Corona Yeni Bir Hakimiyet Projesi mi?

Biraz Uzun Gelebilir Ancak Sonuna Kadar Dikkatle Okuyun! Okumak Zor Geliyorsa, Dinleyebilirsiniz:

[responsivevoice_button voice=”Turkish Female”]

Doğu kültüründe Deve veya Fil üzerinden yapılan Tam Tarif örneği vardır. Gözleri kapalı veya açık olarak hayvanın tümünü göremeyen bir insan, filin hortumuna bakarak tarif ettiğinde veya devenin hörgücüne dayanarak yaptığı tarifte yanılacaktır. Bir nesneyi 6 boyuttan (Alt, Üst, Sağ, Sol, Ön, Arka) görmedikçe tam bir tarif yapılamaz. Görülmeyen taraftaki bir unsur, belki de nesnenin en önemli özelliğini gösterir. Bu yüzden atalarımız bir olayı tarif ederken, “Efradını Cami, Ağyarına Mani” yani “Olan unsurları içine alan, Olmayanları dışarıda bırakan” bir tarifin gerçeği yansıtacağını ifade etmiştir.

Bu yüzden bir insani veya toplumsal olayı anlamaya çalışırken, konunun Fiziksel (tıbbi, biyolojik), Psikolojik, Ekonomik, Sosyal, Tarihi, Askeri, Stratejik vb bütün unsurlarını dikkate almak gerekir.
Geçmişte, alışagelmiş veya popüler değerlendirmelerin dışında birçok stratejik konuları ele aldık.

Yıllar önce yazdığımız bazı yazılardan örnekler:

  • Türkiye’nin en büyük sorunlarına ilişkin: (PKK, FETÖ, Radikal İslamcı Gruplar, Siyonizm) konusunda 1988’den itibaren Kitaplar, Makaleler yayınladım, konferanslar verdim, bunları geçiyorum.

Şimdi gelelim asıl meseleye! Sözü fazla uzatmadan detaylara girmeden, açık ve net yazmaya gayret edeceğim:

  • 1850 – 1900 Dönemi: Petrolün Keşfi, Yeni Sanayi Devrimi, Petrol Alanları İşgal Planları ile geçti.

  • 1900 – 1920 Dönemi: Birinci Dünya Savaşı, İslam Dünyası, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’nun İşgali, Siyonizmin Akdeniz kıyısında Devlet kuruluşuna başlaması.

  • 1920 – 1938 Dönemi: Türkiye ve Atatürk öncülüğünde, işgale uğrayan Müslüman ülkelerin bağımsızlık süreci.

  • 1939 – 1945 Dönemi: Almanya’nın Avrasya İmparatorluğus Hayali ve İkinci Dünya Savaşı

  • 1945 – 1955 Dönemi: Alman Askeri İstihbarat Başkanı Gehlen kontrolünde, CIA, NATO, 5. Kol Sivil Örgütler, ODESA (Yetişmiş Alman Nazi subaylarının dünyaya yayılışı). İsrail’in Kuruluşu.

  • 1955 – 1968 Dönemi: Gehlen CIA öncülüğünde NATO’nun kuruluşu. Arap Dünyası’nda Baas İdeolojisi ve İslam dünyasında Siyasal İslamcılık ideolojilerinin temellendirilmesi. Buna karşılık Sovyet Bloku’nun Marksist – Leninist ideolojileri sahaya yayması.

  • 1969 – 1979 Dönemi: Sosyalizm, Milliyetçilik, İslamcılık çatışmalarının derinleşmesi. Yeşil Kuşak Projesi, Gehlen Ekolü tarafından Humeyni’nin korunması ve yeni Doğu Tehdidi (Şii Siyasal İslamcılık) oluşumu. NATO kontrolünde (FETÖ vb) Ilımlı İslam Cemaatleri ve Siyasal Kürtçülük hareketlerininoluşumu.

