Kürtler ve İsrail Arasındaki Gizli İlişkiler!

Ali Kerküklü

İsrail’in toprak anlamında stratejik bir derinliği yok. Bunun için Arap kuşağında, Arapların Araplarla ya da Arap olmayanlarla bir çatışmaya sürüklenmesini istiyor. Böylece kendi üzerindeki yoğunluğu azaltmış olacak. Ayrıca bölgede Irak her zaman İsrail için en büyük tehdit olmuştur. Burada kurulacak bir ‘Kürt devleti’ ile Irak tehdidini ortadan kaldırmak istiyor. Kürt isyanına ta başından beri stratejik hesap yapan ve bu kartı Irak, Türkiye, İran ve Suriye’ye karşı kullanan ülke İsrail’dir.

Ta­rih­sel sü­reç, Or­ta­do­ğu’da dış güç­le­rin hâkimiyet kur­mak için di­ni, et­nik ve mez­he­bi farklılık­la­rı tah­rik ede­rek böl­ge üze­rin­de et­ki­li ol­ma­ya ça­lış­tık­la­rı­nı göstermek­te­dir. İsraillilerin uzun va­de­li plan­la­rı­na gö­re, Irak per­de­si­ni 1980 yı­lın­da ha­zırla­dık­la­rı “İs­ra­il İçin Strateji” ad­lı ra­por­la­rın­da da be­lirt­tik­le­ri gi­bi Irak, et­nik ve mez­he­bi te­mel­ler üze­ri­ne bölünecek, ku­zey­de bir Kürt dev­le­ti, or­ta­da bir Sünni ve gü­ney­de Şii dev­le­ti ku­ru­la­cak­tır.

İs­ra­il­li­ler, gü­nü­müz­de de bu ko­nu­da ha­zır­la­dık­la­rı plan­la­ra uy­gun po­li­ti­ka­la­rı­nı uygu­la­ma­ya de­vam et­mek­te­dir­ler. Her za­man güç­lü bir Irak dev­le­tin­den çe­ki­nen İsra­il, Irak’ı par­ça­la­dık­tan son­ra pla­nı­nın di­ğer bö­lüm­le­ri­ni da­ha ko­lay uy­gu­la­mak fır­sa­tı­nı bu­la­cak­tır. Ay­rı­ca İs­ra­il, ar­tık Kürt­ler sa­ye­sin­de Türkiye, İran ve Su­ri­ye üze­rin­de yap­tı­ğı plan­la­rı­nı ko­lay­ca uygulayabilecek­tir.

İsrail Devleti kurulunca Mossad’ın ilk başkanı olacak olan Reuven Zoslanski (1949-1952) yapacaktı. Zoslanski Filistin’de kurulacak Yahudi Devleti için ‘Shiloah’ (vazifeli) kod adıyla Orta doğuda çeşitli milletler nezdinde zemin hazırlıyordu. İsrailli yazar Hagai Eshed’in One Man Mossad: Reuven Shiloah, Father of Israeli Intelligence (Tek Adamlık Mossad: İsrail İstihbaratının Babası) adlı uzun makalesinde belirttiği gibi, Shiloah, İsrail’in ilk 10 yılı boyunca istihbarat servisinin yapılanmasında olduğu kadar, dış politikanın oluşumunda da büyük pay sahibiydi.

