Müslümanlığımız, Milliyetçiliğimiz, Demokratlığımız ve Dolar Sevdası

Hangi ideolojik açıdan bakarsak bakalım, Dolar Sevgisi kadar Milli, Ahlaki veya Vicdani bir sorumluluk yoktur.

Özellikle 1980’li yılları takiben başlayan Dolar Sevdası, gelişmekte olan ülkelerdeki gibi Türk toplumunu da derinden sarmış durumda. Uluslararası dönüşüm aracı olarak ithalat, ihracat gibi alanlarda Yabancı Para kullanımı konumuzun tamamen dışında. Doların ne ölçüde mal veya altın karşılığı olduğu, karşılıksız basılmış trilyonlarca kâğıt paranın dünya ekonomisini adeta sömürdüğü ve emperyalizmin bir ekonomik kontrol mekanizması haline geldiğini artık herkes tartışıyor.

Konumuz bireysel ve toplumsal olarak Dolar Tutkunluğu. En Koyu Müslüman, En Hızlı Milliyetçi veya En Radikal Demokrat veya Sosyalist bile olsak Borç verip alırken Dolar veya Avro kullanıyoruz. Hatta Anadolu’da bu hastalık o kadar yaygınlaşmış ki, aynı aile içerisindeki Kardeşler bile kendi aralarındaki borç işlemlerini Dolar üzerinden yürütüyor. En önemli gerekçemiz Enflasyon ile Değer Kaybı yaşamamak. Ancak, Enflasyon ve Değer Kaybı denilen ekonomik durumun da yine bizim bu tutkumuz ile beslendiğini unutuyoruz.

Bir Müslüman olarak; “Uhud dağı kadar altınım olsaydı, sabaha varmadan ihtiyaç sahiplerine dağıtırdım” diye bir Peygamberin takipçileri için hele de Hıristiyan ve Siyonist Emperyalizmin can suyu olan Doları kullanmak Utanç Verici. Dinde Bir davranışın Günah veya Sevap olması için mutlaka Kuran ve Hadis’te yer alması gerekmiyor. İnsana ve topluma zarar veren her türlü davranış Dinen de Haram ve Günah hükmünde. Kuran’da sözü edilmediği için Sigara ve Uyuşturucu alışkanlığı da bundan farksız değil.

Bir Milliyetçi olarak; kendi ekonomimizin en önemli göstergesi olan Milli Para Birimini kullanmak da yine önemli bir sorumluluk. Bir yandan büyük Milliyetçilik nutukları atıp, diğer yandan Türk milletinin varlığına kasteden bir ülkenin para birimi ile yatıp kalkmak affedilmez bir çelişki.

Aynı şekilde Bir Demokrat veya Sosyalist olarak da aynı Vicdani durum söz konusu. Kendi ülkesi ve halkının emeğini yabancı bir para ile devşirmek, her geçen gün daha fazla fakirleşmemize hizmet etmek kabul edilebilir bir davranış tarzı değil.

Konu aslında oldukça basit. Bununla birlikte hangi inanç ve görüşten olursak olalım Hepimiz insanız ve önce kendi nefsimizi ve çıkarımızı düşünüyoruz. Aslında Müslüman, Milliyetçi, Demokrat veya Sosyalist olmadan önce İnsan olmayı başarabilsek, önce Adaleti, Vatan ve Toplum Çıkarını esas alır, Küresel Sömürünün ve Emperyalizmin araçlarından uzak dururuz.

Son 200 Yıllık Dünya Tarihindeki çatışmaları ve savaşları besleyen, milyonlarca çocuk, kadın, asker ve sivili katleden Emperyalizm bu kâğıt kuleler üzerine inşa edilmiştir. Uluslararası Ticaret zorunluğu dışında sahip olduğumuz her Bir Doların kanlı bir hesabı vardır.

Çıkar ve Dolar söz konusu olduğunda, inançlarımız ve ideolojilerimizi hiç de hatırlamıyoruz.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director