Ramazan Ayı : İsraf Ayı Olmasın!

İslam dininin belki de en güzel ve anlamlı bireysel ve toplumsal dönemi Ramazan aylarıdır. Sağlıklı olanlar bu ayda oruç tutar, yaşlılar ve sağlığı iyi olmayanlar ise ihtiyaç sahiplerine yardımda bulunurlar.

Oruç ibadetinin, açlık ve yokluğun hissedilmesi, açların ve yoksulların halinin anlaşılması, günlük hayatta tüketilen her türlü gıdanın kıymetinin bilinmesi gibi birçok manevi yararları vardır. Orucun, fiziksel olarak da bedenin arınması ve vücuttaki toksinlerin eritilmesi gibi birçok maddi faydaları bulunmaktadır. Dünyadaki değişik inanç ve toplumlarda ve modern bilimlerde de çeşitli şekillerde Oruç uygulamalarına rastlanır.

Bununla birlikte; iyi ve Güzel amaçlar için emredilen Ramazan ve Oruç zaman içerisinde geleneklere ve insan nefsine teslim olmuştur. Yetersiz bilgi ve alışkanlıklar Ramazan Ayı’nın birçok güzelliklerini sıkıntı ve ıstıraba çevirmiştir. Bunları kısa başlıklar halinde şöyle belirtebiliriz:

  • Çok yemek beslenmek değildir. İftar ve Sahur’da tıka basa yemek sağlık yerine hastalık getirir. Önemli olan dengeli, çeşitli ve doymayacak kadar yemek, özellikle uzun yaz günlerinde sulu gıdalara öncelik vermektir.
  • İftar yemekleri gündüzün açlığının acısını çıkarırcasına ziyafet sofraları haline getirilmemelidir. Ev halkına veya misafirlere yetecek kadar çeşit ve miktarda yemek yapılmalı ve israftan kaçınılmalıdır.
  • İftar davetlerimiz imtiyaz ve gösteriş ziyafetlerine dönüşmemelidir. Zengin ve süslü sofralar, seçkin davetliler, efendiler ve hizmetliler şeklinde ayrılmış mekânlar İslam ahlakına kesinlikle yakışmaz.
  • Özellikle ertesi gün çalışanlar, gece bir vakit kalkıp karnını doyurup yatmak yerine, Gün Doğumundan 1 saat kadar önce kalkıp Sabah Kahvaltısı yapar gibi Sahur yapmalı ve tekrar yatmadan işine gitmelidir. Mevcut Sahur Vakitleri kesinlikle yanlıştır ve Müslümanlar gece yarısında oruca başlatılmaktadır. Orucun gerçek vakti Gün Doğumu ve Gün Batımıdır. Merak edenler bu konudaki makalemizi ve internet üzerindeki tartışmaları okumalıdır. Hz Peygamber ve arkadaşlarının gece Sahur yapıp tekrar uyuduklarına ilişkin hiçbir uygulama yoktur. Gece Sahur yaparak yatma alışkanlığı mide hastalıklarını ve özellikle Gastrit, Reflü ve Ülser gibi rahatsızlıkları ortaya çıkarmaktadır.
  • Ramazan geceleri kılınan Teravih Namazları, Hz Peygamber dönemindeki uygulamalara tamamen aykırıdır. İsteyen sabaha kadar da kendi başına ibadet edebilir ancak Cemaatle Teravih Namazı, Hz Ömer’in –Cami içerisindeki düzensizliği gidermek için- başlattığı bir uygulamadır. Rekât miktarı çok tartışmalıdır. 8 Rekât olduğu konusundaki rivayetler daha sağlamdır. Cemaatle kılınan ve bir Namaz Maratonu’na dönüşen Teravih Namazları doğru değildir. Namazın güzel ve doğru olanı huzur içerisinde, anlamına ve ruhuna ererek yapılan bir Dua niteliğindedir. Namazın uzunluğu değil, niteliği önemlidir.
  • Ramazan Ayı, Allah ve İnsan sevgisi ile dolarak ihtiyaç sahiplerini ve yoksulları ziyaret ettiğimiz, yardımlarına koştuğumuz, ihtiyaçlarını giderdiğimiz bir huzur ve sükûn ayıdır. Güzel sesli hafızların okuduğu Türkçe ilahiler ile gönüllerimiz temizlenir, nefislerimiz sakinleşir, zihinlerimiz kötü düşüncelerden arınır.
  • Müslümanların Mevlid ve Hatim alışkanlıkları, Cennet için Kiliselere yapılan bağışlara dönmüştür. Ne Mevlid ile ne de Arapça Hatim ile ölmüş yakınlarımıza bir yarar sağlanmaz. Güzel olan, Kuran’ı güzel bir Türkçesinden okumak ve anlamaya çalışarak doğrudan Allah’ın sözlerinin ruhunu kavramaktır. Ne yazık ki, Müslümanların Yüzde Doksan Dokuzu inandıkları Kuran’ı baştan sona bir kez olsun anlayarak Türkçe okumamışlardır. Buna karşılık Şeylerin kitaplarını on kere okumuş, binlerce zikir çekmişlerdir. Ve Müslümanların bugünkü hali ortada ve içler acısıdır.
  • Müslümanlık, Allah ve İslam gibi yüce kavramların arkasına sığınarak kendini yüceltmek değildir. İslam, tevazu, güzel ahlak, rahmet, merhamet, yardımlaşma, sevgi ve huzurdur. Tasavvuf, keramet kapısı, şeyhe kölelik ve mertebe sayısı değildir. Mutasavvuf, Allah’ı, Kainatı ve MetaFizik gerçeği kavrayıp Allah’ın yeryüzündeki vekili gibi rahman ve rahim ile davranan, Arif olup seyreden, nefsinden ve aşırılıklardan arınandır.
  • Allah insanlara zulmetmez. İnsanların ve dolayısıyla Müslümanların başlarına gelen musibetler kendi yaptıkları yüzündendir. Allah, inanan inanmayan herkese karşı Adalet sahibidir, kimseye zerre kadar haksızlık edilmez. Hakiki İnanan, edebinden Allah’tan bir şey isteyemez ve Onunla ilişkisini ticarete dönüştürmez. Gerçek sevgi hep akılda ve gönüldedir, ne beş vakitte, ne de sadece Cami’de veya Mekke’de hatırlanır.

          Allah’a yakışan bir insan olma umudu ve duasıyla Hayırlı Ramazanlar.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director