Reuven Shiloah, 1930′lu ve 40′lı yıllarda yaptığı Ortadoğu gezileri sırasında (1931-1934 yılları arasında Irak’ta kalır ve Kürtlerle ilişki kurar) edindiği istihbarat birikimini Mossad’ın liderliğini üstlendiğinde yoğun biçimde kullanmaya başladı. Arap dünyasını iyi tanıyordu ve Yahudi Devleti’nin hayatta kalmak için bu dünyayı nasıl düzenlemesi gerektiğini de biliyordu. İyi bildiği işleri başında da, düşman gibi gözüken komşu ülkelerle gizli ilişkiler kurmak geliyordu. Shiloah tarafından geliştirilen bu “çevreleme stratejisi” Başbakan David Ben Gurion tarafından İsrail’in kuruluşundan bugüne kadar politikasının temel ekseni haline getirilecektir.
İsrailli yazar Benjamin Beit-Hallahmi, The Israeli Connection: Who Israel Arms and Why? (İsrail Bağlantısı: İsrail Kimi Neden Silahlandırıyor?) adlı kitabında Yahudi Devleti’nin bu strateji doğrultusunda, 1950’li yılların sonunda Irak’ın Kuzeyinde gelişen rejim muhalifi Kürt hareketine vermeye başladığı desteği şöyle anlatıyor :
“…Irak’taki Kürt isyancılar her zaman İsrail’in ilgi alanı içerisindeydi. Mossad’ın Kürtlere desteği 1958’de başladı. İsrailli askeri danışmanları, cephaneyi ve silahları kapsayan daha geniş çaptaki yardım ise 1963’de başladı. Ağustos 1965’de İsrailli askeri uzmanlar tarafından Kürt peşmergeler için Irak’ın Kuzeyindeki dağlarda eğitim kampları oluşturuldu. Haziran 1966’da Başbakan Levi Eshkol Irak Kürtleri ile görüşmeler yaptı. 1967 Savaşı sırasında, Kürtler İsrail’in isteği üzerine Kuzeyden Bağdat yönetimine bir saldırı düzenlediler ve Irak ordusunun diğer Arap ülkelerine yardım etmesini engellediler. Savaş sonrasında ise Kürtlere Mısır ve Suriye birliklerinden ele geçirilen Sovyet yapımı silahlarla yardım edildi. Her ay yaklaşık 500.000 dolarlık bir para yardımı da İsrail tarafından Kürt peşmergelere ulaştırılıyordu. Mesud Barzani ve babası Molla Mustafa Barzani önce Eylül1968’de sonra 1973’de İsrail’i ziyaret etti.”
Hayfa Üniversitesi Modern Ortadoğu Tarih Bölümü`nden İsrailli Prof. Dr. Amatzia Baram ‘İsrail ve Irak’taki Kürt Sorunu’ isimli kitabında, 1963 yazında İsrail İstihbarat Örgütü (Mossad) Başkanı General Meir Amit, İran istihbarat örgütü Savak’ın başkanı ile görüşerek, SAVAK yolu ile Kürtlere silah gönderme konusunda anlaşıyor. Kürt İsrail işbirliğine İran da dâhil olur ve İran üzerinden Irak’ın Kuzeyine geçen İsrailli subaylar burada Kürt peşmergeleri eğitmeye başlar.”
İsrail istihbaratı bu dönemde özellikle Kürt hareketinin Avrupa temsilcisi olan Kamuran Ali Bedirhan ile ciddi işbirliği içine girer. Bedirhan’ın İsrail devleti kurulduktan sonra Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu işleri bölümüne bir rapor sundu. Raporda; Suriye ve Lübnan’ın, İsrail’e karşı etkisiz kalması için buradaki azınlıkların isyana teşvik edilmesinin şart olduğunu ifade edilmiş ve Dürzî-Marunî-Kürtlerin, İsrail’in doğal müttefiki olduğunu belirtilmiştir. Bu doğrultuda İsrail’den Kürtlere destek istemiştir.

