Cemaat ve Tarikatlar Kölelik ve Cehalet Sistemidir!

İslam bilginlerinin toplumu aydınlatmasının önündeki en büyük engel tarih boyunca Cemaatler ve Tarikatlar olmuştur. İslam bilimlerinin temel değerlerini ve ilkelerini hiçe sayan, Kuran ve Sağlam Hadisler dışında adeta yeni bir Din ve Anlayış inşa eden Cemaat ve Tarikatlar tam bir Cehalet ve Kölelik sistemidir.

Cemaat ve Tarikatlara önderlik edenlerin ekseriyet çoğunluğu manasını bilmeden okuduğu Kuran’ı anlamaz ve Arabça’yı da hakkıyla bilmezler. Çoğuna bir Fatiha okutsanız, Arapçasını bile Tecvid eğitimi almış bir Hafız gibi düzgün telaffuz edemez. Tarikat ve Cemaat Şeyhleri, belirli bir silsileden gelen Geleneksel Bilgi ve Hikayeler ile toplumu yönlendirir. Kendilerine, rüyalarına keramet atfedip Allah adını kullanarak insanlar üzerinde Efendi haline gelirler.

Bunun ilk sıkıntısını çekenlerden birisi ünlü Türk Bilgini Ebu Hanife’dir. Fıkıh denilen İslam uygulamalarını ilk sistemleştiren ve İslam inancına esas olabilecek sadece 17 Sağlam Hadisi temel alarak tamamen Kuran’a dayalı ilkeler belirleyen Ebu Hanife, döneminin Hikayecileri ve Hilafet Yönetimi tarafından adeta düşman kabul edilmiştir. Annesinin bile Ebu Hanife yerine Hikayeci Mollalara inandığı ifade edilir. Temel İslam Fıkıh anlayışına göre Şari yani Hüküm Koyucu Allah’tır. (Bu konudaki Fıkhi görüşleri ve tartışmaları Tarikat cahilleri bilmezler, bildikleri tek şey uydurulmuş efsanelerdir) Peygamber, kendisine Vahiy gelmedikçe kendi kendine hüküm koyamaz. Nitekim, Hz Muhammed tarafına yöneltilen sorularda kendisine vahiy gelmesini beklemiş ve bazı meseleler bir süre sürüncemede kalmıştır. Hakkında Vahiy, yani Kuran hükmü olmayan konularda Peygamber’in verdiği hükümler kendi içtihadıdır. “O Heva ve Hevesinden Konuşmaz!” ayeti, Peygamber’in insanlara ilettiği Kuran hakkındadır, Hadisler için kullanılmamıştır. Ancak Cahil Şeyhler, Tefsir Usülü’nden habersiz oldukları için bunu da bilmezler. Eğer tesadüfen bu satırları okuma şansına erişmiş olanları varsa: “Kuran’ın 7 Harf Üzerine Nazil Olması” konusunu araştırsınlar. Tarikatlar, çoğu uydurma hadislerle İslam düşüncesini Cehalet üzerine bina eder, sonra da kendilerini bu binanın Muhafızı ilan ederler.

Günümüzde Tarikat ve Cemaat Önderi geçinen Şeyhler, İslam Bilimlerini rehber edinmiş bir Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından imtihan edilselerdi hepsinin de Tefsir, Fıkıh, Kelam ve Usülleri ile Arapça anlama ve kavrama konusundaki cehaletleri belgelenir ve din adına konuşmaları yasaklanırdı. Ancak günümüzde öyle bir hale geldik ki, bırakın Diyanet İşleri Başkanlığı’nı İlahiyat Fakülteleri, Devlet Yönetimi gibi ilim, araştırma ve liyakat gerektiren birçok kurumu yönetenler bile bu Cahil Şeyhler karşısında el etek öper hale gelmiştir.

Cemaat ve Tarikatlarda Kölelik Sistemi, Cehalet ve Korku üzerine inşa edilmiştir. Tarikatların birer Cehalet ve Şeytanlık Yuvası olduğu konusunda ünlü İslam Bilgini İbnu’l Cevzi, Telbisu İblis yani Şeytanın Aldatması isimli özel bir kitap yazmıştır. İbnu’l Cevzi kitabında, Şeyhlerin rüyalar, hayaller ve kerametler üzerinden bir sistem kurduklarını anlatırken, İslam’ı anlamada Kuran’ın Güneş, onu okuyacak Göz’ün ise Akıl olduğunu belirtir, taklitçiliği reddeder. Kendi dönemindeki Tarikatları eleştirerek 72 fırkaya yani gruba ulaştıklarını belirtir.

