Usame Bin Laden Öldü mü, El Bağdadi Geldi mi?

Bugünlerde en önemli tartışma konumuz IŞID, yeni adıyla İslam Devleti örgütü. Taliban, Afganistan’da ABD ile bozuşunca Dünya ve Türkiye kamuoyu bir anda bu örgütü tanıyıvermişti. Burkalı kadınlar ve kol kesen şeriatçılara ait görüntüler bütün medya örgütlerine servis edilmişti. Bugün de benzer bir dönem yaşıyoruz. İslam Devleti örgütüne ait baş kesme, katliam ve sürgün görüntüleri her gün haberlere yansıyor. Demek ki, ABD ile İslam Devleti örgütünün de yolları ayrılmış…

Kamuoyuna ulaştırılan haber ve görüntülerle gerçekler çoğu zaman bağdaşmıyor. Önce Usame Bin Laden ve El Kaide’yi kısaca bir hatırlayalım. Usame Bin Laden, CIA tarafından eğitilmiş, zengin ve modern Suudi Laden ailesinin gençlerinden biriydi. Rus işgaline karşı yürütülen Afganistan direnişinde, İslamcı örgütlerin lojistik ve finansmanından sorumlu en önemli kişiydi.

Hizbi İslami ve Cemiyeti İslami bu dönemde ABD’nin Afganistan’daki en önemli müttefikleriydi. Afgan savaşını kazanan ve Rusları yenilgiye uğratan Mücahitler, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasını takiben ABD ile yollarını ayırdılar. Daha doğrusu ABD, bütün Afganistan’ı ele geçirmek için en büyük etnik grup olan Peştunlarla dost oldu. Pakistan’daki medreseler, Peştun Talebelerin yani Taliban’ın ilk eğitim merkezleriydi. Nitekim Taliban, ABD’nin desteği ile Afganistan’ı kısa zamanda ele geçirdi. Fakat ABD hükümetinin bazı büyük operasyonlarını finanse eden UNOCAL ile Taliban arasındaki petrol boru hattı anlaşması başarısızlıkla sonuçlandı.

Bunun üzerine ABD Usame Bin Laden’i yeniden göreve çağırdı. 1998’de Laden ile Taliban Lideri Molla Ömer, ABD ve Batı’ya karşı Büyük Cihad ilan ettiler. 11 Eylül 2001’de ise ABD’nin İkiz Kulelerine büyük bir saldırı gerçekleştirildi. El Kaide ve Taliban saldırıdan sorumlu tutuldu ve ABD kendisine karşı oluşan bu tehdidi ortadan kaldırmak için Afganistan’ı işgal etti.

O yıllardan bugüne kadar, ABD’nin askeri hâkimiyet kurmak istediği bütün bölgelerde El Kaide tehdidi ortaya çıktı. Sudan ve Yemen’de, Körfez’de, Türkiye’de ve bazı Avrupa ülkelerinde. ABD, benzer bir şekilde önce Saddam tehdidini yarattı, sonradan da bu tehdide müdahale etmek için Irak’ı işgal etti. 2000’li yıllar boyunca El Kaide, ABD’nin askeri varlığı için her zaman bir gerekçe oldu.

Bu arada Rus İstihbaratı SVR de boş durmadı. Aynen Afganistan yenilgisinden sonra Hizbi İslami ve Cemiyeti İslami gruplarını devşirdiği gibi, Dünyadaki bazı El Kaide gruplarını da kendisine bağladı. El Kaide’nin ikinci adamı Eymen El Zevahiri, daha önce Mısır’daki Rus yanlısı İslamcı grupların liderlerindendi. SVR ile Zevahiri yakın ilişkiler kurdular. Özellikle Irak’taki Sünniler arasında örgütlenen El Kaide grupları SVR tarafından kontrol edildi ve ABD işgaline karşı mücadele ettiler. Bunların en önemlisi Abu Musab Zarkavi’nin liderliğinde 2004 yılında kurulan Tevhid ve Cihad örgütüydü. 2006 yılında Zarkavi bir ABD operasyonu ile (Rus istihbaratının bilgisi dâhilinde) öldürülünce Irak El Kaide örgütü sessizliğe büründü. Rusya ve ABD, Maliki yönetimi ile dost olmak için adeta yarışa girdiler.

Ebu Bekir El Bağdadi, Irak işgal edildiği zaman Samarra’da bir camide din görevlisiydi. Bağdat İslam Üniversitesi’nden doktora sahibiydi. 2004 yılı boyunca ABD tarafından Buka kampında özel olarak kontrol altında tutulan sivillerden biriydi. Bağdadi’nin 2005 – 2009 yıllarına ait bilgileri, ABD hükümet kayıtlarında adeta gizlenmiş gibiydi. Sadece bazı gazete haberlerinde, bu yıllarda Buka kampında kaldığı ifade edildi. Ebu Bekir El Bağdadi, kontrol altında olduğu dönemde, İslamcı gruplar ve Sünniler hakkında CIA’ya önemli bilgiler verdi ve zaman zaman danışmanlık yaptı. ABD ve Ürdün’de özel eğitime tabi tutuldu.

ABD, Usame Bin Laden’e varis olabilecek birini arıyordu. Bu isim Bağdadi oldu. Nitekim CIA’nın kamuoyu araçlarından Washington Post’ta David İgnatius “Laden’in gerçek varisi ISIS lideri Bağdadi olabilir” diye bu eski amacı ifade etmişti.