O tarihte Kamuran Ali Bedirhan vasıtasıyla Paris’te Celal Talabani ile Şimon Peres arasında gizli bir görüşme gerçekleşir. Bu görüşmede Celal Talabani, Kürt peşmergelere ağır silah yardımı yapılmaı için çağrıda bulunur. Bu görüşmenin ardından Celal Talabani’nin eşi Hero’nun babası İbrahim Ahmed başkanlığında Ömer Mustafa Debabe ve Seyid Aziz Şemzini’den oluşan bir heyet İran üzerinden gizlice İsrail’e giderler. İsrail’in Kürt isyancılara giderek artan desteğinin en sembolik göstergelerinden biri Eylül 1968′de Mesud Barzani ve babası Molla Mustafa Barzani’in gizlice İsrail’e yaptığı ziyaret olarak gösteriliyor. Barzani kendisini kabul eden İsrail Savunma Bakanı Moşe Dayan’a hediye olarak bir ‘Kürt Hançeri’ ile birlikte Türkmen şehri Kerkük’ün petrol rafinerilerinin nasıl vurulabileceğinin planlarını da vermişti. Daha sonra Mart 1969′da bu plan doğrultusunda yapılan bir operasyonla Mossad ve peşmergeler Kerkük rafinerilerini bombalayarak, çalışamaz hale getirdiler. Bu operasyon CIA raporlarında da yerini alıyor. Barzani’nin ziyaretinden sonra rafineri haritasına karşılık İsrail de ‘Altı Gün Savaşları’ sonucunda elde ettiği savaş ganimeti Sovyet yapısı silahları, Iraklıları öldürmek için, Tahran’daki İsrail askeri ataşesi Yaakov Nimrodi aracılığı ile Kürtlere ulaştırdı. Kendilerine verilen Doğu Blok’u silahlarına önce şaşıran daha sonra çok sevinen Mesud Barzani’nin babası Molla Mustafa Barzani, ayrıca bulduğu İsrail yapımı bombalardan daha çok istemişti. Kendisini silah ve paraya boğan İsrail’in gücüne hayran kalan Barzani, İsraillilere ortak bir seferberlik de önermişti.
Amerika dış politika uzmanı Jack Anderson’un 18 Eylül 1972′de Washington Post gazetesinde yazdığı bir yazısında her ay İsrailli bir yetkili Mesud Barzani’nin babası Molla Mustafa’ya 500 bin dolar vermekteydi, dönemin CIA raporlarına göre MOSSAD şefi Zvi Zamir, Barzani’yi Irak’ın Kuzeyindeki kampında ziyaret ederek, Irak’a karşı yapılan saldırı ve sabotajların dozunun artırılmasını istemişti.
1973’ten sonra Amerikan Merkezi Haber Alma Örgütü CIA’de bu işbirliğine katıldı. CIA ajanları, Irak’ın Kuzeyine, İran üzerinden peşmergelere gizlice gelen askeri malzemenin akışını koordine etmeye başladılar.
Bölgede kendisine bağlı bir Kürt devleti isteyen İsrail’in ilişkileri baba Barzani’den sonra da devam etti. İsrail ile oğul Mesud Barzani arasındaki ilişkiler babası dönemindeki gibi aleni olmaktan çok farklı şekillerde sürüyor. Bölgede bulunan 24 değişik grubun içinde Barzanilerin etkin konuma gelmesinin en önemli sebebi ABD ve İsrail’in verdiği destek olarak gösteriliyor. Araştırmacı Aytunç Altundal’a göre İsrail’in Irak’ın Kuzeyi ile olan ilişkilerini Kürt Yahudiler sağlıyor (İsrail’de 150-200 bin arasında Kürt Yahudisi yaşamaktadır) . Altundal; “İsrail ile ilişkiyi Barzani’nin yanında bulunan Sami Abdurrahman sağlıyordu (1 Şubat 2004 tarihinde Türkmen şehri Erbil’de bir intihar saldırı sonucunda öldürüldü. Sami Abdurrahman İsrail tarafından özel olarak eğitilip yetiştirilmişti, Irak Hükümetinde bakanlık yaptığı sırada Irak hakkında tüm bilgileri İsrail’e aktarıyordu). Barzanilerin Amerika ile CIA bağlantısı yine İsrail aracılığı ile sağlanıyor” diyor.
Mossad’ın Barzani ile ilişkileri, Londra ve Sidney’de yayınlanan “Israel’s Secret Wars – A History of Israel’s Intelligence Services” (İsrail’in Gizli Savaşı – İsrail İstihbarat Servislerinin Tarihi) adlı kitapta da sergilenmektedir. Kitap, İngiliz The Guardian gazetesinde 1984 yılından bu yana Tel-Aviv muhabirliğini yapan Ian Black ve Washington’daki Brooking Enstitüsü’nde çalışan öğretim üyesi Benny Morris tarafından yazılmıştır. Kitapta Mossad-Barzani ilişkileri, İsrail Dışişleri Bakanlığı ve Mossad yazışmalarına dayanılarak açıklanmaktadır. Önsözde, kitabın yayından önce İsrail ordu yetkilileri tarafından da incelendiği belirtilmektedir.