  • 1979 – 1989 Dönemi: İran İslam Devrimi, Şii ve Sünni Radikal İslamcılık ideolojilerinin temellenmesi, Sovyetlerin Yıkılışı. PKK’nın eylemlere başlaması.

  • 1989 – 2001 Dönemi: Rusya’nın Dirilişi, İslam dünyasında Radikal İslamcı Örgütlerin artışı, Hizbullah ve El Kaide’nin Kuruluşu. Türkiye’de Toplum önderlerine yönelik önemli suikastler (Mumcu, Özal vb).

  • 2001 – 2011 Dönemi: 11 Eylül Olayı, Afganistan ve Irak’ın İşgali, Kuzey Irak Kürt Federayonu’nun temellendirilmesi, Türkiye’de Toplum Önderlerine yönelik suikastler dönemi. Sayısal Dönüşüm ve Sosyal Medya’nın yaygınlaşması.

  • 2011 – 2015 Dönemi: Arap Baharı Projesi’nin başlatılması, İslam dünyasında rejim değişiklikleri (Kaddafi, Mubarek vb.) Daiş Terör Örgütü Projesi’nin hayata geçirilmesi.

  • 2015 – 2019 Dönemi: Daiş Projesi ve Doğu – Batı savaşının Suriye’de kilitlenmesi.

Dünya’nın yaşadığı son bir buçuk asrın kısa hikayesi aslında bu. Ve bu dönemlere ilişkin temel başlıkların hemen hepsi planlanarak uygulanmış Siyasal ve Askeri Hakimiyet Projeleri.

Müslüman Ülkeler olarak, 1960’lı yılları takiben Siyasal ve Karizmatik Lider Cemaatleri ile tanıştık. 1979’da İran’ı, Şiiliği, Humeyni’yi tanıdık. 1989’da OrtaAsya’da milyonlarca soydaşımız olduğunun farkına vardık. Afganistan’ın kurtuluşunda Silahlı Müslüman Gruplar birer kahramandı, 11 Eylül sonrasında hepsi baş düşman oldu. FETÖ gibi ılımlı sandığımız dinsel grupların, yabancı servislerin kontrolünde derin bir devlet kurduğunu sonradan farkettik. PKK’nın asıl destekçisinin NATO ve ABD olduğunu yeni anladık.

Yeşil Kuşak: NATO’nun Sovyetlere karşı kurduğu bir projeydi.

Büyük Ortadoğu: NATO’nun Batı’nın Kuzey Afrika’dan OrtaAsya’ya kadar olan ülkeleri kontrol projesiydi.

Daiş Terör Örgütü: ABD ve Rusya öncülüğündeki iki büyük ittifakın, Dünyadaki Radikal İslamcıları bir bölgede toplayıp savaştırarak tasfiye etmeyi, bölgede egemenlik kurmayı, petrol ve doğalgaz yataklarını ele geçirmeyi, Akdeniz üzerinden taşımayı amaçlayan bir projeydi. Daiş Terör Örgütü, yaklaşık 40.000 kişininin ölümüne sebep oldu.

Arap Baharı: İslam Dünyası’ndaki rejimleri değiştirmeyi hedefledi ve Sosyal Medya, Facebook, Twitter ve Canlı TV yayınları ile yönetimler devrilmeye çalışıldı. Proje, Doğu ile Batı blokunun karşı karşıya geldiği Suriye’de tıkandı. Irak Savaşı sürecinde 10 yılda 1 Milyon kişi ölmüştü. Suriye’de ise yine 10 yıl içinde yaklaşık 500 bin kişi öldürüldü, 10 milyon kişi topraklarını terketti. Yaralanıp bedensel ve ruhsal olarak sakat kalan milyonlarca kişiyi saymıyoruz bile.

