Türkiye’ye Karşı Psikolojik Kürdistan Savaşı

Kürdistan hedefine ulaşılması için Türkiye’de beklenen siyasi belirsizlikle birlikte Ortadoğu’daki mücadele de hızlanmış durumda. Siyasi ve askeri adımlardan önce Türkiye’yi daha da etkisiz kılmak amacıyla özellikle ABD, İngiltere ve İsrail İstihbarat Servisleri büyük bir psikolojik savaş yürütüyor. Bu amaçla, uluslararası haber ajansları, her türlü medya araçları, internet ve sosyal medya kanalları, ülke içinde yönlendirilen bilim adamları, uzmanlar ve siyasiler bu psikolojik savaşta bilfiil kullanılıyorlar.

Bu konuda son günlerde hızlanan bu psikolojik savaşın bazı çok önemli hususlarını şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Toplumu aydınlatmaya çalışan bazı ajanslar ve internet kaynakları haber ve yorumlarını kamuoyuna ulaştırma konusunda büyük teknik sorunlar yaşıyorlar. Uluslararası engelleme ve yönlendirmeler sebebiyle bazı sitelere erişimde zorluklar yaşanıyor.
  • Uluslararası strateji kurumları ve haber ajanları ile yerli takipçileri ve destekçileri sürekli olarak Türkiye yönetimini İŞİD ile ilişkilendirmeye çalışıyor, bu konuda haberler ve yorumlar üretiyorlar. Özellikle İngiltere merkezli kuruluşlar bu çalışmalara öncülük ediyor.
  • Batı Koalisyonu tarafından bilgilendirilip yönlendirilen kimi uzmanlar, bilim adamları ve siyasiler Suriye meselesinin çözümünde “Türkiye’nin PYD ve Esad Yönetimi ile birlikte hareket etmesi” yönünde sürekli beyanatlarda bulunuyorlar.
  • İŞİD Terör Örgütü bahanesiyle, Haseki – Kobani arasındaki koridor tamamlanmış durumda. Temel amaç, şimdi Azez – Münbiç boşluğunun da yine İŞİD’i engelleme bahanesiyle kapatılarak Halep’in savunmasız hale getirilmesi. Bu şekilde, ABD ve İsrail’i rahatsız eden Suriyeli Muhalif Gruplar –başta Nusra Cephesi ve Ahraru’r Şam– Orta Suriye’de etkisiz hale getirilecekler.
  • Bu aşamada atılacak sonraki önemli adımlardan birisi, Rakka’nın PYD’ye teslimiyeti. Bu şekilde Fırat ve Dicle nehirlerini kontrol eden iki baraj da (Musul ve Rakka) Kürdistan’ın kontrolüne girmiş olacak.

 Bu tehlikeli süreçte şu hususlara özellikle dikkat çekmek istiyoruz:

  •  Türkiye’deki resmi kurumların İŞİD Terör Örgütü ile doğrudan veya dolaylı olarak bir irtibatı yoktur. Suriye’de mücadele eden grupları tanımayan birçok Ortadoğu cahilleri, bölgeye yapılan her yardıma İŞİD damgası vurmaktadır. Bilindiği gibi, Türkiye’nin bölgeye müdahalesini önlemek için İŞİD’in ilk hamlesi Musul Konsolosluğu çalışanlarımızın rehine alınmasıydı. Suriye’nin kuzeyinde İŞİD’e karşı mücadele eden Suriyeli muhaliflerin çoğunluğu Türkmenlerdir ve Türkiye tarafından desteklenmesi önemlidir.
  • Suriye’de yürütülen askeri ve siyasi politikayı sadece AKP Politikası gibi görmek son derece yanlıştır. Bu politika bir devlet politikasıdır. Bütün siyasi partilerin ve siyasal çevrelerin bunu idrak ederek gerçeği görmeleri ve güneyimizde çizilen Kürdistan sınırlarına müdahaleye yardımcı olmaları gerekir. Bu konuda özellikle bazı CHP yöneticilerinin, PYD, Esad ve Marksist Nusayri kaynaklarından aldıkları haberlere göre açıklamalar yapması Türkiye’nin çıkarlarına büyük zarar vermektedir.
  • Dile getirdiğimiz bu hususları birer Komplo Teorisi olarak yıllardır gözardı edenlerin, şimdi bütün gerçekler su yüzüne çıkmışken hala yanlışlarını sürdürüp Büyük Kürdistan’ın kuruluşuna hizmet etmeleri büyük bir gaflettir.

 Türkiye’de bir an önce Milli çıkarlarımızı koruyacak bir Koalisyon ve Birlik oluşturulmasını diliyor ve bu tehlikeli psikolojik savaşın duyurulmasında ve anlaşılmasında hepimize sorumluluklar düştüğünü tekrar hatırlatmak istiyoruz.

 Not: Websitemize yönelik olarak da son günlerde birçok saldırılar olduğu için erişimde sorunlar yaşanmaktadır. Erişimde zorluk yaşarsanız, daha sonra tekrar deneyiniz.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director