Bu bilgilerin dışında, 1969 yılı Mart ayında Kerkük petrollerine yapılan saldırının da İsrail tarafından yapıldığı açıklanmaktadır. Mossad-Barzani ilişkilerinin İsrail’in Tahran’daki askeri ataşesi Yaakov Nimrodi aracılığı ile gerçekleştirildiği de bir başka önemli bilgidir. Nimrodi’nin üstlendiği görev de son derece ilginçtir; Nimrodi Sovyet silahlarının Barzani’nin eline geçmesinde rol oynamıştır.
Kitapta Mossad’dan Kürtlere 500 bin dolar para verildiği, sağlam bilgi kaynaklarına dayanılarak açıklanmaktadır. Bu durumda önemli bir soru gündeme gelmektedir: 70′li yıllardaki bu ilişkiler bugün sürmekte midir? Kitapta ele alınan bilgilere göre bu sorunun cevabı, “evet”dir:
Ian Black ve Benny Morris’in deyimiyle, Kürtler ile İsrail arasındaki ilişkiler “Ortadoğu’nun en kötü saklanan sırrı”dır. Bütün bunların makul açıklaması Amerika ve İsrail’in Ortadoğu’da, başlangıçtan günümüze değin ortaklaşa sürdürdükleri kirli oyunları deşifre eden kilometre taşlarında saklıdır.
2003 Irak Savaşı öncesinde İsrail’in Irak Kürtlerine ilgisi daha fazla arttı. Kürt peşmergelerin ABD ve İsrail tarafından askeri eğitimden geçirildiği, bunlara Tel Aviv tarafından silah yardımı yapıldığı herkesin malumuydu. Ancak İsrail kendisinin Irak’taki tüm faaliyetlerini yalanladı. Savaştan sonra ise İsrail ajanları ve diğer personeli en küçük Irak karakollarına kadar girdi. Kürtlerin güçlendirilmesi çalışmaları tam hız devam etti. 2004’de Pu¬lit¬zer ödül¬lü dünyaca tanınmış-saygın gazeteci Seymour M. Hers’in The New Yorker’da yayınlanan makalesi İsrail’in ‘Kürt Operasyonu’ konusunda tüm dünyayı açıkça bilgilendirdi. Buna göre İsrail gizli servisi ve askeri birimleri Irak’ın Kürt bölgesinde peşmergelere komando ve diğer askeri eğitimleri veriyor, ayrıca Irak dışında İran ve Suriye Kürt bölgelerinde operasyonlar düzenliyordu. Bu faaliyetlerde Mossad ajanları daha çok işadamı ve bilim adamı kimliklerini kullandılar. Hiçbirinde İsrail pasaportu yoktu. Tamamına yakını mükemmel Arapça ve Kürtçe konuşuyordu ve fiziksel olarak bir Iraklıdan ayrılmaları imkânsızdı. Bunlara ek olarak diğer İsrail birimlerinden gelenler de benzeri özellikleri taşıyorlardı. Hersh’in konuştuğu bir CIA ajanına göre İsrail’ uzun süredir Irak’ın Kuzeyindeydi ve Amerikan istihbaratçıları bunu uzun süredir biliyordu. İsrail’e göre Kürtler öncelikle İran’a ve İran’ın Irak’taki uzantılarına karşı kullanılacak. İsrail bu bağlamda sıradan komandoların dışında bir Kürt ‘Mistaravim’ oluşturmaya çalışıyor. Son derece hızlı ve etkili bir komando birliği. Bu birlik sadece savaşmayacak, suikastlar düzenleyecek, özellikle Şii ve Sünni liderleri ortadan kaldıracak ve istihbarat toplayacaktı. Kısacası Amerikalıların yapamadığını yapacaktı.

