Fetö Mücadelesinde Yalnızlık ve Sessizlik!

1980’li yıllardan itibaren Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kılcal damarlarına kadar sızan Fetö Terör Örgütü’ne karşı mücadele sürüyor ancak Yalnızlık ve Sessizlik içinde.

Devletimizin Soğuk Savaş döneminde karşılaştığı en önemli tehdit niteliğindeki Örgüt, ABD ve Batı desteğinde ayakta kalmaya çalışıyor. Abant Toplantıları ile siyaseti şekillendiren Örgüt hala siyasi desteklere ve umutlara sahip. 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası ABD ve Avrupa Birliği ülkelerine kaçan Birinci Kademe Yöneticiler, Örgütü dışarıdan yönetmeyi sürdürüyor. Tutuklu bulunan İkinci ve Üçüncü Kademe Yöneticiler ve Finans Kaynağı İş Adamları mahkemelerde hesap veriyor. Adalet Teşkilatımızın yükü çok çok ağır. Ağır Ceza Mahkemeleri neredeyse ağırlıklı olarak Fetö Davalarını sonuçlandırmaya çalışıyor. Savcı Arkadaşlarımız, Fetöcülerin mensubiyetini delillendirmekte zorlanıyorlar. İtirafçı olanların bir kısmı sonradan ifade değiştiriyor ve bir şekilde örgüt mensuplarını koruma kollama görevini sürdürüyor. Mahkemelerde Devlet ve Kamu adına Tanıklık yapan insan sayısı çok az. Pek çok önemli Fetö Kuruluşu, Üniversite, Hastane hakkındaki soruşturmalarda Tanık sıkıntısı yaşanıyor.

İŞTE TAM DA BU NOKTADA, TANIKLIK YAPMASI GEREKEN VE BİR ŞEKİLDE AKP İKTİDARI DÖNEMİNDE NEMALANAN ÇOK KİŞİ TANIKLIK YAPMIYOR, MAHKEMELERE GELMİYOR, SESSİZLİĞİ TERCİH EDİYOR.

Yaklaşık 40 Yıldır, bu Örgütle mücadele eden bir Uzman olarak üzülüyor ve düşünüyorum: İnanın ki, Tayyip Erdoğan olmasaydı, Eski AKP Yöneticileri bir şekilde bu örgütle yeniden uzlaşır ve İktidarlarını paylaşmayı sürdürürlerdi. Bu örgütün tamamen ortadan kaldırılması için, Erdoğan’ın Kararlılığı bu Türk Devleti’nin tek şansı. Ayrıca, Tayyip Erdoğan’ın Devlet Bahçeli gibi gerektiğinde ve yerinde uyarılar yapan bir müttefikinin olması da Devlet Yönetiminin Tek Şansı. Çünkü, İdarecilerin en büyük destekçisi, her şeye kafa sallayan Efendimciler değil, kendi çıkarını ve geleceğini düşünmeden Doğruyu Söyleyenler olmalıdır. Şimdilerde AKP içerisindeki bazı grupların Cumhur İttifakı’nı sona erdirme gayretleri tam da FTÖ Stratejisi yönündedir.

Bu noktada İttifak deyince bir örnek vermek istiyorum: Geçtiğimiz hafta Bosna’daydım. Fetö Terör Örgütü’nün SarayBosna’daki Burç Üniversitesi hala faaliyet gösteriyor. Çünkü, Fetöcüler burada Müslüman Boşnaklar ile değil Katolik Hırvatlar ve Ortodoks Sırplar ile Müttefikler. Fetöcüler 15 Temmuz’da üniversitelerine ABD Bayrağı asmışlar, ardından da İngiliz Bayrağı dalgalandırmışlar. Bu örgütün ne kadar İhanet ve Karanlık içinde olduğunun en önemli örneği. İşte biz Uzmanlar bu gerçeği ve tehlikeyi Milletimize, Sosyal Demokratlara bir türlü anlatamadık. Dün Ergenekon’da avukatlık yapan bazı ünlü Sosyal Demokrat Avukatların şimdilerde ünlü Fetöcü zenginlerin avukatlıklarını üstlendiklerini görünce içimiz kan ağlıyor. Bazı büyük CHP Belediyelerinin ise, KHK ile atılan Fetöcüleri işe alma sözü verdiğini duyuyoruz.

Bütün bunlar bir yana, Milli İstihbarat Teşkilatımız’da görev yapan VatanPerverler olmasaydı ne ByLock düğümünü çözebilir ne de şimdilerde Kontörlü Telefon görüşmelerini deşifre edebilirdik. O zaman, Fetönün Karanlık Yüzleri, fazla bir zarar görmeden bir gün yeni bir Maske ile bu Devlete yeniden sızarlardı.

Bu yüzden, Mücadelede çok önemli bir aşama kaydedilmişken özellikle Siyaset sahasındaki Fetöcüler ve Fetö Destekçileri AKP, CHP demeden her partiden acilen temizlenmelidir. Türk Devleti ve Milletinin Varlığı için en acil durum budur.

Konunun Uzmanı olarak, bir istikbal kaygısı olmadan bir yazı yazdık. Ama biliyoruz ki, yine herkes yine kendi bildiğine gidecek, ucuz düşmanlıklar peşinde koşacak, sürekli vurguladığımız büyük tehlikeyi görmezden gelecek, herkes kendi zihnindeki kelimelerle düşünecek ve karar verecek.

Allah da insanlara Akıl verdikten sonra bir de açıkça Uyarmak istedi. Aklı olan Uyarı ihtiyacı duymadan Doğruyu görebilir. Ama bir de Uyarıldıktan sonra, hala yanlışta ısrar ediyorsa, bir gün Mutlaka bedelini ödeyecektir.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director