3 Taraf Kürdistan! Dostu Düşmanı ABD mi Seçecek?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin içinde bulunduğu durumu, PKK terör örgütünün siyasi temsilcisi BDP’nin bir Milletvekili çok güzel bir şekilde özetledi: “Türkiye’nin 3 tarafı deniz, 3 tarafı da Kürdistan. AKP ile birlikte aynı tünelin içinde ışığa doğru yürüyoruz!” Bu tarihi gerçeği artık herkesin çok iyi kavraması gerekiyor.

ABD ve Batı’nın bölgesel müttefikleriyle birlikte yürüttüğü “4 Parçalı Büyük Kürdistan Projesi”, Suriye’nin kuzeyindeki çatışmalar ve gelişmelerle siyasi bir taban oluşturuyor. Türkiye ve Ortadoğu’daki en önemli iç ve dış gelişmeler aslında birbiriyle doğrudan ilişkili ve aynı planın parçası.

PKK terör örgütü eskiden beri İran, Irak ve Suriye Kürtleri üzerinde önemli bir etkinliğe sahipti ve eski militanlarının bir kısmını da bu bölgelerden temin ediyordu. Barzani’nin en büyük korkusu PKK’nın, Kuzey Irak’ta güç sahibi olmasıydı. ABD, Iraklı müttefikini rahatlatmak için PKK için yeni bir hedef koydu: Kuzey Suriye Kürt Federasyonu. Türk Hükümeti ile PKK arasındaki çözüm süreci ve PKK’nın geri çekilme planlarının arkasında bu yeni planın izleri vardı. Türkiye Kamuoyu, PKK militanlarının Kuzey Irak’a çekildiğine inandırılırken, bunların önemli bir kısmının Kuzey Irak üzerinden Suriye Kamışlı’ya aktarıldığından habersizdi. PKK’nın Suriye kolu PYD gerekli askeri hazırlıkları yaptıktan sonra, Suriye’nin kuzeyini ele geçirmeye başladı.

Burada ABD ve PKK’nın oyununu bozan tek güç El Nusra Cephesi oldu. Dünyanın değişik bölgelerinden gelen İslamcı savaşçılar bir yandan yamalı bohçaya dönüşen Özgür Suriye Ordusu’na, diğer yandan da PYD’ye karşı önemli bir üstünlük sağladılar.

ABD ve İsrail Gizli Servisleri, El Nusra engelini ortadan kaldırmak için, -kendilerine karşı olan İslamcı örgütlere yaptıkları gibi- önce alışılagelmiş El Kaide yaftasını yapıştırdılar. Ardından, Türkiye Başbakanı’nın ABD ziyareti öncesinde Reyhanlı’daki bombalı saldırılar, CIA ve MOSSAD tarafından El Nusra’ya maledildi. Kanaatimize göre, bölgede bütün muhaliflerin Suriye için hazırladıkları bombalı araçları vardı ve El Nusra’ya ait olan araçlar, gelişmiş elektronik yöntemlerle Reyhanlı’da patlatıldı. Sanıyoruz ki, Türk İstihbaratı bunun gerçek yüzünü çok iyi biliyordu ve ABD ziyaretinde buna yönelik bazı deliller sunmaya kalktıysa da gücü yetmedi. Zaten ABD yönetimi de mevcut Türk Hükümeti’nden kurtulmak için çoktan çalışmalara başlamış durumdaydı.

Türkiye, aynen Kuzey Irak’ta olduğu gibi yine büyük bir oyuna alet edilmek isteniyor. Yıllarca NATO’nun emrinde Irak Kürt Federasyonu’nu korumak için (Çekiç Güç vb) her türlü operasyona katılan Türkiye, şimdi de Kuzey Suriye’deki Kürtleri korumak için bir oyuna sokulmak isteniyor. ABD’nin “Tehditle Varolma Stratejisi” burada da kendisini gösteriyor. Bir yandan PKK tehdidine karşılık Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesi öngörülürken, diğer yandan da kendi planlarına ters düşen El Nusra cephesini tasfiye etmeye çalışıyorlar.

Ancak bu noktada geçmişten farklı ve önemli bir nokta var. ABD, Mısır örneği ile Türk Hükümetine büyük bir Gözdağı ve Şantaj yapıyor. “Ya bizim planlarımıza uyacaksın ve PKK ile anlaşıp Kuzey Suriye’nin hamisi olacaksın, ya da Mısır da olduğu gibi iktidardan ayrılacaksın.” Ancak, Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte bu Şantaja muhatap olan AKP’nin de artık bu açık oyunun farkına vardığına inanmak istiyoruz.

ABD ve Batı bugüne kadar İslam dünyasında işbirliği yaptıkları bütün müttefiklerine ihanet ettiler. Türkiye’de Menderes’i işbaşına getirip destekleyen de Onlardı, sonradan Askeri ihtilalle idama götüren de. Pakistan’da ihanet ettikleri Devlet Başkanlarının sayısını ve ismini bile unuttuk, şimdi bu ülkede Müslümanlar birbirlerini öldürüyor. Irak’ta Saddam Hüseyin’i, İran İslam Devrimi sonrası işbaşına getiren de ABD idi, Irak’ı işgal edip idam ettiren de. Hüsnü Mübarek, Zeynel Abidin bin Ali de sonraki işbirlikçiler ve sonlarını hepimiz biliyoruz.

ABD ve Batı’nın ikiyüzlü politikalarına artık bir dur demeli. Usame Bin Ladin, Afganistan’ın Rus işgalinden kurtuluşuna öncülük ederken bir Kahramandı; ABD’nin çıkarlarına ters düştüğünde ise En Büyük Düşman. Şimdi Suriye’de El Nusra Cephesi, ABD çıkarlarına aykırı hareket ediyor ve En Büyük Düşman olarak gösteriliyor. Kamuoyunu inandırmak ve yönlendirmek için de her türlü bilgi kirliliği ve propaganda yapılıyor. PKK’nın çekildiğine inanmamız için ABD Büyükelçisinin Ağrı Dağı gösterisi gibi. Ya da, Al Nusra güçlenince Muhaliflere askeri yardım yapmayacağını açıklayan ve Esad’a göz kırpan İngiltere gibi.

Bu oyunlara yeter artık. Müslümanların Batı’nın çıkarları için döktüğü kanlara yazık. Son 20 yılda bu tür çatışmalarda ölen Müslümanların sayısı Milyonları aştı, vuran da vurulan da Müslümandı.

Emperyalizme karşı kim mücadele ediyorsa, ister İslamcı olsun, isterse Marksist ve Devrimci. Hepsine Selam olsun. Emperyalizme hizmet edenlere de ne diyelim; ihanet edenlere de ihanet ediyorlar elbet.

Ezberlerimize ve inandıklarımıza biraz ters olsa da ne yazık ki gerçekler bunlar…

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director