Seymour M. Hersh’in “Emir Komuta Zinciri” adlı kitabında ilginç bilgiler yer almaktadır: “Üst düzey bir CIA yetkilisi, kendisiyle bir görüşmemizde, ‘İsraillilerin Irak’ın Kuzeyinde faaliyet gösterdiklerini kabul etmişti. İsrailliler orada da olmaları gerektiğini düşünüyorlar’ dedi. İsraillilerin Washington’un onayını isteyip istemediklerini sorduğumda ise aynı yetkili gülerek “İsraillilere ne yapmaları gerektiğini söyleyebilecek birini tanıyor musun? Onlar hep kendi çıkarlarına en uygun düşen şeyi yaparlar” karşılığını verdi. CIA yetkilisi İsrail’in bölged¬ki varlığının Amerikan istihbarat çevrelerinde bilindiğini de ilave etti.”

Eski bir İsrail istihbarat subayı, 2003 yılı sonlarından beri Kürt komando birliklerini, İsrail’in en gizli komando birimi olan Mistaravim kadar etkin bir güçte eğittiklerini açıklamış ve sonra da şunu eklemişti: “Bakın, İsrail Saddam’a karşı bir denge unsuru olarak Kürtleri hep desteklemişti. (http://www.youtube.com/watch?v=XTt84I3bxF4, Israel Training Iraqi Kurds – İsrail Irak Kürtlerini Eğitiyor.) BBC televizyonu tarafından yayınlanan belgeselde İsrailli komandolar ve Mossad ajanlarının Irak’ın Kuzeyinde cirit attığının kanıtı adeta. Peşmergelere gizlice askeri eğitim veren İsrailli askerlerin arkasına dizilmiş peşmergeler marş söylemekteler. Videoda ki görüntüler İsrail’in Irak’ın Kuzeyinde faaliyet gösterdiklerinin bir ispatı. PKK’yi Türkiye’ye karşı silahlandıran, eğiten, barındıran ve lojistik destek verenler kimlerdir sizce?

Mossad Irak’ta Cirit Atıyor

İsrail’de yayınlanan Yedioth Ahronot Gazetesi ise, bazı İsrail şirketlerinin Irak’ın Kuzeyindeki bölgesel yönetimle anlaşmalı olarak, Kürt güvenlik güçlerini (peşmergeleri) gizlice eğittiklerini, onları milyonlarca dolarlık malzeme ile donattıklarını ve ayrıca Erbil´deki bir havaalanı inşaatına da gizli katkı sağladıklarını bildirdi. Mossad Başkanlığına Meir Dagan’ın atanmasıyla birlikte; Bağdat, Nasiriye, Kerkük ve Basra’da da şubeler açıldığı ve Irak genelinde aktif istihbari operasyonlar yürütülmeye başlandığı belirtiliyor. Mossad bu arada, Kerkük’te, en büyük casusluk ve dinleme istasyonunu kurdu (Mossad Kerkük’ün Arafa semtinde ve Bağdat yolunda “Kadınları Kalkındırma” ve “Demokrasiyi Yerleştirme” gibi kurumlar açtığını bölge istihbarat birimleri tarafından bilinmektedir). Beytülmukaddes’te yayınlanan El-Menar Gazetesi, Mossad’ın, Irak ile İran sınır bölgelerinde çok sayıda casusluk ve dinleme istasyonu kurduğuna dikkat çekiyor.