Şimdi Corona ile yaratılan ölüm korkusu ile milyonlarca kişi evlerine hapsedildi. Şüphesiz Virüs bir şaka değil. Sağlıklı yaşayan, temizlik ve beslenmesine dikkat eden her insan, hastalıklar ve virüsler karşısında güçlü ve dirençlidir. Devletin önerdiği ve öngördüğü kurallara uyalım, sigara ve benzeri kötü alışkanlıkları terkedelim. Arap Baharı sürecinde olduğu gibi Sosyal Medya ve TV haberlerine biraz kulak tıkayalım. Zira, yaratılan stres ve panik ortamı, insan bağışıklığını öldüren en önemli etken. Yukarıdaki örnekleri boşuna vermedim: Sadece güneyimizdeki savaşlarda son 10 yılda 1,5 milyon insan öldürüldü, bir o kadarı sakat oldu, kadınlar dul, çocuklar yetim kaldı. Şimdi ölüm korkusuyla evlerimize kapandığmızda, onların varil bombaları ve füzeler altında oralarda nasıl yaşadıklarına biraz empati yapabiliriz. Türkiye’ye ve dünyaya yayılan çaresiz insanlara karşı biraz merhamet duyalım artık. Bu dünya hepimizin, herkesin bu dünyada özgür ve mutlu yaşamaya hakkı var. İnanın ki, toplu bir dünya savaşına girseydik, yüzbinlerce insan ölür, ancak bu kadar panik olmazdık herhalde.

İnsanlarda ölüm korkusu olduğu gibi, devletler ve sistemlerde de ölüm korkusu vardır. Ölmemek için her çareye başvurur. Arap Baharı’nda bir inançla sokakları dolduran milyonlarca insan, şimdi İnanç ve ideolojileri bir kenara bırakıp sokakları boşalttılar.

Akıllı, Bilgili ve Ahlaklı yaşamak birinci önceliğimiz. İnsanlar gibi devletlerin ve sistemlerin de bir ahlakı olmalı. Bu Corona Virüsü, Çin’de yaşayan bir Yarasa’nın taşıdığı bir savunma mekanizması. Bu konuda ABD’de 5 yıl öncesine dayanan Laboratuvar çalışmaları yapılmış. Muhtemelen aşısı da çoktan belirlidir. Bu konudaki bilimsel makaleyi buraya tıklayarak okuyabilirsiniz, ancak İngilizce. Google ile çeviri yaparak genel mahiyetini görebilirsiniz. 2002 – 2003’te yine Asya’ya yönelik ortaya çıkan SARS veya 2012’de Suudi Arabistan’da (İslam Dünyasına yayılması için planlandığı muhtemel) MERS (Middle East respiratory syndrome) ya da ODSS (Orta Doğu solunum sendromu) aynı türden virüsler. Uzmanlara göre; Virüsler ilk ortaya çıktığında zaten ne aşısı ne ilacı vardır. Zamanlı bağışıklık yoluyla ortadan kalkar.

Çin Savunma Bakanlığı sözcüsüne göre, Corona virüsü 2019 Ekim ayında Wuhan eyaletinde düzenlenen Dünya Askeri Oyunları için ülkeye gelen ABD askerleri tarafından Çin’e taşındı. İddianın doğruluğunu bilemeyiz ancak üzerinde düşünülmesi gereken bir konu: Oyunlara katılan 369 ABD askeri, oyunlar konusunda son derece yetersizdi. Kenya, Slovenya, Bahreyn gibi küçük ülkelerin ardından ancak 35. sırada yer alabildi.

Virüs’ün bir şaka olmadığını başta ifade etmiştik ve en önemli ilacın da Bağışıklık ve Moral olduğunu bir kez daha vurgulayalım. Özellikle Sosyal Medya ve Televizyon kanallarındaki moral bozucu haber ve görüntüleri kesinlikle dinleyip seyretmeyelim.

