ABD’nin Çaresizliği, Kürt Politikası ve Türkler

Libya’dan Pakistan’a, Nijerya ve Mali’den Suriye’ye bütün İslam dünyası adeta bir yangın yerine döndü. ABD, dünya egemenliği hevesini sürdürürken; Rusya, İran ve Şii ittifakı ile hâkimiyet alanını genişletiyor. İngiltere sessiz ve derinden selefi desteğini devam ettiriyor. Almanya, Avrupa’nın lideri gibi hareket ederek Ortadoğu’da bayrak göstermeye çalışırken, Fransa da eski sömürge alanlarını korumak için çaba sarfediyor.
Bu kaos ortamındaki en belirgin görüntü ABD’nin çaresizliği ve Rusya’nın güçlenmesi. Amerika Birleşik Devletleri, Afganistan ve Irak yenilgilerinin ardından Büyük Ortadoğu ve Arap Baharı projeleri ile İslam Dünyası’nı kontrol etmeyi planlamıştı. Bu projeler de büyük bir fiyasko ile sonuçlandı. İslam dünyası, kovanlarından boşanan sarı arıların istilasına uğradı. Aynen Taliban ve El Kaide operasyonlarındaki gibi, ABD’nin organize ettiği İslamcı gruplar bir süre sonra kontrolden çıktı ve Rusya tarafından ABD’ye karşı silah olarak kullanılıyor. Büyük ve hantal bir teknolojik güç ile savaşan ABD’ye karşı, Rusya tamamen insan kaynaklarını kullanarak genişlemesini sürdürüyor.
Bu dönemde ABD’nin en büyük hatası, müttefiklerine karşı sürdürdüğü kibirli tavrı ve körlüğü. Rusya, ABD’nin genişlemesini durdurmak için İran’ın güçlenmesinden hiç de rahatsız değil. İran, bir yandan Irak’ta, Suriye’de, Yemen’de, Bahreyn’de ve Lübnan’da önemli bir güç haline gelirken, diğer yandan nükleer silah faaliyetlerini aksatmadan sürdürüyor. Rusya, İran öncülüğündeki Şii ittifakına büyük bir silah, para ve istihbarat desteği veriyor. Rusya’nın en son ve en büyük başarısı, ABD – Suud – Körfez ittifakının büyük umutlar beslediği Büyük Sünni Arap Devleti projesinin yeni bir El Kaide fiyaskosuna dönüştürülmesi. Önceleri CIA ile dirsek temasını sürdüren Ebu Bekir El Bağdadi liderliğindeki Irak Şam İslam Devleti, şimdi ABD ve Batı’ya karşı büyük bir tehdit haline geldi. Rus ve İran istihbaratları, Irak ve Suriye hapishanelerindeki bütün radikal İslamcıların kaçışına göz yumdu. Rusya ve İran sınırları, Kafkasya ve Asya’dan gelen İslamcı savaşçılar için yolgeçen hanına döndü. Rusya, hem Kafkasya’da (Burada savaşan İslamcıların Suriye ve Irak’a kayması sebebiyle) hem de Ukrayna’da rahatladı.
Kısaca söylemek gerekirse, Rusya ABD karşısında son yıllarda büyük bir güç kazandı. ABD ve Arap müttefikleri Petrol fiyatlarını düşürerek Rusya ve İran’ı zayıflatmayı düşünse de, insan kaynaklarını başarıyla kullananlar teknolojiye karşı üstünlük sağlıyor.
Bütün bunlara karşı ABD ne yapıyor? Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de adeta İran ile aynı safta savaşıyor. ABD, Rusya’nın önüne attığı İslam Devleti ile uğraşırken, İran Özel Kuvvetleri, Kudüs Savaşçıları ve Hizbullah milisleri her cephede Rusya ve İran’ın çıkarları için mücadele veriyor. Esad Ordusu’na ait hava kuvvetleri istisnasız her gün kentleri bombalıyor ve varil bombaları ile sivilleri katletmeye devam ediyor. Çatışmalarda her gün yüzlerce kadın ve çocuk ölüyor ancak ne bir haber değeri taşıyor ne de Batılı ülkelerin umurunda olmuyor. Buna karşılık, arada bir İslam Devleti bir Batılı rehine öldürüyor bütün dünya ayağa kalkıyor, Batılı ülkeler birbiri ardına intikam ve savaş yeminleri ediyor.
