Suriyeliler Dönmeyecek!

Büyük Ortadoğu, Arap Baharı ve Suriye İç Savaşı süreçleri ile birlikte 7,5 milyon Suriyeli ülkesini terketti ve öncelikle komşu ülkelere sığındı. Bunların 3,5 milyonu Türkiye, 1,5 milyonu Lübnan ve 1,4 milyonu ise Ürdün’de. Mültecilerin genel nüfusa oranı açısından en zor durumda olan ülke Lübnan ve Ürdün.

Ukrayna Savaşı öncesinde Bağışçı ülkeler Suriyeli mültecilerin Avrupa’ya ulaşmasını önlemek için bu 3 ülkeye önemli mali yardımlar yapıyordu. Ukrayna Savaşı sonrasında, Avrupa ülkeleri Ukrayna’ya yardımlarını artırırken mültecilerin yaşadığı ülkelere verilen destek ikinci plana düştü. Artık Lübnan, Ürdün ve Türkiye, Suriyeli mülteciler için bütçelerinden önemli bir pay ayırmak durumunda kalıyorlar. 2023’de toplam nüfusu 5.300.000 olan Lübnan’da, Suriyeliler nüfusun % 35’ini oluşturuyor. Toplam Nüfusu 11.300.000 olan Ürdün’de, Suriyeliler nüfusun % 8’ini oluşturuyor. Türkiye’de ise Suriyelilerin oranı, toplam nüfus (85.300.000) içerisinde % 2,5 civarında.

Suriyeli mülteciler gittikleri ülkelerde Ucuz İşgücü oluşturdukları için, Yerli halk arasındaki işsizlik oranını da yükseltiyor. İşsizlik oranı Türkiye’de % 10, Lübnan’da % 15, Ürdün’de ise % 23 civarında. Bu rakamların ne kadar gerçek olduğu da tartışmalı. Suriyeliler ile aynı kentlerde yaşayan Türk, Lübnanlı veya Ürdünlü gençlerin büyük çoğunluğu ülkelerini terkederek Avrupa, ABD veya Kanada’ya gitmeyi planlıyor.

Suriyeli mülteciler bulundukları ülkelerde hemen her iş kolunda çalışıyor. Hatta Suriyeli mülteci bir ailenin bütün fertleri de çalıştığı için, bu ülkelerde yerli halktan daha fazla aylık gelir elde ediyorlar. Çalışmayıp Dilencilik yoluyla geçinen veya Uluslararası Yardım Kuruluşları’nın bu ülkelere sağladığı yardımlar ile geçinenler de var. Mültecilere yapılan nakdi yardım fert başına yapıldığı için, Suriyeliler arasında doğum oranı korkunç derecede artmış durumda. Bu ülkelerde 5-10 çocuk sahibi Suriyelilere rastlayabilirsiniz. Suriyeli fert başına ödenen yardımlar ortalama 10 $ civarında. Mülteciler bulundukları ülkelerde artık kendi iş kollarını oluşturmuşlar. Kendi marketleri ve sosyal alanları var. Berber, Tamirci ve Emlakçı gibi her türlü iş yapıyorlar. Suriyeli Mülteciler, çoğunlukla aynı mahallelerde bir Getto oluşturmuş durumda.

Mülteci Kampları ve Barınma Merkezleri adeta küçük birer Suriye olmuş. Bölgedeki Tarım, Sanayi ve İnşaat gibi alanlarda çoğunlukla Suriyeli işçiler çalışıyor. Sabah erken vakitlerde, Mülteci Merkezlerinin kapılarında işçileri taşıyan onlarca Taşıma Aracı görebilirsiniz. Çalıştıkları yerlerde Yol ve Yemek giderleri karşılanan Suriyeliler, ya bir iş koluna yatırım yapıp kendi işini kuruyor veya Avrupa’ya gidebilmek için Dolar biriktiriyor.

Meselenin belki de en önemli yanı, Lübnan, Ürdün ve Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin neredeyse tamamına yakını ülkelerine dönmeyi düşünmüyor. Son istatistiklere göre, Lübnan’daki Suriyeli mültecilerin % 92’si, Ürdün’deki mültecilerin % 97’si tekrar ülkelerine dönmeyi düşünmüyor. Türkiye’deki Suriyeliler arasında böyle bir anket henüz yapılmamış. Muhalefet ve Türk Hükumeti Suriyelileri tekrar ülkelerine gönderme planları yapsa da bunun gerçekleşmesi oldukça zor.

Birleşmiş Milletler tarafından 1951’de kabul edilen Mülteci Protokolüne göre: Komşu ev sahibi ülkeler sayısına bakmadan mültecileri kabul etmek zorunda. Aynı Protokol mültecilerin gönülsüz geri dönüşüne izin vermiyor. Zorla Gönderme konusu özellikle Lübnan ve Türkiye’de çok tartışıldı. Bazı Muhalefet partileri, Suriyeli zorla geri göndereceğine dair sözler verdi. Zorla Gönderme, hem BM yasalarına aykırılık teşkil ediyor ve hem de bu ülkelerin aldıkları bağışları da imkansız kılıyor.