Mossad ajanları Bağdat’ın çeşitli ve hassas bölgelerinde yüksek fiyatlar ile birçok mülk ve arazi satın aldılar. Irak’a sızma eylemi, sadece arazi ve mülk satın almak veya gizli ekonomik ve ticari şirketler kurmakla sınırlı değil. Mossad ajanları, Irak ekonomik yapısını da yönlendirme, ekonomik politikalarını sevk ve idare etme mekanizmalarını da oluşturdu. Irak’ta yayınlanan El-Şule Gazetesi’nin haberine göre, Irak’a giriş yapan Yahudiler, Iraklı ailelere tahsis edilen gıda ve tahıl karnelerini satın almak için 60 milyon dolar tutarında bir teklifte bulundular. İsrailli şirketlerin Irak’taki faaliyetlerinin artması ve Irak halkının bu sızma girişimlerine tepki göstermesi sonucu, Yedioth Ahronot Gazetesi hedef saptırmak amacıyla, ABD’nin isteği üzerine alt yapı işleri uzmanı 8 İsraillinin Irak’ta görevlendirildiğini belirtti. İsrailli tüccar ve iş adamlarının Irak’taki faaliyetlerini kolaylaştırmak amacıyla Yahudi turistler veya göçmenlere yeni kimlikler hazırlıyor. İsrail’in Irak’ta rant elde etmek ve vurgun yapabilmek için kullandığı diğer bir ekonomik ve ticari yöntem ise, tüketim tarihi sona ermiş, ikinci el eşya ve malzemeleri Irak pazarına sevk etmektir.

2005’in Aralık ayında ise konuyu bu kez İtalyan La Stampa gazetesi gündeme taşıdı. La Stampa’ya göre İsrailli onlarca asker ‘tarım uzmanı’ ve ‘mühendis’ kimliği altında Iraklı Kürtleri eğitiyordu. Gazeteye göre İsrailliler bölgeye Türkiye üzerinden geçiş yaptılar. Geçişin ardından ‘Z Bölgesi’ olarak kodlanmış gizli bir yere konuşlanan İsrailliler burada Kürtlere ağır askeri eğitim vermeye başladılar. Analizini İsrail’in Yediot Ahronot gazetesine dayandıran La Stampa’ya göre Kürtler ile ilk temasları sağlayan da Mossad’ın eski başkanı Dany Yaton’du (1996-1998). İlk temasların ardından bağlantı İsrailli işadamı Şlomi Michaels tarafından sürdürüldü. Yatom’un kurduğu Magalcom şirketi yakın bir zamana kadar Kürtlere ‘stratejik danışmanlık’ yaptı. Yatom tüm bu iddiaları reddetti. Ancak eldeki belgeler bu yalanları boşa çıkarıyor. Bu arada İsrailli askerlerin bölgedeki varlığını İsrail gazetesi Yediot Ahronot da görüntüledi. Erbil yakınlarındaki Erbil Havaalanı’ndaki görüntüler İsraillilerin bu bölgedeki varlığını kanıtlayan önemli bir kanıt oldu.

Mossad’ın, Irak’taki operasyonlarının en önemli hedeflerinden biri de, ülkenin bilgin, âlim, düşünür, yazar, araştırmacı ve stratejist gibi seçkin ve eğitimli insanlarını bir şekilde devre dışı bırakmaktır. Irak Üniversiteleri Öğretim Üyeleri Derneği’nin yayınladığı bir rapora göre, Irak’ın işgal edildiği tarihten beri yüzlerce Iraklı öğretim üyesi-bilgin ve aydın öldürüldü. Mossad’ın listesinde 800 kişinin daha bulunduğu öne sürülüyor. Saldırılardan kurtulmak amacıyla ülkeyi terk eden Iraklı bilgin-öğretim üyesi ve araştırmacı sayısı ise onbinleri aştı.