Bu durum, ABD ve Batı’nın Rusya ve İran karşısındaki en büyük çaresizliğidir. ABD, İsrail ve Batı bütün umutlarını Kürt aşiretlerine ve terör örgütlerine bağlamış durumda. Amerikalı ve İsrailli uzmanlar, Kürtlere Rojava üzerinden Akdeniz’e ulaşacak bir koridor açılmasının planlarını yapıyor. AynulArab’ta (Kobane’de) büyük kayıplar veren PKK Terör Örgütü, ABD’nin desteğiyle yeniden güçlendiriliyor ve etkinlik alanını genişletiyor.
Peki ya Türkiye ve Türkler? ABD ve Batı gerçekten Türkiye ve Türklerin müttefiki mi? Bir dost ülke, Türkiye’nin parçalanması için çalışan Kürt terör örgütlerine yardım eder mi? Türkiye’nin bölünmesi ve küçülmesi Batı ve İsrail’in çıkarlarına mı hizmet eder yoksa Rusya ve İran’ın bölgede daha da güçlenmesine mi? Biraz önce söylemiştik: Rusya İran’ın güçlenmesinden hiç de rahatsız değil. Peki, ABD, Batı ve İsrail Türklerin güçlenmesinden korkuyor mu?
Batı dünyası, Ortadoğu ve Asya’da kalmak istiyorsa Türkleri desteklemelidir. ABD’nin Kürt politikası Türklere karşı büyük bir ihanettir. Şu tarihsel ve stratejik gerçeklerin altını kalın harflerle çizelim;
• Ortadoğu ve Asya’da Rusya ve İran’ın güçlenmesini ve genişlemesini durduracak tek güç Türkler’dir.
• Bu coğrafyadaki Şii toplumları İran etkisinden kurtaracak tek güç yine Türkler’dir. Bölgedeki Türklerin önemli bir kısmı Şii toplumunun üyesidir ve Şii – Sünni Türkler arasında hiçbir çatışma ve sorun yoktur. Türkler, Farisiler dışındaki bütün Şii gruplar üzerinde önemli bir etkinlik gücüne sahiptir.
• Bölgedeki İran tehdidini ortadan kaldıracak en önemli güç Türklerdir. İran nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Türk varlığı desteklenirse, İran açık bir hapishaneden bir barış ülkesine dönüşebilir.
• Kafkasya’da ve OrtaAsya’daki Rus egemenliğini dağıtacak olan tek güç yine Türkler’dir. ABD ve Batı, Rusya’yı durdurmak istiyorsa Asya’daki Türk varlığını desteklemelidir.
• Bir başka önemli konu, İsrail bölgedeki Kürt ve Ermeni politikalarından vazgeçmelidir. Dünyadaki Türkler çok dinli bir toplumdur. Dünya’daki Yahudi nüfusun % 80’ini oluşturan Eşkenazlar, Türk kökenli İskityan topluluklarıdır. Aynı şekilde, Rus egemenlik alanlarındaki Karaimler de yine Musevi Türk topluluklarıdır. Aslında Müslüman ve Yahudi kültürleri ve inançları birbirine çok yakın ve çok benzerdir. 1950’li yıllardan sonra emperyalist stratejilerle azdırılan Müslüman Yahudi düşmanlığının sağlam bir temeli yoktur
• Türkler hâkim oldukları bölgelerde toplumların din, dil ve kültürlerine büyük saygı göstermiştir. Çeşitli din, dil ve kültürlerin içiçe yaşadığı Ortadoğu’da barış ve huzuru sağlayacak en önemli güç Türkler’dir.
• Batı dünyası, mevcut politikalarla Rusya’nın Doğu Avrupa’daki ve İran’ın Ortadoğu’daki genişlemesini durduramayacaktır.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director