ABD’nin Dostu İran mı Türkiye mi?

ABD, 1980’li yıllardan itibaren İran’ı en büyük düşman ilan etmişti. Ancak ne ilginçtir ki, ABD’nin hiçbir askeri operasyonu bugüne kadar İran’a zarar vermedi. Aksine İran’a karşı olan ülkeler ve gruplar, ABD operasyonlarından daha fazla zarar gördüler.

Taliban Hareketi’ni kuran ve Afganistan’a hâkim kılan ABD idi. Taliban, İran’ın en büyük korkusuydu ve özellikle ortak sınır boyunca İran etkinliğini oldukça zayıflatmıştı. Taliban –OrtaAsya’dan Okyanusa uzanacak- enerji hattına karşı çıkınca ABD’nin en büyük düşmanı oluverdi. ABD’nin Taliban’a yönelik her operasyonu Asya’daki İran etkisini biraz daha güçlendirdi.

Saddam Hüseyin’in 1980’de İran’a, 1990’da Körfez ülkelerine yönelik saldırısına cesaret veren yine ABD idi. Ancak ABD, İran – Irak Savaşı sırasında İsrail kanalıyla İran’a silah satışını sürdürdü. İran – Irak savaşında iki taraf da bir üstünlük sağlayamadı, yüzbinlerce insan öldü ve milyarlarca dolarlık zarara yol açtı.

1990’lı yıllarda, Saddam Hüseyin’in hem Kuzey’de Kürtlere hem de Güney’de Şiilere ve Kuveyt’e saldırmasına göz yuman ve hatta destek olan ABD idi. Taliban ve Saddam’ı tehdit haline getirdikten sonra Afganistan ve Irak’ı işgal eden yine ABD oldu.

ABD, hem bölge ülkelerine hem de dünyaya yıllarca İran düşmanlığı ve korkusunu yaydı. İran’a karşı yaptırım kararları aldı ve bölgedeki müttefiklerini de buna zorlayarak, ekonomilerine büyük zararlar verdi. Bu arada Almanya gibi bazı Avrupa ülkeleri bu yaptırım kararlarını hiç de dinlemediler. Körfez Arap ülkeleri İran korkusu ile silahlanmaya büyük kaynaklar ayırdılar ve ABD ile milyarlarca dolarlık silah anlaşmaları yaptılar.

Irak işgali de İran’a önemli bir zarar vermedi. Aksine, İran etkisi hem Irak’ta hem de Suriye’de eskisinden daha fazla güçlendi. Irak ve Suriye hükümetleri ile İran arasında askeri ve siyasi işbirliği en üst düzeye çıktı.

İran, Irak’taki Şii askerleri ve milis güçleri eğitti ve hem Körfez’de hem de Ortadoğu’da gücünü artırdı. Bölge ülkelerindeki Hizbullah yapılanmaları doğrudan Ayetullah Uzma’ya bağlı olarak büyük etkinlik kazandılar. İran istihbaratı Bahreyn’den Yemen’e kadar önemli örgütlenmeler gerçekleştirdi.

İran, Suriye’nin savunma sanayisini de geliştirdi ve füze fabrikaları kurdu. Hatta Nükleer ve Kimyasal silah çalışmaları yaptılar ve uranyum zenginleştirme faaliyetleri gerçekleştirdiler. Suriye iç savaşında, İran Özel Kuvvetleri her cephede Esad Hükümeti için rahatça savaştılar.

Bugün ABD, Afganistan’da yaptıklarını tekrar ediyor. ABD, Suriye’de, kendisinin ve müttefiklerinin destekleyip güçlendirdiği Sünni grupların neredeyse tamamına sırtını döndü. ABD, şimdi bu grupları hedef alırken, İran, Irak ve Suriye yönetimlerine yeniden güçlendiriyor.

ABD, AynulArab’da, yani Kobani ’de Türkiye’nin düşmanı PKK ve PYD’yi desteklerken, Suriye kentlerine varil bombaları yağdırmaya devam eden ve Halep kentinde katliam yapan Esad güçlerine karşı sessiz kalıyor. ABD ve İsrail’e karşı hiçbir askeri eylemde bulunmamış Ahraru Şam ve Nusra Cephesi her gün Koalisyon uçaklarının saldırısına hedef oluyor. ABD, Sünniler ile uzlaşmak yerine, İslamcı tehdidi daha da azdırıyor. ABD, Kürtlerin Türkiye’ye sığınmasını alkışlarken, Türkiye’ye sığınmış diğer Suriyelilerin sorunlarına karşı ilgisiz davranıyor.

ABD, İran, Irak ve Suriye Hükümetleri arasında adeta Sünni gruplara karşı gizli bir ittifak kurulmuş gibi. İsrail, Filistinli gruplara karşı acımasızca davranırken, Güney Lübnan’daki Hizbullah ile adeta bahar havası yaşıyor. ABD ve İsrail, İran’daki Nükleer tesisleri kendisine tehdit olarak görürken, Şam’dan atılabilecek nükleer başlıklı bir füzenin farkında bile değiller. İran, İsrail’in askeri operasyon tehditlerine karşı Suriye’deki çalışmalarını aralıksız sürdürüyor ve güçlendiriyor. Nitekim CIA ve MOSSAD ekipleri, Şam’da Nükleer silah çalışmaları yapan İran ve Suriyeli 5 fizikçiyi geçtiğimiz gün bir suikastla öldürdüler.

ABD ve İsrail, İslam dünyasına İran korkusu yaysa da, İran’ın Tahran’dan Şam’a ve Beyrut’a uzanan etkisi her geçen gün daha da güçleniyor. ABD, dostlarına değil düşmanlarına hizmet ediyor.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director