Günümüzde de Tarikat ve Cemaatlerde Şeyh Sözleri ve Tarikat İlkeleri Kuran’dan daha önceliklidir. Kuran’ı hayatında 1 kez anlayarak okumamış Tarikat Cemaat Mensubu Cahil Müslümanlar, yine Kuran’ı 1 kez anlayarak okumamış Şeyhlerinin sözlerini ezberler, adeta Tarikat Hafızı olurlar. Hz Muhammed’in hayatının, arkadaşları ve toplum ile ilişkilerinin hangi ilkelere dayandığını kavrayamazlar. Arkadaşları, Hz Muhammed bir konuda hüküm bildirdiği zaman O’na sorarlardı: “Ya Muhammed bunu sana Allah mı bildirdi, yoksa bu Senin görüşün mü?” Peygamber kendi görüşü olduğunu belirtirse, onlar da kendi görüşlerini ortaya koyar ve meseleyi analiz eder, görüş alışverişi yapar yani İstişare ederlerdi. Hz Ömer’in bu tartışmalarda öne sürdüğü 10 önemli mesele “Muvafakatı Ömer” başlığı altında daha sonra Kuran Hükmü haline gelmiştir, yani Ayetler Hz Ömer’in aklı ile tespit ettiği çözümleri onaylamıştır.

Hz Ömer gibi Akıl ve Ahlak’ı önceleyenler için Kuran’ı ve İslam’ı anlamada fazla söz gerekmez ama cahile de cahilliğini ve haddini bildirmek için bilimsel açıklamalar yapmak gerekir. Şunu açıkça ifade edelim ki; Tarikat ve Cemaat önderlerinin büyük çoğunluğu Din Eğitimi almamıştır ve bu yüzden de takipçileri de kendileri gibi Cehalet içindedir.

Burada şu gerçeği ifade edelim ki, Cumhuriyet ile birlikte kurulmuş bulunan Diyanet İşleri Başkanlığı’nda görev yapan İmam ve Müezzinlerin büyük çoğunluğu çok daha fazla bilgi, ilim ve terbiye sahibidir. Siyaseti değil İlim ve Ahlakı önceleyen bir Diyanet Kurumu toplumda tekrar Otorite haline gelebilir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu gibi Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı’nı da bir İlim Kurumu olarak kurduğunu hatırlatmak gerekir. Tabii, Cemaat Tarikat Şeyhlerinin ve Siyasal İslamcılar’ın, Deccal olarak tanımladıkları Mustafa Kemal ismini duyunca irkildiklerini görüyorum. Bu Cahiller bilmez ki, (bilseler de Kör ve Sağır olurlar), Türk tarihinde Kuran’ı ve Kütübü Sitte denilen Hadis kaynaklarını ilk kez Türkçe’ye çevirten, bunları Meclis bütçesinden bastırıp bütün Türk vatanına gönderen Mustafa Kemal’dir. Türk dil yapısına uymayan 3 Sesli harfe dayalı Arap Alfabesi yerine 8 Sesli Harfe dayanan Türk Alfabesi’ni birkaç ay içinde uygulayan da O’dur. O gün savaştan kaçmak, bedavadan yaşamak ve Din üzerinden kölelik kurmak isteyen, bugün ise artık Siyaseti yönetmek isteyen Tarikatları kapatan da yine Mustafa Kemal’dir. İsmini duydukça içiniz köpürse de, çoğunuz düşmanlığını açıkça haykıramasa da gerçek budur. Sizin gibilere kalsaydı Kuran yine yıllarca Arapça olarak ezberden okunur, gerçekten habersiz cahil Müslümanlara efendilik yapmaya devam ederdiniz.

Cehalet Akıl ve İlime yenik düşecektir. Hilafet ve Halifelik peşinde koşmadan önce ünlü Fıkıh bilgini Seyyid Bey’in Meclis’te okuduğu “Hilafetin Mahiyeti Şeriyesi” metnini bir okuyun. Şöyle İslam dünyasının ve Müslümanların haline bir bakın: Akıl ve İlimden uzaklaştıkları için Felaket üstüne Felaket yaşıyor, savaşlardan, mezhep çatışmalarından, birbirlerini öldürmekten, yoksulluk ve kölelikten kurtulamıyorlar. Dünyada felaketlerden kurtulmak için Müslümanlar kadar Dua eden, anlamadan Kuran okuyan hatim indiren, zikir yapan başka bir toplum yoktur. Onlar halini düzeltmedikçe Allah da cezasını eksik etmiyor. Allah Zalim Değildir, Başınıza Gelen Musibetler Kendi Yaptıklarınız Yüzündendir.

Din alanını bir Siyaset sahası haline getirmeyelim. Cahiller karşısında susmayalım ve Hizbullah gibi cehaletin de ötesindeki radikal grupları Devlet yönetimine bulaştırmayalım. Irak, Suriye, Lübnan, Libya, Yemen, İran, Ürdün, Tunus, Mısır hepsi çöktü. Bu kafayla devam edersek bizim de sonumuz farklı olmayacak. Şöyle başınızı iki elinizin arasına alıp ta iyice bir düşünün: Hata Nerede?

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director