Barış ve Huzur Kenti Mardin

Ortadoğu, sadece bugün değil, tarihi haçlı seferlerinden bu yana huzur arıyor. Etnik ve dinsel ayrılıklar sürekli körükleniyor ve bu da kaos ve çatışma ortamını devamlı olarak besliyor. Bununla birlikte, Türklerin hâkim olduğu bazı OrtaDoğu şehirleri var ki, adeta bütün insanlığa örnek olacak birer Barış ve Huzur kenti özelliğine sahip. İşte Mardin böyle bir kent! Ortadoğulu dinlerin ve etnik grupların iç içe yaşadığı örnek bir şehir.

Türk, Arap, Kürt, Süryani, Ermeni kökene sahip binlerce insanımız Mardin’i bir Kültür ve Medeniyet beldesi haline getirmiş. Kürt ayrılıkçılığının bazı doğu kentlerini yaşanmaz hale getirdiği şu günlerde, biraz endişeyle gittiğimiz Mardin bizi kendisine hayran bıraktı. Yol boyunca, askeri karakolların nöbetçi kulübelerinin savaş dönemine benzer şekillerde mazgallarla tahkim edildiğini görmüşken, Mardin’e girerken bütün dağı kaplamış Atatürk’ün “Ne Mutlu Türküm Diyene” yazısı yüreğimize su serpti. Kente yaşayan Kürt vatandaşlarımızın birlik ve beraberliğe yönelik sözleri içimizdeki endişeyi tümüyle silmeye yetti. Mardinli Kürtler, kendilerini diğer bölgelerde yaşayan Kürt topluluklarından da özellikle ayırıyor, terör ve ayrılığa karşı olduklarını her vesile ile dile getiriyorlardı. Terör örgütünün birçok doğu kentinde eşkıyalık yaptığını, insanların sorgusuz baskılara tabi tutulduğunu ve hatta o bölgelerden gelen Kürtlerin hırsızlık alışkanlıklarını kentlerine de bulaştırmak istediklerinden şikâyet ediyorlardı. Süryani vatandaşlarımız, hemen yanı başlarındaki Suriye’de gelişen İŞİD ve Selefi teröründen çok endişeliydiler. Suriye’den kaçıp gelen birçok insana, Mardin’in hayırseverleri yardım elini uzatmışlar, iş vermişler ve koruma altına almışlardı. Herkesin özellikle vurguladığı en önemli husus, Dürüstlük ve Çalışkanlık’tı. Adeta herkes barış ve huzur için kenetlenmiş gibiydi. Siyasi görüşlerin kendileri için bir ayrılık vesilesi olmadığını, aynı dostluk ortamını paylaşan insanların MHP’den BDP’ye kadar istedikleri partiyi açıkça destekleyebildiklerini ifade ettiler.

Kısacası Mardin, bir Dünya Kenti gibi kültürü, dostluğu ve çalışkanlığı ile bizleri büyüledi. Eski Mardin’in mimarisi ve restore edilen tarihi konakları şehri adeta bir Masal Kenti haline getirmiş. Tamamen turizm ve ticaret ile geçinen Mardin Esnafı’nın tok gözlülüğü ve misafirperverliği her türlü övgünün de üstündeydi. Gümüş takıları, kahve çeşitleri, badem şekeri, sabunları, antika dükkânları, Mardin insanının samimiyeti ile bir başka anlam kazanıyordu adeta. Kentte ziyarete açık çok sayıda Süryani Kilisesi var. Camiler ve Minareler, özellikle Artuklu Camileri ve Şehidiye Minaresi tek kelimeyle muhteşem.

Oğuz Türkmen Beyi Artuk’un neredeyse bin yıl önce kente vurduğu mühür, sosyal ve kültürel hayatın derinliğine işlemiş. Mardin’de Dininiz, mezhebiniz veya etnik kökeniniz değil öncelikle insanlığınız önemli.

Bütün Türkiye’mize ve dünyaya örnek bu Masal Şehri’ni mutlaka görün. Mardin’in Barış ve Huzur Kenti olması için çalışmış ve çalışan herkese binlerce teşekkür ederiz.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director