SonBahar’da OrtaDoğu Operasyonları!

SonBahar’da OrtaDoğu’da çok önemli gelişmeler bekleniyor. Aslında birbiri ile bağlantılı olan bu gelişmeler, perde arkası pazarlıklar sebebiyle bir sıralama takip edecek.
ABD ve NATO’nun Ortadoğu’daki öncelikli hedefinin Suriye olduğunu artık herkes biliyor. NATO şemsiyesi altında Suriye’ye bir müdahale yapılması artık çok yakın ancak; bu konuda Batı İttifakı’nın önünde birkaç önemli engel var. Bunlardan ilki, Birleşmiş Milletler’den çıkarılacak bir müdahale kararına Rusya ve Çin’in kesin bir dille karşı çıkacak olması. ABD ve NATO bu engeli aşabilmek için sınır ülke olan Türkiye kozunu kullanmak istiyor. Türkiye’yi doğrudan hedef alacak Suriye merkezli bir kışkırtma, bu ülkeye müdahaleyi bir oldubittiye getirebilir ve haklı bir gerekçeye dayandırabilir.
İşte bu noktada Türkiye’nin ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tavrının ne olacağı düşünülüyor. Türkiye, PKK terörü ve buna kaynak teşkil eden Kuzey Irak ve Kandil örgütlenmesi dururken, doğrudan çıkarlarını ilgilendirmeyen bir Suriye operasyonuna kesinlikle katılmaz. Türkiye’siz bir Suriye operasyonu ise büyük riskler taşıyacak; İran ve Hizbullah güçlerinin de sıcak çatışmalara girmesine yol açabilecektir. Dolayısıyla Türkiye’nin Suriye müdahalesine katılmasını sağlamak için önce PKK ve Kandil’e önemli bir operasyon yapılmasının önünü açmak gerekiyor. Daha önce Türkiye’nin Kuzey Irak’a müdahalesine karşı çıkan ABD, şimdi Suriye karşılığında PKK’yı gözden çıkarmış durumda. Bu yüzden, Türkiye büyük bir rahatlıkla Kuzey Irak’taki PKK varlığını temizleme yoluna gidebilir.
Bu süreçte, olaylar hiç de ABD ve NATO’nun istediği ve planladığı sırayla gitmeyebilir. Suriye bir NATO müdahalesi için yeterince ısıtıldı. Türkiye, PKK terörüne karşı kapsamlı bir askeri harekata girişirse bunun bir iki ay gibi kısa sürede sona ermesini beklemek fazla hayalci olur. Kandil’deki terör yuvasını temizlemek için İlkBahar aylarına kadar sürecek çok zor bir sürece ihtiyaç var. Uzun sürecek bir sınır ötesi operasyona karşı, özellikle Rusya ve Almanya gibi ülkelerin yüksek sesle muhalefet etmeleri kesin. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başlatacağı mücadeleye paralel olarak, iç güvenlik açısından ortaya çıkaracağı riskler de çok yükselecek. GüneyDoğu’da ve büyük kentlerdeki terör ve isyan hareketlerinin kontrol edilmesi oldukça zorlaşabilir ve sadece Polis güçlerinin bunu başarması mümkün olmayabilir.
Kısacası, ABD’nin NATO bayrağı altında planladığı Yeni OrtaDoğu Düzeni, bugünkünden çok daha fazla kan, kaos ve çatışmayı da beraberinde getirecek. Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde yıllardan beri süregelen psikolojik harekâtın asıl hedefi, Türk Askeri ile Suriye, İran ve Ortadoğu’ya yeni bir şekil vermekti. Türkiye’nin iç dengelerini hesaba katmayan Amerika Birleşik Devletleri, Irak, Afganistan ve Libya’da olduğu gibi sadece planlama ve askeri güçle doğru sonuçlar alınamayacağını öğrenemedi. ABD için, Irak ve Afganistan hezimetlerine yeni bir OrtaDoğu hezimetinin eklenmesi çok da uzak bir ihtimal değil. Rusya’nın ve –ABD ve İngiltere’nin OrtaDoğu planlarına tam olarak katılmayan- İsrail’in Irak’taki keşmekeşi yeniden alevlendirmesi, her şeyin çok kolayca başarılamayacağını gösteriyor. Rusya ve Çin’den kopan bir Suriye, ABD ve İngiltere için çok önemli olabilir ama Suriye’de yönetime gelecek İslamcı bir iktidar da İsrail’in uzun vadeli planlarına son derece aykırı.
SonBahar’da herkes kendi taşlarını yerinden oynatacak, Suriye ile birlikte Irak, Lübnan, Ürdün, İran ve Türkiye’de terör ve kaos ortamı yükselecek.
Bu noktada Türkiye’nin ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, doğrudan NATO planlarına tabi kılınması ülkemiz için geri dönülmez çöküşlere yol açabilir. Türkiye, bu stratejik süreçte öncelikle PKK terörünü ve Kandil’i temizlemeye öncelik vermeli, arkasından gelecek Suriye müdahalesine çok dikkatli ve sınırlı bir katkıda bulunmalıdır.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director