İsrail’in Hedefi Golan ve Sina’da Tampon Bölge Kurmak

Geçtiğimiz günlerde İsrail Askeri İstihbarat (AMAN) Başkanı Aviv Koçavi’nin Suriye konusundaki açıklamaları yeni bir bölgesel planı açıklığa kavuşturuyor. Koçavi, El Kaide’nin Suriye’de güçlendiğini ve Golan ile Sina bölgelerinde İsrail’in sınır güvenliğini tehdit ettiğini belirtmişti. Bununla da kalmamış, El Kaide’nin Türkiye’de, Karaman, Osmaniye ve ŞanlıUrfa’da üsler kurduğunu iddia etmişti.

Aslında İsrail’in Golan ve Sina’da son iki yıldır gizli planlamalar yaptığını gözlüyorduk. Bu iki bölge, gelecekte İsrail’in güvenliğine tehdit oluşturacak en önemli sınırlar. Mısır’da askeri yönetimin işbaşına gelmesini takiben özellikle Sina bölgesi radikal İslamcı grupların geçici hâkimiyet bölgesi olmuştu. İsrail, Filistin’deki İslami Cihad yanlısı radikal grupların bu bölgeye geçişini uzun bir süre görmezden geldi. Sisi yönetimine yönelik en önemli silahlı eylemler bu bölgede gerçekleştirildi ve Radikal İslamcı Gruplar kendilerini dünyaya duyurmak için önemli bir propaganda imkânı buldular. Nitekim bu eylemlerin ardından Sina bölgesi dünyadaki (serseri ve maceracı) radikal İslamcılar için bir Cihat Merkezi olarak ün saldı. İskenderiye üzerinden gelen ve içlerinde çok sayıda yabancı istihbarat elemanlarının da bulunduğu El Kaide hayranı İslamcılar Sina’ya dağıldılar.

Suriye sınırı boyunca uzanan Golan Tepeleri bilindiği gibi 1967 Savaşı sırasında İsrail tarafından işgal edilmişti. Bu tepelerdeki 20 civarındaki stratejik köyden 16’sı Golan Türkleri’nin yaşadığı yerlerdi. Golan Türkleri’nin önemli bir bölümü işgalden sonra bu tepelerin doğu yakasındaki Kunaytra bölgesine ve Şam’ın batısındaki mahallelere yerleştiler. Nufusu 300 bini aşan bu bölge, uzun bir süre hem Şam yönetimi hem de İsrail tarafından dışlandı. Buradaki halk da kendi içlerinde güçlü bir dini ve sosyal yapılanma kurarak varlıklarını bugüne kadar sürdürdüler. Suriye iç savaşının başlamasıyla birlikte Nusra Cephesi ilk olarak bu bölgede kuruldu ve kısa zamanda Suriye’nin her yanında büyük eylemler yapabilen bir güç oldu. Bu durum, bir yandan İsrail’i, diğer yandan da Suriye yönetimini ve Rus istihbaratının kontrolündeki merkezi El Kaide yapılanmasını rahatsız etti. Bu sebeple de Nusra Cephesi, Batı karşıtı bütün radikal İslamcı gruplar gibi El Kaide yanlısı olmakla suçlanarak ortak düşman ilan edildi.  Bu arada, İsrail’in manipülasyonları ile hem Reyhanlı’da patlatılan bombalar, hem de Şam’daki kimyasal füze saldırıları Nusra Cephesi ile hemen ilişkilendirildi. Hatta İsrail bu olayların o kadar içindeydi ki, kimyasal füze olayını dünyaya ilk duyuranlar İsrailli yetkililer olmuştu. Ancak ABD olayın arka planını gördükten sonra sessizliğe bürünmeyi tercih etti. Oyuna gelenler ise, Reyhanlı saldırısından bir gün sonra Obama ile son kritik görüşmesini yapan Türkiye Başbakanı ile Kimyasal füze saldırısını inadına savunan Türk Dışişleri oldu.

İsrail ve ABD’nin şimdiki hedefi –ki buna Rusya da dahil olmuş durumda- Suriye’deki yeni oluşumlarda Türkiye’yi ve Türkleri –Irak’ta olduğu gibi- devre dışı bırakmak. Bu sebeple Türkiye sık sık El Kaide destekçisi olmakla suçlanıyor.

Şimdi bölgede yeni bir oyun tezgâhlanıyor. İsrail Suriye sınırı boyunca 30 kilometre derinliğinde, İsrail Mısır sınırı boyunca ise 50 kilometre derinliğinde bir tampon bölge oluşturulması için temel hazırlıklar tamamlandı. Pentagon ile İsrail Genelkurmay’ının ortaklaşa yürüttüğü proje muhtemelen önümüzdeki yaz aylarında uygulamaya konulacak. Bu tarihe kadar da Suriye’deki kimyasal silahların imha işlemi bitirilmiş olacak. Bu arada ABD özel kuvvetleri Ürdün’deki askeri kamplarda, ılımlı Suriye muhalefetini eğitmeye devam ediyor. Temel amaç, bu eğitilen kuvvetlerin tampon bölgelerinde Nusra’nın yerine geçmesini sağlamak. Konjonktür hazır olana kadar El Kaide damgalı Nusra Cephesi’nin bölgede eylemler yapmasına ve bunların hızlı bir şekilde dünyaya duyurulmasına devam edilecek.

Bu arada, İsrail ve ABD’nin Güney Suriye’de ikna etmeye çalıştığı bir başka önemli grup Dürziler. İsrail’in işgali altındaki Golan tepelerinde 150 bin civarında Dürzi yaşıyor. Arapça ve İbranice’yi çok iyi bilen çok sayıda Dürzi de İsrail istihbarat birimlerinde görev yapıyor. ABD ve İsrail’in en önemli hedeflerinden birisi Güney Suriye’de Cebel Arap bölgesindeki Horan ovasında, bugünkü Suveyda vilayetinde bir Dürzi Devleti kurulması.

Bununla birlikte Dürzilerin büyük çoğunluğu İsrail’e sıcak bakmıyor. Uzun yıllardır Lübnan’da Hizbullah’a, Suriye’de Şam yönetimine yakın durdular. Dürziler genel olarak bölgedeki Türklerle de yakın ve sıcak ilişkilere sahipler.

İsrail ve ABD’nin şimdiki hedefi –ki buna Rusya da dahil olmuş durumda- Suriye’deki yeni oluşumlarda Türkiye’yi ve Türkleri –Irak’ta olduğu gibi- devre dışı bırakmak. Bu sebeple Türkiye sık sık El Kaide destekçisi olmakla suçlanıyor.

Karmaşık Ortadoğu oyunlarında başarılı olmak için, Türkiye, başkalarının planladığı gizli operasyonlarda oyuncu olmak yerine, yüzde yüz emin olduğu kendi operasyonlarını gerçekleştirmeli. Ortaya atılan oltalara balıklama atlayıp da sonradan suçlu olarak ortada kalmamalı. Her fotoğrafın, her haberin peşine takılmamalı…

Cenevre görüşmeleri sonrasında bu oyunlar ve paylaşımlar başlayacak.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director