Uluslararası Araştırmalar ve geçmişte yaşanan benzer durumlar; Ülkelerinden kaçan mültecilerin önemli bir çoğunluğunun tekrar ülkelerine dönmediğini gösteriyor. Örneğin, Ürdün’deki Iraklı mülteciler, savaş bitmesine rağmen 20 yıl sonra bile hala ülkelerine dönmediler. Mültecilerin kendi ülkelerine dönmemesinin başlıca sebepleri şunlar:

  1. Mülteciler bulundukları ülkelerde ekonomik açıdan daha elverişli şartlara sahipler.

  2. Mültecilerin bulundukları ülkenin ekonomik durumu, kendi ülkelerinden çok daha iyi durumda.

  3. Mülteciler, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Yardım Fonları yardımıyla düzenli bağış alıyorlar.

  4. Suriye’deki Güvenlik Şartları ve Teminatları yetersiz. Savaş ve çatışmalar devam ediyor.

  5. Mevcut Suriye yönetimi, vatandaşları arasında Mezhep ayrımı yapıyor, İranlıları ve Şiileri koruyor, Sünnilere ise düşman ve casus gözüyle bakıyor.

  6. Suriyeli mültecilerin Suriye’deki mülklerinin önemli bir bölümüne el konulmuş durumda. Önemli binalar ve verimli araziler Hükumet yandaşlarına dağıtılmış.

  7. Suriyeli mültecilerin terkettikleri mahalle, köy ve şehirlerdeki Hükumet yanlıları ile aralarında derin bir husumet söz konusu.

  8. Suriyeli mültecilerin terkettikleri evlerinin büyük çoğunluğu yıkılmış ve yaşanamaz halde. Bunların tekrar tamir edilmesi ve yeniden yapılması mümkün görünmüyor.

  9. Suriyeli mülteciler Essed yönetimine güvenmiyor, geri dönüş için verilecek güvencelere inanmıyor ve döndüklerinde Muhaberat (Suriye İstihbaratı) tarafından tutuklanacaklarına inanıyor.

Bütün bu olumsuzluklar yanında Suriye’de Anayasal temellere dayanan bir toprak bütünlüğü artık kalmamış durumda. Türkiye’nin güvenlik alanında olan Afrin, El-Bab, TalAbyad ve RasulAyn bölgelerinde eğitim, sağlık ve belediye gibi yerel hizmetler kısmen oturmuş durumda. Tahrir Eş-Şam örgütünün kontrolündeki İdlib bölgesinde İslamcı gruplar arasındaki çekişmeler hala devam ediyor. Rusya ve Suriye rejimi Idlib bölgesini aralıksız olarak bombalamayı sürdürüyor. Fırat nehrinin doğusu, ABD’nin desteğindeki PKK & YPG Terör Örgütü tarafından yönetiliyor. Son günlerde, Haseke ve Kamışlı gibi kent merkezlerinde bulunan Suriye rejimi güvenlik güçleri ile ABD tarafından desteklenen Arap Aşiretler arasında çatışmalar başladı. ABD, bu bölgedeki Essed ve İran yanlısı grupları buradan temizlemek için planlar yapıyor. İran yanlısı gruplar ise (Özellikle Deyrozor bölgesinde) ABD’nin buradaki askeri tesislerine karşı sık sık füze saldırıları düzenliyor. Ürdün sınırındaki Tanif Bölgesi, Ürdün, İngiliz ve ABD Özel Kuvvetleri tarafından askeri bir bölge haline getirilmiş.

Son yıllardaki en önemli sorunlardan birisi; Suriye’nin Irak, Ürdün ve Lübnan sınırlarından bütün dünyaya Uyuşturucu Kaçakçılığı yapılması. Savaş ve Ambargolar yüzünden ekonomisi çöken Suriye yönetimi, Essed ailesine akraba olan bazı kişilerin yönettiği Captagon üretimi ile para kazanmaya çalışıyor.

Konu aslında oldukça büyük bir sorun. Ortadoğu, aslında bir Bataklık. İran, Rusya, Hizbullah, ABD ve İsrail, bölgedeki siyasi ve askeri çıkarları sebebiyle savaşa önemli destek veriyor. Özellikle Ukrayna işgalinde zor durumda kalan Rusya’nın ve bölgeye yerleşmek için fırsat arayan ABD’nin çıkarları bu bataklığın kurutulmasını engelliyor.

Son yıllarda, Rusya’nın ABD’ye karşı Afrika ve Libya gibi bölgelerdeki çatışmaları da hızlandırdığı düşünülürse, genel olarak dünyanın istikrar ve güvenliği de büyük bir tehlikeye doğru ilerliyor.

Kısaca söyleyelim: Suriyelilerin çoğunluğu ülkesine dönmeyecek!

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director