Türkiye ve Ortadoğu’nun Gelecek On Yılı

11 Eylül 2001 Sonrası değişen dünya dengeleri ve politikası, Türkiye’yi ve bölgeyi on yıl içinde önemli ölçüde değiştirdi. Geldiğimiz noktada, Türkiye ve Ortadoğu’nun en temel özelliklerini şöyle sıralamak mümkün:

◊     ABD ve NATO, Büyük Ortadoğu’da yeni bir Açık Yeşil Kuşak kurmayı planlıyor. Bu kuşağın temelinde, Milli Görüş Hareketi ve onun uluslararası geleneksel müttefiki Müslüman Kardeşler Örgütü var.

◊     Bu kuşağı yönetenlerin yaş ortalaması 50’nin üzerinde. Türkiye’de 12 Eylül, Dünyada İran İslam Devrimi ve Afganistan İşgali döneminde yetişen bir kuşak. Dolayısıyla, hem Körfez’de İran’a hem de OrtaAsya’da Afganistan İşgaline ve Ruslara karşı ABD ve NATO tarafından önemli ölçüde desteklenmişlerdi.

◊     Gençlik yıllarında İran İslam Devrimi’nden etkilenen ve mezhep ayrılığı üzerinde fazlaca durmayan İslamcı önderler, yaşları ve tecrübeleri arttıkça daha pragmatik olmayı ve hedefe ulaşmak için (ılımlı değil) daha politik davranmayı tercih ettiler. En önemli tercihleri ise; ABD ile iyi ilişkiler kurmak ve desteğini almak oldu.

◊     Fas: Buradaki en güçlü örgüt 1996 yılında kurulan Hareketu’t Tevhid ve’l Islah, yani Birlik ve Kurtuluş Hareketi’ydi. Siyasi hareketlerinin ismini 1998 yılında Hizbu’l Adale ve Tenmiye (Adalet ve Kalkınma Partisi) olarak değiştirdiler. Önceleri Saadettin Osmani tarafından yönetilen partinin başına 2008 yılında Abdullah bin Kiran geçti. 25 Kasım 2011 seçimlerinde 395 Milletvekilliğinden 107’sini kazanarak birinci parti oldular ve liderleri de Başbakan tayin edildi. Partinin simgesi Gaz Lambası.

◊     Tunus: Müslüman Kardeşler ekolünün eskiden beri en güçlü temsilcisi Nahda Hareketi ve lideri Raşid Gannuşi. Tunus devriminin ardından onlar da Hizbu’l Adale ve’t Tenmiye (Adalet ve Kalkınma Partisi) olarak örgütlendiler ve 24 Ekim 2011’de yapılan Kurucu Meclis seçimlerinde 217 sandalyenin 89’unu kazandılar. Yeni Hükümetin en güçlü adayı Nahda İslami Hareketi.

◊     Cezayir: Hamas olarak tanınan bu ülkedeki örgütün lideri Mahfuz Nahnah 2000 yılındaki başkanlık seçimlerinde % 25 civarında oy almıştı. 2003 yılında vefat edince yerine Ebu Cerrah Sultani geçti. Sultani liderliğindeki İslami Hareket, halen Buteflika Hükümetinin üç ortağından birisi.

◊     Libya: Kaddafi’nin devrilmesini takiben Müslüman Kardeşler Örgütü Süleyman Abdulkadir önderliğinde örgütlendi. Örgüt 2012 seçimleri öncesinde Fas ve Tunus’ta olduğu gibi Hizbu’l Adale ve’t Tenmiye (Adalet ve Kalkınma Partisi) adıyla seçimlere gireceklerini ifade etti.

