Ortadoğu’da Küçülen Büyük Devletler!

Ortadoğu’da bugün yaşanılan sorunların kaynağı yüz yıl öncesine dayanır.

1918’de Kudüs ve Şam’ın -ABD müttefiki- İngiltere tarafından işgalinin ardından bölgenin huzuru kaçmıştır. İngilizler, İsrail’in kuruluşuna öncülük etmelerine karşın Irak petrollerini Akdeniz’e ulaştırmayı başaramamış ve II. Dünya Savaşı sonrası misyonunu ABD’ye devretmiştir. Fransa ise, I. Dünya Savaşı sonrasında Beyrut ve Şam’ın kuzeyinden hiç vazgeçmemiş, Beyrut’taki ilk Kürt Bağımsızlık (Khoybun) Hareketi’nin kuruluşunu gerçekleştirmişti. Ermeni, Süryani ve Kürt ayrılıkçıları bölgeye yerleşmeye ve birleşmeye yönelten Fransa, hala kendisini bölgenin aktörlerinden biri saymaktadır. ABD ve Fransa arasında, Suriye’nin kuzeyindeki ortaklığın buluştuğu nokta da budur.

Suriye en demokratik dönemini -Türk asıllı- Şükrü Kuvvetli zamanında yaşadıktan sonra 1970’ten sonra Hafız Esad ile birlikte Rusya’nın kontrolüne girmiştir. Türkiye’nin, Ortadoğu ile bağlarının koparılması konusunda ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ortak çıkarlara sahiptir. Bu yüzden, ASALA ve PKK gibi Ermeni ve Kürt terör örgütlerinin arkasında hepsinin de desteğini bulmak mümkündür.

Ortadoğu, I. ve II. Dünya Savaşları sonrasında hala tam olarak paylaşılamamıştır. 1980 sonrasında Fetulla ve Vehhabi, yerel desteklerini de alan Batılı büyük devletlerin arasına Almanya da dahil olmuştur, Rusya ise İran İslam Devrimi ile birlikte Şii güçlerle ittifak kurmuştur.

Bugün Ortadoğu’da, İngiltere, Almanya, Fransa, ABD ve Rusya’nın paylaşım kavgası sürmektedir. I. Dünya Savaşı öncesinde, Abdülhamid’in Hicaz Demiryolu projesi sebebiyle Deniz Donanmasını ihmal eden Türkiye, bugün Kara, Deniz ve Hava gücüyle Ortadoğu’da önemli bir denge kurmuştur. Bu Gordion düğümünü kılıçla çözecek bir ülke yoktur.

Büyük oldukları hayalini hala koruyan ABD, Rusya, Fransa siyasi güçlerinin sınırındadır.

Rusya’nın en büyük müttefiki İran ve Hizbullah büyük yara almıştır ve ağır bir siyasi baskı altındadır.

ABD ve İsrail, bölgede yalnızlığa sürüklenmiştir. Güvenlik Konseyi’nde “İran ambargosunun devamı” teklifini tek destekleyen Mozambik olmuştur. Büyük umutlar beslenen Arap – İsrail anlaşmasına yine sadece küçük bir Arap Emirliği ‘Evet’ diyebilmiştir.

Fransa, Afrika’daki sömürgeleri bile bağımsızlık gösterileri ile çalkalanırken, Ortadoğu’da kendisini dev aynasında görmektedir.

I. Dünya Savaşı’nda, Türklere Ortadoğu’yu kaybettiren Almanya hala denge siyaseti ile fırsat kollamaktadır.

Belki de bu süreçte, siyasi ve askeri kilitlenmeyi en iyi gören İngiltere’dir ve bir köşeden, bu kaostan kimin güçlenerek çıkacağını gözlemektedir.

Büyük Devletler, yetersizliklerini ya PKK, PYD gibi terör örgütlerini kullanarak ya da Covid ve Beyrut Limanı gibi şüpheli operasyonlarla kapatmaya çalışmaktadır.

Ortadoğu’daki bu siyasi durumda en büyük gerçek, Türkiye’nin Askeri olarak gücünü ortaya koymasıdır. Kürt ayrılıkçılığına karşı Türkiye ve Suriye’de başarılı operasyonları devam etmekte, Libya ve Doğu Akdeniz’de varlığını pekiştirmektedir.

Dünyada, Doğu ve Batı olarak özetlenebilecek iki ittifak bloğu vardır. Sözü fazla uzatmaya gerek yok: Türkiye bu iki bloğun ortasındadır. Askeri ve Siyasi gücüyle Türkiye’yi yok sayan taraf bu oyunu kaybeder.

Önemli bir husus daha, ABD Türkiye’deki ABD düşmanlığının farkında değil. ABD Türkiye’de kimi desteklerse o kaybeder.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director