Bütün bunların ötesinde, Corona vesilesiyle Uluslararası Toplumun nereye doğru yönlendirildiğini de kısa başlıklarla özetleyelim:

  • IMF, Corona sebebiyle çok düşük faizli (ekonomist değilim, belki de faizsiz önşartları vardır) 1 Trilyon Dolarlık bir destek paketi açıkladı. Salgının yaşandığı ülkeler bundan payını alacaklar. Zaten son 10 yıldır, özellikle büyük finans merkezlerinde çok büyük miktarda harcanamayan ve kullanılayan Nakit birikimi oluştu. Karşılıksız basılan ABD dolarları da bu birikimin en önemli kaynağı. Son yıllarda, bazı finans çevreleri, bu nakitleri finansal sisteme aktarmak için neredeyse yarısı hibe olacak şekilde milyarlarca dolarlık krediler pazarlıyordu. Şimdi bu büyük finans kaynakları ile Devletler borçlanacak, şirketler el değiştirecek, Küresel Finans Yönetimi güçlenecek. Küresel Finans, elindeki Mevcut Nakit Varlığı’nı Küresel Bankacılık Sistemine aktardıktan sonra, zaten yıllardır uygulanmakta olan Dijital Para da daha işlevsel hale gelecek. Bir aşamadan sonra, 1 Trilyon 1 Trilyon olarak katlanırken, 1 Lira da yine %100 artışla 1 Lira olarak artmaya devam edecek.

  • Arap Baharı sürecinde olduğu gibi, insanları cesaretlendirerek veya korkutarak Algı Yönetimi oluşturma yöntemi çok başarılı oldu. Bu yöntem, insanları Grup, Cemiyet, Cemaat, Kulüp, Loca, Din, Tarikat, Devlet şeklinde yönetmekten daha kolay hale geldi. Akıllı Cep Telefonları ve Görüntülü Medya, Birincil Rehber durumunda. Nerede yediğimiz, gezdiğimiz, konakladığımız, mekanlarımız, dostlarımız, çevremiz, alışkanlıklarımız, sevdiklerimiz, korkularımız, hastalıklarımız, videolarımız, fotoğraflarımız, seslerimiz kısacası bize ait herşey artık Google (FaceBook, Instagram vb) sunucularında saklanıyor ve analiz ediliyor. Artık yönetim Aklın değil Bilgi’nin kontrolünde.

  • Eğlencemiz, beğenimiz, psikolojimiz Televizyon, Telefon ve Bilgisayarın bir tuşunda. YouTube, NetFlix, Vimeo’da ne seyrediyorsak, Google veya Yandex’te ne arıyorsak, neyi merak ediyorsak işte biz oyuz. Oyunlar da algımızın bir parçası. Gerçek Strateji oyunlarına meraklı olanlar bilirler. Büyük Ortadoğu Projesi ile birlikte aynı dönemde, 1996’da piyasaya (Command & Conquer Red Alert olarak) çıkan, 11 Eylül sonrasında (Command & Conquer Generals) olarak geliştirilen ve Irak işgalinde bir ay önce (Command & Conquer Generals Zero Hour) olarak zirve yapan oyun, gelecek dünya savaşlarının şeklini ve aktörlerini de açıkça ortaya koymuştu. Bilgisayarımda hala sadece bu oyun var.

  • Eğitim sistemimiz oldukça yereldi. Artık Küresel bir Eğitim sistemine de hazır olmalıyız. Artık Oxford’a, Harward’a taşınmaya gerek yok. Parasını buradan öder, derslerini Online olarak alır, sayısal sınavlarını başarırsak bir alt kademe de olsa diplomasını elde ederiz. Yeter ki Eğitim için Batı topraklarını fazla işgal etmeyelim.

