Kimyasal Saldırı MOSSAD Planı : Hedef David Koridoru

Her ne kadar, Türk ve Dünya kamuoyunda Esad Yönetimi suçlansa da, bölgedeki Kimyasal Saldırı planı tamamen bir MOSSAD planıdır.

Suriye iç savaşının başladığı 2011 yılından itibaren İsrail, Lübnan’ın kuzey sınırından başlayarak Humus, Palmira, Tanif, Suveyda, Deraa, Golan ve Kunaytra ile Şam bölgesini içine alan bir bölgeyi Öncelikli Güvenlik Alanı olarak belirlemiştir. Bu alan, özellikle çeşitli grupların elde edebileceği kısa menzilli kara füzelerinin hedef alanıdır.

Suriye’deki iç savaşın sürekliliği, siyasal istikrarsızlık, Sünni-Şia çatışması, Sünni gruplar arası iç anlaşmazlıklar ve bölünmeler, İsrail’in bölgesel hedefleri ve çıkarları ile paraleldir. Bu çerçevede, İsrail’in en stratejik bölgesi olan Golan ve tek su kaynağı Galile gölünün hemen doğu sınırında Daiş’in en önemli karargâhlarından biri mevcuttur. Ne İsrail veya ABD öncülüğündeki Koalisyon ne de Suriye Yönetimi bugüne kadar bu bölgeye tek bir operasyon yapmamıştır. Aynı şekilde, İsrail’in güneyindeki en stratejik bölge olan Gazze’nin Mısır tarafında yine Daiş örgütlenmiş ve Filistin bölgesini fiilen abluka altına almıştır. İsrail’in temel hedefi, çevresinde düşük yoğunluklu bir çatışma alanı yaratarak bir tampon bölge oluşturmaktır.

Aynen ABD gibi İsrail de “Tehditle Varolma Stratejisi’ni başarıyla uygulamaktadır. Kontrol edilebilir bir tehdit olduğu sürece İsrail’in saldırılarına her zaman bir Gerekçe oluşturacaktır. İsrail, İran’ın Irak’tan sonra Suriye’de genişlemesinden de rahatsızdır. Bu yüzden, Hizbullah’ın söz konusu Güvenlik alanındaki varlığını da tehdit görmektedir. Sünni Gruplar ile Hizbullah arasındaki çatışma ve gerginlik sürekli körüklenmekte, İsrail için tehdit oluşturan her iki taraf da birbiriyle ölümcül bir savaşa sürüklenmektedir.

İsrail, hem Golan’ın doğusundaki Daiş militanlarına, hem de Şam ve Deraa bölgesindeki muhaliflere açık destek vermektedir. İran & Irak savaşında, İran’a İsrail üzerinden lojistik destek verildiğini hatırlarsak, çatışma ortamının sürmesi, çatışan tarafların iyice zayıflatılması için bölgedeki silah karaborsası sürekli beslenmektedir. Bir dönem Türkiye’de hem solculara hem de sağcılara sağlanan Bulgaristan menşeli silahların aynı kaynaktan verildiği de tarihsel bir örnektir.

İsrail Gizli Servisi, söz konusu Güvenlik alanı içerisinde geniş hareket kabiliyetine ve büyük imkânlara sahiptir. İçlerine kimyasal silah doldurulmuş küçük füzelerin çatışma ortamlarına sokulması veya doğrudan MOSSAD elemanları tarafından uygun stratejik dönemlerde ateşlenmesiyle, hem İsrail’e hem de Batı ittifakına büyük bir avantaj sağlanmaktadır.

Şurası unutulmamalıdır ki, Esad Yönetimi en büyük katliamlarını esasen Varil Bombaları ile yapmaktadır. Bölgedeki vahşeti sadece Kimyasal Silah argümanına dayandırmak sadece Batı emperyalizminin müdahalesine zemin hazırlamaktadır. Hâlbuki bölgedeki en büyük katliamlar ve ölümlerin nedeni Esad’ın Varil Bombalarıdır.

Dikkat edilirse görülecektir ki, Kimyasal Silah kullanımı örnekleri bölgedeki çatışma dengesinin bozulduğu dönemlere rasgelmektedir. Ayrıca her kimyasal saldırı girişimi sonrası, Suriye yönetimi hedeflerine yapılan saldırılarda İsrail savaş uçakları birinci derecede rol almıştır. 1985 yılında temeli atılan Evangelist & Siyonist Büyük Ortadoğu planının bölgedeki baş aktörü İsrail Siyonist yönetimidir.

Hangi mezhepten olursa olsun Müslümanların birbirini öldürmesi, zayıflatması ve silinmesi ABD, İsrail ve Rusya’nın ortak çıkarıdır.

Yazımızın başına, Suriye’de sivil savaşın başladığı 2012 yılında çizmiş olduğum bir haritayı da ekledim. Bu genel bir stratejik hedefi göstermektedir ve Siyonist & Evangelist İttifakının mevcut Kutsal Toprakları (Filistin’i) tarihsel kutsal alana (Mezopotamya’ya) bağlayan David Koridorunu da göstermektedir.

Kuzey Irak & Kuzey Suriye Kürt Koridoru konusunda 1990’lı yıllardan itibaren haritalar ve yazılarla Türk kamuoyunu aydınlatmaya çalışmıştım. Türk Devleti, Kürt Planı konusunda 2012’de mücadele kararı aldı. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Operasyonları bunun sonucuydu. Bu koridorun üçüncü ayağının Telafer & Sincar Operasyonu olması gerekiyor, onu da bekliyoruz.

ABD ve Emperyalist ülkeler, Türkiye’nin kuzeydeki siyasi ve askeri başarısı üzerine Suriye’nin güneyine yoğunlaşmaya başlamıştır. Şimdi hedef Güney Suriye’dir. ABD’nin muhtemel askeri operasyonunda vurulacak hedefler, Humus – Rakka çizgisinden aşağı olan bölgeler olacaktır. Planları başarıya ulaşırsa, bu bölgeler daha sonra Tanif’te, ABD, İngiltere, İsrail, Suudi Arabistan ve Ürdün tarafından eğitilen kara güçleri ile işgal edilecektir. Haritada sınır değişiklikleri olabilir ancak temel amaç budur ve Bizim öngörümüz bu şekildedir.

14 Nisan Notu: Rusya, Kimyasal Saldırı Planı’nın arkasında İngiliz İstihbaratı MI6’nın olduğunu açıkladı. Her ne kadar yukarıda açık olarak MI6 veya CIA’dan söz etmemiş olsak da; Aynen Kürdistan girişimlerinde olduğu gibi Güney Suriye İşgal Planı’nın arkasında da ABD ve İngiltere gizli servislerinin önemli bir rol üstlendiği açıktır. Nitekim, Daiş Terör Örgütü ile ilgili araştırma makalemizi okursanız, bu işbirliğine ilişkin açığa çıkmış bütün haber ve bilgileri de görebilirsiniz. İsrail’in temellerinin, Rotshild’e yazılan Balfour Deklarasyonu ile İngiltere tarafından atıldığını ve Filistin’in 1917’de yine İngilizler tarafından işgal edildiğini de hepimiz iyi biliriz.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director