◊     Mısır: Müslüman Kardeşler Örgütü’nün kurucu lideri Hasan El Benna’nın ülkesi. Mubarek’in devrilmesinin ardından Örgüt, 30 Nisan 2011’de Hizbu’l Hürriye ve’l Adale (Hürriyet ve Adalet Partisi) adıyla siyasi hayata girdi. 2011 Aralık ayındaki Parlamento seçimlerinde oyların % 47.2’sini aldılar. Muhammed Bedii liderliğinde 2012 başkanlık seçimlerine hazırlanıyorlar.

◊     Suriye: Arap Baharı’nın gündemdeki ülkesi Suriye’de muhalefetin en güçlü örgütü yine Müslüman Kardeşler. 1996 – 2010 arasında Ali Sadr Beyanuni liderdi. 2008 yılından sonra Riyad Şakfa lider oldu. Beşar Esad sonrası Suriye’yi yönetmeye hazırlanıyor. Bu arada Şam’da yaşayan ve Müslüman Kardeşler’in Filistin uzantısı olan Hamas’ın Lideri Halid Meşal Suriye isyanının başlatılmasından önce Katar’a yerleştirildi.

◊     Arap Baharının dışında bırakılan Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler Büyük Ortadoğu projesini finanse etme karşılığında Arap isyanından kurtuldular. Bu ülkelerin oluşturduğu Körfez Ülkeleri İşbirliği Konseyi, bugünlerde büyük bir gayretle Suriye Muhalefeti’ni ve Türkiye’yi destekliyor. Geçtiğimiz yıl bu organizasyona Fas ve Ürdün de dahil edildi.

Ortadoğu’da mevcut durum bu. Büyük Ortadoğu’da gelecek on yılın kaderini bu örgütler ve partiler belirleyecek. Fas’tan İran’a kadar uzanan bir Müslüman Kardeşler bloğu oluşacak. Libya ve Mısır’da olduğu gibi, Müslüman Kardeşler ve ABD ile işbirliğine karşı çıkan diğer İslamcı partiler ya yasaklanacak ya da Müslüman Kardeşleri desteklemeye mecbur bırakılacaklar. İşte bu noktada, Eski Kuşak ile Yeni Kuşak İslamcılar arasında da ayrışmalar ve çatışmalar başlayacak.

Aynen Türkiye’de olduğu gibi, tavizsiz olarak İslamı yaşamayı amaçlayan Müslüman gruplar ile Müslüman Kardeşler iktidarları arasında dindarlık ve yönetim anlayışı tartışmaları hızlanacak. Arap İsyanının başarıya ulaştırıldığı ülkelerin bir çoğunda, gelecek on yıl içinde İslam Şeriatı yasamanın temel kaynağı haline getirilmeye çalışılacak. Söz konusu ülkelerin birçoğunda iktidara aday olan Müslüman Kardeşler, çoktan bu hususu deklare etmiş durumdalar. Getirilen özgürlük ortamı içerisinde Dindar grupların dinsizlik suçlamaları mevcut Müslüman Kardeşleri daha fazla dindar olmaya, daha baskıcı, ıslah ve terbiye edici kurallara yöneltecek. Büyük Ortadoğu’daki Müslüman Kardeşleri yıpratacak en önemli husus, ABD, Batı ve İsrail yanlısı olma, işbirlikçilik ve kapitalistlik suçlamaları olacak. İran yanlısı İslamcı gruplar ile büyük etnik gruplar kendi İslamcı partilerini kuracaklar. Rusya ve Almanya, Ortadoğu’da işbirliği içinde olduğu İslamcı gruplara mali ve psikolojik desteğini artıracak.

Belki de gelecek on yılın en önemli gelişmesi; Büyük Ortadoğu’da İktidarı yönetenler ve sermaye sınıfı dışında ABD ve Batı yanlısı gruplar kalmayacak. İslamcılığa karşı Milliyetçilik duygusu yeniden güçlenecek. Aynen 1900’lü yılların başında yaşadığımız gibi, Büyük Ortadoğu içindeki asıl mücadele Milliyetçi gruplar ile İslamcılar arasında olacak.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director