Tunus’la Başlayan Özgürlük Hareketleri

IslamWorldWikiLeaks belgeleriyle başlayan sosyal çalkantılar Tunus’da yıllardır süren bir diktatörlüğü sona erdirdi. 1881 yılından sonra bir Fransız sömürgesi haline gelen bu dost ülkenin tarihi oldukça ilginçti. 1930’lu yıllardan sonra Atatürk’ü ve Türkiye’yi örnek alan Tunus, Habib Burgiba’nın öncülüğündeki Yeni Düstur hareketiyle 1956 yılında bağımsızlığına kavuştu. Burgiba, modern Tunus’un temellerini attı ve tek kadınla evlilik, toprak reformu ve eğitim gibi alanlarda devrimler yaptı. Bununla birlikte, sosyalist kökenli olduğu için, Atatürk gibi din alanında gerekli reformları gerçekleştiremedi. Tam aksine, -Atatürk’ün vefatından sonra Türkiye’de olduğu gibi- sadece idari tedbirler ve yasaklamalarla, dindar çevrelerin büyük nefretini kazandı. 1960’lı yıllardan sonra iyice sosyalizme yönelen Burgiba yönetiminin karşısında İslamcı hareketler de önemli güç kazandı. 1987 yılında, eski Askeri İstihbarat Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali tarafından görevinden uzaklaştırıldı. Bin Ali, Burgiba’dan daha sert ve acımasız bir yönetim sergiledi. Sokakta başörtüsü ile gezen genç kızları tutuklayacak kadar ileri giderken, Tunus gençliğinin ahlaki dejenerasyonuna seyirci kaldı.
Tunus, Türk kamuoyunca bilinmese de aslında çok önemli bir ülke. Orta Afrika’ya kadar etkinliği olan entelektüel bir orta sınıfa sahip. Yazarları, düşünürleri, gazetecileri ve bilim adamları ile bütün çevre ülkeleri etkileyecek bir alt yapıya sahip. Eğitimli sınıfın bu gücü nedeniyledir ki, WikiLeaks belgeleriyle başlayan küçük bir kıvılcım büyük bir muhalefet hareketine dönüştü.
Önümüzdeki süreçte, Fas, Libya, Cezayir ve Mısır gibi komşu ülkeler Tunus’taki özgürlük hareketinin hedefine ulaşmasını istemeyeceklerdir. Fransa, Bin Ali döneminde de devam eden etkinliğini sürdürmek için elinden geleni yapacaktır. Tunus Silahlı Kuvvetleri’ne destek vererek, isyan hareketinin başarıya ulaşmasını sağlayan ABD (Esasen Pentagon), Tunus’ta kurulacak yeni yönetimde etkin olmak için elindeki şansı iyi kullanacaktır.
Tunus’ta, Türkiye’deki Milli Görüş Hareketi’nin bir benzeri ve hayranı olan Raşid Gannuşi öncülüğündeki El Itticahu’l Islami (İslami Yönelik Hareketi) NAHDA adıyla güçlü bir İslamcı muhalefet hareketi mevcuttur. Bu hareket, 2000’li yıllarla birlikte Fas ve Cezayir’deki benzer İslamcı hareketler gibi ABD ile işbirliği içindedir. Nahda hareketinin, Büyük Ortadoğu Projesi içerisinde bir görev üstlenerek Kuzey Afrika’daki değişime öncülük etmesi ABD için bulunmaz bir fırsat yaratacaktır. Ancak, sosyalist kökenli entelektüellerin, Arap milliyetçilerinin ve modernist aydınların buna seyirci kalması son derece zor olacaktır.
Tunus değişimin başındadır, varılacak uzlaşma veya sonuç, Kuzey Afrika ülkeleri için de çok önemli bir örnek oluşturacaktır.


25 Ocak 2011 Notu


Rusya’da ne zaman bir Kafkas – Çeçen saldırısı olsa, bunun arkasında İngiliz Gizli Servisi‘nin önemli bir rolü olduğu akla gelir. Büyük terör saldırılarında zamanlama çok önemlidir. İngilizlerin, Ruslara bir misilleme yaptığı düşünülürse, bu neyin karşılığı diye de sormak gerekir. İslam dünyasındaki kıpırdanışlarda, Rusların etkinlik alanındaki sol grupların gittikçe güç kazanması ABD – İngiltere ittifakını zor durumda bırakmış olabilir.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director