PKK Bombaları Alman Tekniği!

Almanya‘nın özellikle 1989 sonrasında yeniden Dünya siyasetinde etkinlik kazandığı herkesin malumudur. İki Almanya’nın birleşmesini takiben, Alman İstihbarat Teşkilatı BND Doğulu ajanlarla güçlendirilmiş ve OrtaDoğu en öncelikli alanlardan biri haline gelmişti. Nitekim bu yılları takiben Almanya ile İran arasında üst düzey iki önemli İstihbarat Anlaşması yapılmış ve İran İstihbarat Kurumları ile bölgedeki Hizbullah yapılanmaları BND tarafından gerçekleştirilmişti. Bu dönemde, Türk Hizbullahı da Alman Hücre Yapılanması modelini esas almış ve geniş bir etkinliğe ulaşmıştı.

Alman İstihbaratı, aynı dönemde bir yandan (Tunus’tan Kazakistan’a) Büyük OrtaDoğu alanındaki Siyasal İslamcı örgütlerle derin ilişkiler kurarken, bir yandan da Yakın OrtaDoğu’da PKK Terör Örgütü ve Kürtlerle ortak projelere başlamışlardı. Uzmanların hatırlayacağı gibi, Alman Askeri İstihbarat Başkanı ve II. Dünya Savaşı sonrası CIA’nın fikir babası Gehlen ve Ekibi, bir yandan ABD İstihbaratını bir yandan da kaçkın Alman istihbarat subaylarının oluşturduğu ODESA‘yı yönlendirmek suretiyle Alman Stratejilerini güçlendirmeye çalışmıştı. Baas Partisi, Filistin Kurtuluş Örgütü, Benna sonrası Radikal Müslüman Kardeşler, 1979 sonrası Humeyni ve Avrupa’daki Beyin Takımı ve hatta Türkiye’deki bazı Turancı ve İslamcı gruplar gibi birbirinden farklı çizgideki OrtaDoğulu örgütler Gehlen‘in üstün zekası ile vücut ve destek bulmuştu. BND, 1990 sonrasında bölgede yetişmiş yerli ajanlar, araştırmacılar ve bilim adamları vasıtasıyla Türkiye ve OrtaDoğu‘da yapılan sosyolojik çalışmalara çok büyük kaynaklar ayırmıştı.

Konunun daha iyi anlaşılması için verdiğimiz bu kısa özetten sonra PKK Terör Örgütü‘ne gelebiliriz. Terör Örgütü, 1980’li yıllardan itibaren Almanya‘dan bir yandan Siyasi bir yandan da örtülü olarak Askeri destek gördü. Aynı şekilde, son 10 yıl içerisinde BND Subayları özellikle Irak ve İran’daki kampların özel alanlarında tabiatıyla Kürt kimlikleri altında PKK Terör Örgütü’nün seçilmiş militanlarına Bomba ve Karadan Havaya Mobil Füze Eğitimi verdiler. BND bu eğitimle de kalmayarak, yine bölgede yetişmiş ve maaşlı eleman haline getirilmiş Kürt ajanları ile PKK Terör Örgütü‘nün özellikle GüneyDoğu illerindeki lojistik ve örgütsel yapılanmasına katkıda bulundu. Bugün (İŞİD içerisinde özellikle Kimyasal Silah eğitimli Hollanda, Belçika pasaportlu ajanları olduğu gibi) PYD içerisinde de bomba ve hafif silah uzmanı BND ajanları adeta cirit atmaktadır.

PKK Terör Örgütü’nün belli başlı Birkaç Bomba Ekibi tarafından son yıllarda tuzaklandığı anlaşılan stratejik yollar ve noktalarda kullandığı Sıralı ve Manuel El Yapımı Bombalar, Almanya’nın II. Dünya Savaşı’nda Kuzey Afrika cephelerinde kullandığı sistemin aynısıydı. Basit malzemelerle yapılan ancak sıralı olarak birbirine bağlanan ve bunları harekete geçiren bir ön tuzaklamadan oluşan sistem daha önce bölgedeki hiçbir örgüt tarafından kullanılmamıştı.

Elektronik olmadığı için yeni teknolojilerle tespit edilemeyen bu kurguya karşı arazideki en etkili yöntemin Koku Duyarlı Köpekler olduğu kaydedilmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri‘nin en kısa zamanda sadece bu tür Manuel Bomba Sistemleri ile mücadele edecek özel bir birim kurması ve Koku Duyarlı Köpek eğitimini hızla artırması gerekiyor. Bu konudaki ihtiyacı gören Pentagon, sadece bu tür bombalarla mücadele için ayrı bir komutanlık oluşturdu.

Türkiye’nin Terörle Mücadelesinde Batılı veya Doğulu önemli dostu yoktur. Sadece Almanya değil, ABD, İngiltere, Fransa, İsrail gibi ülkelerle birlikte doğuda özellikle Rusya ve İran çeşitli şekillerde her zaman Terör Örgütü ile açık veya örtülü işbirliklerine girmişlerdir.

Terör Mücadelesinde özellikle üzerinde durulması gereken bazı stratejik hususlar vardır.

Silah ambargosunun kalkmasını takiben Almanya ile İran arasında hızlanan Silah Ticareti ile İran Özel Kuvvetleri ve Hizbullah ile birlikte PKK Terör Örgütü de önemli mühimmat temini içerisindedir. Silahların BND uçakları ile İran’a ve Suriye’ye taşındığı, Suriye’de rejime destek karşılığında bir bölümünün PYD ve PKK Terör Örgütü‘ne hibe edildiği duyulmaktadır. Bu arada Rusya‘nın da doğrudan Esad Ordusunu silahlandırmaya yönelik çalışmaları hızlanmıştır.

Uluslararası Siyaset bir çıkar ilişkisidir. Bu ortamda ABD’nin, hızla güçlenen Almanya, Rusya ve İran ittifakına karşı sürekli uyarılması çok önemlidir. PKK Terör Örgütü ve PYD‘nin bu ittifakın hizmetinde olduğu ve olacağı devamlı işlenmelidir. İsrail ile ilişkilerde duygusal davranılmamalı ve özellikle İran ve PKK’ya karşı İsrail’in de ikna edilebilir olduğu dikkate alınmalıdır. İngiltere’nin Kürdistan konusunda samimi olmadığı her zaman bilinmekle birlikte ABD ve İsrail’in PKK-PYD desteği ve Suriye Kürdistanı konusunda tereddütlü olduğu unutulmamalıdır.

Son olarak şunu ifade edelim ki, Terör Örgütü ölüm kalım savaşı vermektedir ve elinde kalan son militanları ile sansasyonel eylemler peşindedir. Türk Silahlı Kuvvetleri ile Güvenlik Kurumları çok büyük bir Temizlik Harekatı yapmaktadır ve yapılan mücadele dünyada hiçbir ülkenin gerçekleştiremeyeceği kadar başarılıdır. Terör Örgütü, kısa zamanda etkinliğini yitirecektir, ancak önemli olan Siyasi Terör Örgütü‘nün de tasfiye edilmesi ve Kürt toplumu üzerindeki siyasi baskılarının sona erdirilmesidir. Mücadele Sadece Asker ve Polis Mücadelesi olmamalıdır. Psikolojik Mücadele ise yok denecek kadar az ve kontrolsüzdür.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director