Site icon ManazNet

ABD Daiş Teröristlerini Rakka’dan İdlib’e Naklediyor!

Terörle Mücadele bahanesi altında OrtaDoğu’ya yerleşmeye çalışan ABD’nin Daiş sonrası hedefi AlNusra bahanesiyle Efrin’den İdlib’e yeni bir Cephe açmaktı. ABD ikiyüzlü politikası ile bir yandan PKK Terör Örgütü ile işbirliğine girerken, diğer yandan Pentagon’a bağlı Daiş komutanlarına sürekli bilgi ve lojistik desteği veriyor, çatışmada zor durumda kalan elemanlarını ise özel hava koridoru kurarak güvenli bölgelere taşıyordu. Nitekim ElBab Operasyonu sırasında Türk Özel Kuvvetleri, Pentagon’un Rakka’dan yönlendirdiği Daiş militanları ile de uzun süre mücadele etmek zorunda kalmıştı.

ABD, uzun zamandır bekleyiş içindeydi ve Türkiye’nin ne yapacağını kestiremiyordu. Türkiye’nin bir yandan Telafer – Başika hattında, diğer yandan Kilis – Reyhanlı hattında Operasyon hazırlıklarını sürdürmesi Pentagon’u epey endişelendirmişti. Türkiye’nin hızlı bir zamanlama ile Idlib Operasyonu’nu öne çekmesi ABD’yi yeni bir ihanet planına yöneltti. Aylardır Rakka’da adeta oyalanıp tiyatro sergileyen ABD, birkaç gün önce Rakka Operasyonu’nu birkaç gün içinde bitireceğini duyurmaya başlamıştı. Bugün ise yeni bir Terör Kavramı üreterek kendi ifadeleriyle Rakka’da kalan “Yarı Onaylanmış Daiş Savaşçıları”nın başka bölgelere nakli konusunda çalışmalar yapıldığı açıklandı. Aynı gün, İdlib bölgesinde bugüne kadar hiç görülmeyen yeni bir Daiş Hakimiyet Alanı ortaya çıktı. İdlib’in güney doğusundaki Rahjan kasabasında daha önce ABD yanlısı bir Nusra Grubu vardı. Muhtemelen bu grubun da desteği ile bugün kasaba ve çevresi Daiş Terör Örgütü’nün eline geçti.

Bilindiği gibi bir yandan Nusra’yı Terör Örgütü olarak ilan eden ABD, bir yandan da Nusra içindeki bazı gruplara önemli yardımlarda bulunmayı sürdürüyor. ABD’nin en önemli hedefi: Suriye ve Irak’taki savaşı mümkün olduğunca uzatmak ve bölgedeki Sünni ve Şii grupların birbirleriyle çatışmalarını ve karşılıklı güçlerini kırmalarını sağlamak.

Türkiye’nin dün, Kavalcık, Cilvegözü, Bükülmez gibi birçok hattan operasyona başlaması ve beklenmedik bir hızla İdlib’e intikali önemli bir başarı olmuştu. Hatta ABD’nin Türkiye ile çatışmasını beklediği Nusra içinden birçok grubun ve özellikle Tahriru’ş Şam grubunun Türk konvoylarına refakat ettiği ve Türkiye’nin Denetim görevine fiilen başladığı kaydediliyor. Milli İstihbarat Teşkilatı’nın, Nusra içindekiler de dâhil irili ufaklı bütün muhalif gruplarla yaptığı görüşmeler Operasyonun başarı ile yürütülmesinde ve Türkiye’nin bölgede sevinçle karşılanmasında çok önemli bir rol oynuyor. Ayrıca, başta Muhalif grupların Din Adamları olmak üzere birçok önde gelen isim Türkiye’nin İdlib’e gelişini açıkça destekliyorlar. Bölgede yaşayan halkın memnuniyeti ise en üst düzeyde, herkes Türkiye’ye ve Türk liderlere dualarda bulunuyor.

Bu noktada ABD’nin aynen ElBab’ta olduğu gibi Türkiye’nin işini zorlaştırmak için birçok provokasyonlara girmesi bekleniyordu. Daiş teröristlerinin Rakka’dan İdlib’e transferi bunun ilk adımı oldu. ABD’nin bunu yaparken Rusya ile de işbirliği yaptığını söylemek yanlış olmaz. Çünkü, bunca teröristin Rusya & Esad hakimiyet alanından habersiz geçmesi mümkün değil.

 

Bu noktada ABD’nin yapacağı iki önemli provokasyona dikkat çekmek istiyoruz:

Bunlara karşılık olarak şu gerçekler Türk kamuoyuna hızla anlatılmalı ve bilgilendirilmelidir:

Türkiye’nin ABD ve İsrail’in muhtemel provokasyonlarına karşı acilen yapması gereken en önemli husus ise, artık Efrin Bölgesi temizliğinin bir an önce yapılması ve bölgenin ElBab Güvenlik Alanına katılmasıdır.

Şunu önemle hatırlatalım ki; İdlib Operasyonu Türkiye’nin bir işgal veya alan hakimiyeti planı değil, Muhalif Gruplar ve Savaşan Taraflar arasındaki Çatışmayı Önleme görevidir. Türkiye bölgedeki farklı inançlar ve gruplar arasında bunu gerçekleştirebilecek Tek Ülke konumundadır.

Exit mobile version