  • Dükkanlar zaten gündemden kalkmış AVM’ler öncelikli alışveriş mekanlarımız olmuştu. Şimdi İnternet’ten alışveriş dönemi. Alışverişin ulusal sınırları da yok sayılır. Artık dünyanın herhangi bir köşesinden de beğendiğimizi satın alıp kargolatabiliriz. Ali Express, önceden ücretsiz kargo ile 1 dolarlık ürünü Çin’den kapımıza getiriyordu. Şimdi, bedeli ne olursa olsun, 15 TL kargo ödemek zorundayız. Şimdi Batılı pazarlama şirketleri öne geçti. Daha uygun şartlarda alışveriş imkanı sağladılar. 22 Avro ile 1500 Avro arasında bireysel ihtiyaç için ürün satın alırsak maktu bir Gümrük vergisi öderiz. Ama kitap olursa nedense Gümrük Muafiyeti 150 Avro. Herneyse, hepsine bir düzen intizam gelecektir, ama artık uzaktan alışverişe alıştırılacağız.

  • Artık Telefonlarımız gibi bilgisayarlarımız da Microsoft Windows veya Apple farketmez sürekli arka planda çalışan kapalı programlarla izleniyor. Yazdığımız, sakladığımız her bilgi, görüntü, materyal Küresel Kontrol Sistemi tarafından takip ediliyor. Parmak izi veya Retina erişimlerimizin bir kopyası da Ana Sunucularda saklanıyor.

  • Bu örnekleri daha da çoğaltmamız mümkün. Ancak görünen o ki, ulusal sınırların ötesinden küresel ve doğrudan müdahale yöntemleri güçleniyor.

    İşte bu noktada bizim de dikkatli olmamız gereken hususlar var. Küreselleşme ve Dijitalleşme, Küresel Yönetimi güçlendirirken az da olsa Doğru Bilgi paylaşımını da kolaylaştırıyor. Bu çerçevede yapmamız gerekenleri de yine kısa kısa şöyle özetleyebiliriz:

  • Tek bir bilgi kaynağına, tek bir rehbere, tek bir insana veya tek bir öğretiye mahkum, köle olmayalım. Farklı kaynaklar, insanlar, öğretiler tanıdıkça muhakeme gücümüz artar ve artık aklettiğimizi seçme yetimiz güçlenir. Dünya, siyah ve beyazdan ibaret değildir, arada binlerce renk vardır. Bir şey sadece Kötü veya İyi değildir, arada binlerce ihtimal vardır. Her insan farklıdır, herkes farklı düşünür inanır. Tanrı dediğinde, Müslüman Allah, Hıristiyan Teslis, İlkel insan Totem düşünür. Kavramlar değil anlamlar önemlidir. Müslümanlar için Kuran’ın lafzı değil, anlamı ve gayesi esastır. İnsan özgürlüğü önce beyinde, akılda başlar. Nefsinden Aklına ulaşamayan, duygularla, korkularla, sınırlarla yaşar.

  • Bedende, Ruhta, Akılda, Nefiste Temizlik herşeyin temelidir. Bedenimiz ve Giysimiz kadar, Bireysel eşyalarımız (telefon, bilgisayar, anahtar herşey) da temiz olmalıdır. Yaşadığımız mekanlar, ofisler, bindiğimiz taşıtlar, yaşadığımız ev, apartman, sokak, şehir. Çevremizdeki kirliliğin birincil sorumlusu bizleriz.

  • Tek tür beslenme, tek tip yaşam tarzı, hareketsizlik, değişmezlik hayatımızdan çıkmalı. Temiz ve çeşitli beslenme, Temiz insan ilişkileri, hareketli ve sportif bir yaşam, sürekli daha iyiyi ve güzeli aramak temel felsefemiz olmalı.

  • Her konuda Adalet, Ölçü temel ilkemiz olmalı. Ne az ne çok. Yemek, Konuşmak, Uyumak, Titizlik, Çalışmak hep dengeli olmalı. Güzel Ahlak, az ile çok arasındaki dengedir. Korku ve Aldırmazlığın dengesi Sükunet ve Dikkat’tir. Cimrilik ve İsrafın ortası gerektiği kadar harcamaktır. Bunu her davranışa uygulayabiliriz.