 Özel jeopolitik konumu ve ülkenin Ortadoğu’daki güç ve kriz kaynaklarına yakınlığından dolayı Irak, daima İsrail ile Amerika’nın dikkatini çekmiştir. Elbette İsrail, Iraklı Kürtlerle ve partilerle çok gizli bir ilişki kurmuştur. Bu nedenle, İsrail’in Irak’taki örtülü varlığı ile yakından ilgilenen bölge ülkeleri, 1948 yılında, önce Filistin’de görülen yayılmacı politikanın benzerinin, şimdi Irak’ta uygulanıyor.

 28 Eylül 1980 de İsrail Başbakan’ı Menahem Begin’in, İsrail’in Kürtlere para, silah ve eğitim sağladığını ilk kez açıklaması ve 29 ve 30 Eylül tarihli İsrail gazetelerinin Barzani’nin 1960larda ve 1970li yılların başlarında İsrail’e birkaç gizli ziyaret gerçekleştirdiğini yazmaları üzerine su yüzüne çıkar

TRT’nin Arapça yayın yapan kanalın koordinatörü Sefer Turan ve gazeteci Hüsnü Mahalli’nin Bağdat’ta Celal Talabani ile yaptıkları röportaj 21 Ekim 2010 tarihinde Yeni Şafak Gazetesinde yayımlandı.

Soru: Bazı uluslararası medya kuruluşlarının çokça gündeme getirdiği bir konu var. Bu da İsrail’in Irak’taki varlığı. Sizden direkt olarak İsrail’le ilişkilerinizi sormak istiyoruz. İsrail’in Irak’taki varlığı doğru mu?

İsrail’in Irak’ta resmi bir varlığı yok. Hem Irak’ın Kuzeyinde, hem Orta Irak’ta, hem Güney Irak’ta… Tabi bazı batı ülkelerinin gönderdiği Yahudi temsilciler olabilir. Yahut İsrail’le ilişkileri olan kimseler olabilir. Bunu yalanlayamam. Çünkü biz insanlara yani buraya şirketler ya da başka kurumlar adına gelenlere bu tür sorular sormuyoruz. Ancak İsrailliler olarak ne Irak’ın Kuzeyinde ne de diğer bölgelerde İsrail yok. Irak’ın İsrail’le herhangi bir ilişkisi yok. Bu nedenle bu propagandalar Arap ulusalcılarının söylemleri. Yeni Irak’a karşı olanların propagandaları, başka bir şey değil. İşte Türkiye’nin yıllarca terör örgütü PKK konusunda medet umduğu “fırıldak” Celal Talabani’nin yalanlarını görüyorsunuz! İsrail’in Irak’ta resmi bir varlığı yok!

2003’te Irak’ın, ABD tarafından işgaliyle ilişkiler gün yüzüne çıkmaya başlamış ve İsrail’in, Irak’ın Kuzeyinde askeri eğitim faaliyetleri videolar, araştırma yazıları ile belgelenmiştir.

Irak’ın Kuzeyinde görev yapan Kürtlerin ilan edilmemiş genel kurmay başkanı Mossad ajanı Sagi Chori  bakın nelerden bahsediyor:

“İsrail, Iraklı Kürtlere ilk desteği 1966 yılında vermeye başladı. O dönem Mossad adına çalışıyordum. Beni Kürt peşmergelere eğitim vermem için Irak’ın Kuzeyine gönderdiler. Bölgeye yalnız gittim. Orada Barzani’nin ofisinde Hacı Ümran’da, David Kron (Irak Kuzeyinin Mossad İstasyon Şefi)  ve ismini hatırlamadığım bir Mossad ajanı ile buluştum. Burada Molla Mustafa, oğulları İdris ve Mesut Barzani’nin konuğu olarak kaldım. Kürtçe ve Arapça bilmediğim için bir tercüman vasıtasıyla konuştuk. Bu ziyaretin ardından Tahran’a geçtim. Burada da Kürt peşmergelere eğitim verdim. Sonra Şah istemedi ve söz konusu peşmergeleri İsrail’e götürüp orada eğittik. Verdiğimiz eğitim, “az kişiyle büyük güçlere karşı savaş” eğitimiydi.

