Demokratların FETÖ Aşkı!

Geçtiğimiz günlerde, Fetö Terör Örgütü’nün davalarında tanıklık yapan bazı dostlarıma destek olmak için mahkemelerine gittim. Öncelikle gördüğüm en önemli eksiklik, Fetö cemaatinin hala yoğunlukla mahkemeleri takip ettikleri ve örgüt sanıklarına psikolojik destekte bulundukları idi. Buna karşılık, büyük bir cesaretle Türk Devletinin yanında yer alan Tanıklar ne yazık ki, yalnızlardı. Bu yüzden, kıymetli dostlarımıza buradan duyurmak isterim ki, çevrenizdeki Fetö davalarına mutlaka ilgi gösterin, Devlet ve Millet için tanıklık yapan arkadaşlarımıza dostlarınıza destek olun. 15 Temmuz’da Fetö Terör Örgütü’nün tanklarına, silahlarına karşı çıkan kahramanlarla, mahkemelerde bu örgüte karşı ifade verenler arasında hiçbir fark yok. Onlar bu ülkenin kahramanları, üstelik hiç kimseden bir madalya veya karşılık da beklemiyor.

Mahkemelerde gördüğüm bir başka önemli husus, parayı bastıran Fetö Sanıkları Türkiye’nin en ünlü Sosyal Demokrat avukatlarını tutmuşlar. Savunma mutlaka kutsaldır, bu ifadenin arkasına sığınabilirler. Bize garip gelen husus: Sosyal Demokrat kimlikleriyle televizyonlarda boy gösterip ahkâm kesenler, nasıl oluyor da Terör ve Vatana İhanet gibi suçlar için Savunma görevi üstleniyor? Ne aşkıdır bu, Fetö Aşkı mı yoksa Para Aşkı mı?

Eğer bir idealin varsa onun gereğini yapacaksın. Cemaatin ulufe ve makam dağıttığı günlerde kimileri KocaEfendi’lerine övgüler dizip, gazetelerde köşe yazarlığı, televizyonlarda yorumculuk, bol ikramlı yurt dışı seyahatleri, unvanlar ve sıcak koltuklar kaparken; kimileri de bunlara hiç tenezzül etmediler, ideoloji ve inançlarını bir avuç altına satmadılar. Makamlarını kaybettiler, Cemaate kurgulanmış imtihanları bir türlü geçemediler, kendilerinin ve çocuklarının istikballeri çalındı, hayatları karartıldı, başvuracak makam veya mahkeme bile yoktu.

Asıl üzücü olan Kaymak yemeye alışmış olanlar, her devirde sofranın çevresine çöreklenebiliyor.

Yine geçtiğimiz günlerde Antakya’yı ziyaret etmiştik. Sünni, Nusayri veya Ermeni öyle güzel insanlar gördük ki, vatanını, bayrağını, milletini seven bu insanlar için bin canımız feda olsun. İşte Türkiye’yi ve Türk Milletini güçlü kılan bu birlik ve beraberlik. Din, Mezhep, Etnik Köken farkı olmadan Önce Vatan deyip, yüzlerce yıldır OrtaDoğu’yu bir Barış ve Huzur Bölgesi yapan bir milletiz. Türk milletine ihanet eden toplumlarsa, yüz yıldır barışı tesis edemediler.

Atatürk’ün dediği gibi; bu vatanda Türküm demekten mutluluk duyan herkes bu Yüce Milletin has evladıdır. Bu vatan için ölür, değerlerini ve inançlarını çıkar için harcamaz.

Milli Birlik ve Beraberliğimiz, her türlü değerin üzerindedir. Bir Milleti bir arada tutan önce yurdu, vatanıdır. Vatan sevgisinin ideolojisi de, mezhebi de, dini de, etnik kökeni de yoktur. Bu yüzden bu Vatanı, Hizmet ettikleri ülkelere pazarlayanlar asla affedilemez, asla savunulamaz. Hala 15 Temmuz’u kurgu zannedenlere diyecek sözümüz bile yok. Neredeyse 25 yıldır, örgütün en güçlü olduğu dönemlerde bile Sağ veya Sol demeden her türlü sosyal ortamda, Din Maskesine bürünmüş bu ihanet örgütünü anlatmaya çalıştık, nihayet bugün biraz anlaşıldı.

Thomas Carlyle’nin dediği gibi; “Doğu’nun Tarihi Kahramanlar Tarihidir!” Türk Milletinin tarihini de Liderler ve Kahramanlar yazmıştır. Lütfen, inancınızı, mezhebinizi, etnik kökeninizi unutun, bu örgüte karşı mücadele edenlere destek olun. PKK ve FETÖ Terör örgütlerinin yeniden güçlenmesine ve dirilmesine asla izin vermeyin.
Terör Temizliği Planlı Bir Kararlılıkla Sürmelidir ve Sürecektir!

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director