El Kaide’nin efsanevi lideri Usame Bin Laden, 2 Mayıs 2011’de yapılan bir operasyonla gizemli bir şekilde emekliye ayrıldı. Laden, Pakistan’da Askeri Akademi ve İstihbarat birimlerinin bulunduğu AbbotAbat kentindeki büyük bir evde yaşıyordu. 79 Kişilik Özel Harp Birliği (DEVGRU / SEAL Team Six)’nin katıldığı operasyonda, 2 Black Hawk helikopteri ile (11+11) 22 Özel Asker bir Afgan Tercüman ve bir Köpek Laden’in evine baskın yaptılar. Evde çocuklar ve kadınların da bulunduğu 17 kişi vardı. Laden ve evde bulunan 3 erkek ve bir kadının öldürüldüğü bildirildi. Ardından Usame Bin Laden’in cesedinin Okyanusa atıldığı açıklandı.

Laden’in ölümüne ilişkin yayınlanan PhotoShop’lu fotoğrafların sahte olduğu belirtilirken büyük tartışmalara da yol açtı. Usame Bin Laden’in ölümüne ait kuşkuları ortadan kaldıracak gerçek fotoğraflar bugüne kadar yayınlanmadı. Ne kadar ilginçtir ki; bu operasyonu gerçekleştiren Özel Harp Birliği’nin 22 Askeri, 6 Ağustos 2011’de Afganistan’da düşen bir helikopterde öldüler. 31 kişinin öldüğü bu olay, ABD’nin Afganistan’da bir olayda verdiği en büyük kayıp oldu. Bu şekilde Usame Bin Laden dosyası kapandı.

ABD’nin Usame Bin Laden’in yerine Varis olarak gördüğü Ebu Bekir El Bağdadi, ABD’nin Buka kampında iken kendi El Kaide grubunu kurmuştu. 2006 yılında, 4.500 mahkumla birlikte El Kaide militanları da, Maliki yönetiminin kontrolü altındaki Ebu Garib hapishanesine nakledildi. Bağdadi, ABD kontrolünde kalmaya devam etti ve 2009 yılında serbest bırakıldığı söylendi. 16 Mayıs 2010’da Irak İslam Devleti örgütünün Emiri oldu.

Geçtiğimiz yıl 21 Temmuz 2013’te 1000 civarında El Kaide militanı Ebu Garip hapishanesinden kaçmayı başardı. Buka’daki imamları El Bağdadi çevresinde toplandılar ve Irak Suriye Islam Devleti (ISID) olarak Musul’u ele geçirerek eylemlere başladılar.

El Kaide militanlarının Ebu Garip’ten kolaylıkla kaçışı ve Sünni bölgede yeniden örgütlenmesinde Rus Gizli Servisi SVR’nin önemli rolü vardı. Önce ABD ile iyi ilişkiler kuran Bağdadi de SVR tarafından devşirilmişti. Ruslar, bir yandan Irak’taki ABD yandaşları ile mücadele etmesi için diğer yandan da Suriye’de Esad Yönetimini masum gösterecek bir tehdit oluşturması için Bağdadi’nin yollarını açmıştı.

Bugün itibariyle, El Bağdadi öncülüğündeki İslam Devleti örgütünün 70 ila 80 bin arasında silahlı militanı bulunuyor. Bunların önemli bir bölümü Suriye ve Iraklı Sünniler’den, kalanı da dünya ülkelerinden gelen El Kaide sempatizanlarından oluşuyor. Dışarıdan katılan El Kaide militanlarının bir kısmı çeşitli ülkelerin istihbarat servisleri ile bağlantılı çalışıyorlar. Bunlar içerisinde Türkiye’den giden İslamcılar, Almanya (BND) bağlantılı kimyasal silah uzmanları, Ürdün’deki kamplardan katılan MI-6 bağlantılı özel harp unsurları, SVR’nin kontrolündeki Asya kökenliler, Çin İstihbarat Servisi MSS bağlantılı militanlar çeşitli alt gruplar oluşturuyorlar. Vahşi baş kesme olaylarının bu gruplar tarafından gerçekleştirildiği bağımsız kaynaklarca da vurgulanıyor.Baghdadi_McCain

Irak ve Suriye’de çok geniş bir alanı elinde tutan Sünni Arapların, İslam Devleti örgütü dışında daha güçlü askeri kuvvetleri mevcut. Saddam Hüseyin’in eski Baascı komutanlarının yönettiği ve SVR’nin lojistik destek verdiği silahlı gruplar daha eğitimli ve profesyonel Sünni ordusunu oluşturuyorlar. Bu ordunun kontrolünde, Suriye ve Irak Ordusundan kazanılmış çeşitli ağır silahlar, tanklar ve roketler bulunuyor. Temkinli ve planlı hareket eden bu grup, henüz bilfiil silahlı mücadelenin dışında duruyor.

Kısacası, Irak ve Suriye’de oluşan İslamcı Tehdidi, her ülke kendi çıkarı için kullanmaya çalışıyor. Irak El Kaidesi, her ne kadar ABD yandaşlarına karşı mücadele etse de, ABD askeri varlığının bölgede kalıcı olması için de önemli bir gerekçe oluşturuyor. Kesin olan bir durum var ki, Irak ve Suriye, ABD ve Dostları için Afganistan’dan daha beter olacak…

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director