  • Bir insana, bir inanca, bir ideolojiye, bir fikre, bir görünüşe KöktenDüşman olmayalım. Din ve inançlar kadar, bilim ve ideolojilerin de yobazlığı vardır. Kendinden başka doğru tanımayan milyonlarca insan bulunur. Sevgi, Hoşgörü, Anlayış, Empati en küçük canlıdan, hayvana ve insana kadar herşeye karşı gösterilmesi gereken asil bir duygudur. Kin, Nefret, İntikam, Düşmanlık, önce insanın kendi ruhunu karartır.Kendinden olmayana düşmanlık, bütün insanlığa düşman olmak gibidir. Kötülük insanlarda değil, fikirlerde ve davranışlardadır. Fikirler karşılıklı konuşuldukça dengelenir ve adalete ulaşır.
  • Aklımız ve Bedenimiz kadar Akıl ve Bilgi depolarımız da bizim kontrolümüzde olmalı. Sigara, Alkol, Uyuşturucu gibi Bedenimizi zararlı alışkanlıklardan koruduğumuz gibi, dedikodu, söylenti, asılsız haberin yaygın olduğu Sosyal Medya ortamlarından da uzak durmalıyız. Sosyal Medya Telefon gibi bir Haberleşme, Görüşme, Hasret Giderme, Sohbet ve stres atma ortamı olmalı. Telefon ve bilgisayarlarımızı bilgi kirliliğinden, bilgi yönetimine geçirmeli, bize ait olanın sadece bizim olması gerektiğini bilmeliyiz. Haberleşme’de güvenlik önemlidir. Yapabilenlerin, Telefon ve Bilgisayar sistemlerinde Açık Kaynak, Nasıl Çalıştığı, Hangi Bilgiyi kaydedip gönderdiği bilinen sistemleri tercih etmesi gerekir. Örnek olarak, Telefonda Google temelli Android yerine Açık Kaynak Android, Bilgisayarda Windows veya Apple yerine Linux, Microsoft Word yerine LibreOffice ve benzeri açık kaynak kodlu ve üstelik ücretsiz sistemleri kullanmalıyız.

  • Beslenmede Kimyasal olarak değiştirilmiş ve işlenmiş ürünler yerine Organik ve Doğal ürünler tercih etmeliyiz. Tohumlarımız, buğdaylarımız, yerli olmalı.

Yazıyı fazla uzattık ancak bunlar söylenmesi gerekenlerdi. Evlere kapanılan şu günler, biraz düşünme, yenilenme, sükunet, dikkat ve doğru bilgilenmelere vesile olmalı. İnsan tecrübe etmedikçe Empati kuramaz. Kendisini ancak aynada gören insan, yanlışları hep karşıda bulur. Hepimiz yanlışları ve hataları yapsak da biliriz. Ancak dış korkular, sınırlar, algılar, dayatılanlar, Ruh dengemizi bozar.

Bu yazıyı Corona Salgını için yazmıştık. Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mahmut Gümüş, Kanser Haftası nedeniyle yaptığı konuşmada her yıl 8 milyon insanın kanserden öldüğünü ve 2030 yılında bu rakamın 22 milyona ulaşacağını açıklamıştı. Şunu hiç unutmayalım ki: hiçbir hastalık insandan daha güçlü değildir. İnsan, Güçlü Bağışıklık ile Kanseri bile yenmektedir. Gücümüzü ve moralimizi tüketen algı yönetiminden uzak duralım ve her zaman İyi, Doğru, Güzel olanı yaparak mutlu olalım.
Formül işte bu.

Bu arada son bir not vereyim: İngiltere’de dünyanın en iyi istihbarat örgütlerinden MI5’in Directörü Sir Andrew Parker, Corona konusunda “İzolasyon yerine Toplumsal Bağışıklık yöntemini önerdiği ve Operasyonun arka planını bildiği için İngiliz Küresel Sermayesinin baskısı ile görevden alındı.

Görüşlerine değer verdiğim İki Tıp Uzmanının şu videolarını da dikkatle izleyin.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director