Rusya ziyareti öncesinde ABD’yi bir kez daha yola getirmek için çalıştı. Açıkçası, “Benimle çalışmıyorsan, ben de Rusya ve Çin ile çalışırım” demek istiyor.

Uluslararası ilişkiler, hem de süper güçlerle yapılan ilişkiler ve anlaşmalar büyük düşünce, cesaret ve ciddiyet ister. ABD’ye karşı Çin ve Rusya ile anlaşma tehditleri içindeki Türkiye şu günlerde gerçekten çok büyük oynuyor. ABD yeniden Yeşil Işık yakarsa, Doğuda büyüyen Rusya ve Çin ile oyun oynanmayacağını da çok iyi bilmesi gerekiyor. Dış ilişkiler, iç politikadaki manevralara benzemez ve bedeli de çok ağır olur.

Türkiye, Hava Savunma Sistemi’ni yenileme konusunda Çin’den gelen ucuz ve güçlü teklifi kabul etmişse bunda kararlı olmalıdır. ABD’nin Patriot sistemleri artık demode olmuş ve (Çin sistemlerinin de temel aldığı) Rus Hava Savunma Sistemi karşısındaki başarısızlığı kanıtlanmıştır. ABD’nin diğer bölgesel müttefikleri Mısır ve Pakistan gibi ülkeler bile hızla ABD mahkûmiyetinden uzaklaşmaya çalışmaktadır. ABD Savunma Şirketleri, önümüzdeki aylarda büyük zararlar açıklayacak ve binlerce kişinin işine son verecek duruma gelmiştir. Avrupa’nın pahalı sanayi ürünleri yüzünden Çin karşısında yaşadığı ekonomik bunalımın bir benzerini şimdilerde pahalı savunma sistemleri üreten ABD yaşamaya başlamıştır.

ABD büyük ve gizli bir ekonomik buhran yaşarken, Rusya ve Çin büyük ekonomik gelişme içindedir. ABD’nin savaşa ayıracak bütçesi kalmamıştır. Bugün gazetelere yansıdığı gibi, CIA Ortadoğu’daki paralı askerlere ayda 2 bin dolar öderken, Rus paralı askerleri ayda 4 bin dolara savaşmaktadır. Dünya çok önemli bir değişim geçirmektedir ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kendi stratejik çıkarlarını temel alarak en güçlü ve en ekonomik savunma sistemlerini tercih etmek zorundadır.

ABD’ye hoş görünmek için, ikili oyunlara girişmek, Barzani ile yakınlaşmak, Kürdistan projesine destek vermek, her tarafa oynamak, yarar değil ancak zarar getirir. Türkiye, maceracı Ortadoğu politikalarından bir an önce vazgeçmelidir. Özellikle şunu da belirtelim ki; Türkiye Ortadoğu’daki istihbarat savaşlarında kesinlikle taraf olmamalıdır. Bugün, 23 kişinin öldüğü Beyrut’taki İran Büyükelçiliğine yapılan saldırının arkasında büyük ihtimalle, Türkiye’nin de destek verdiği ve Suriye’de savaşan Sünni İslamcı Örgütler bulunmaktadır. Arap dünyasındaki birçok uzman bu konuda görüş birliği içindedir. Bu bombaların karşılığı Türkiye’de de patlayabilir ve bunun da sorumluluğu ağır olur.

Türk Hükümeti ABD korkusuyla hareket ederse, (Dünyada hiçbir ülkenin kabul etmediği) Suriye’deki tonlarca kimyasal silah imhası sorumluluğunu da kucağında bulacaktır.

İçinde bulunduğumuz bu durumu, bölgesel sorunlar konusunda da uzman olan AKP Kütahya Milletvekili İdris Bal’ın attığı bir twit çok güzel özetliyor:

“Korku ile büyük devlet olunamayacağı gibi, hesapsız, plansız, günübirlik küçük hesaplarla da büyük devlet olunamaz, ancak büyük hatalar yapılır. Korkaklık da zorbalık da bir hastalıktır. İkisinden de Allah’a sığınmak lazım.”

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director