Daha sonra tekrar Irak’ın Kuzeyine geçtim. Kürt peşmergelerle birlikte verdiğimiz eğitim çerçevesinde Irak’ta savaşmaya başladık. Barzani ile her gün görüşüyorduk. Verdiğim teknikler sayesinde büyük ordulara karşı az kişiyle nasıl başarılı olabileceklerini öğrendiler. İsrail’e geri döndüm. Döndükten sonra Barzani’nin el yazısı ile bana mektup gönderdiğini görünce çok sevindim.”

Irak Kuzeyinin Mossad’ın eski İstasyon Şefi  Eilezer Tsafrir’i Kürt-İsrail ilişkileri üzerine İsrail ile Irak Kürtleri arasında tarihsel bağlar olduğu inkâr edilmeyecek gerçeklerdendir. Özellikle 1970’li yıllarda Molla Mustafa Barzani ile sıcak ilişkiler yaşandığı ve İsrail Gizli servisi Mossad tarafından Irak ordusuna karşı kullanılmak üzere silah yardımında bulunulduğu artık sır olmaktan çıkmış durumdadır. Bir dönem Molla Mustafa Barzani ile yakın ilişkisi ile bilinen, Barzani’ye silah götüren ve peşmergelere eğitim veren Tsafrir, Mossad’ın Lübnan ve Irak Kürtleri büro şefliğini de yaptı.

Odatv’den Barış Terkoğlu’nun Mossad’ın Eski İstasyon Şefi Eilezer Tsafrir İle Yaptığı röportaj;
Sayın Tsafrir, siz uzun yıllar Mossad’da görev yaptınız. Mossad’ın KDP ve onun başkanı Molla Mustafa Barzani ile ilişkisi nasıl başladı?
Mossad ile Irak’taki Kürtler arasındaki ilişki 1965 yılında başladı. İlk temas Irak Kürtlerinin İsrail’in Avrupa’daki bir elçiliğine müracaatı ile yaşandı. Asıl ilişki ise Kamuran Ali Bedirhan aracılığı ile kuruldu. Bedirhan Paris’te Kürtçe Profesörü idi. Kendisi Molla Mustafa Barzani adına İsrail’le ilişki kurmak için müracaat etti. İsrail’de dönemin başbakanı Ben Gurion kendisine olumlu cevap verilmesini istedi ve bu görevi Mossad’a yönlendirdi.
Mossad, Irak Kuzeyinde gerçekleşen operasyonlara nasıl destek verdi? (Eğitim, lojistik, saldırı vb. gibi)
Ne Mossad ne de herhangi bir İsrailli Kürtlerin savaşına iştirak etmedi (bu söze kim inanır? Sadece saflar). Kendilerine danışmanlık yaptık ve kendilerini eğittik. Manga’dan tabur yönetimi kurslarına kadar kurslar verdik. Onlara Araplarla yaptığımız savaşlardan elde ettiğimiz topları verdik. Karadan karaya atılan toplar ile uçaksavar toplarına kadar toplar verdik ( bu silahlar ne için veriliyordu? Tabi ki Iraklıları öldürmek için!). Bunların dışında Irak Kuzeyinde birkaç yıl boyunca Sahra Hastanesi bulundurduk. Bu hastane İsrail Savunma Kuvvetleri doktor ve hastabakıcılarının emekleriyle ayakta tutuldu.
Siz Mustafa Barzani ile nasıl tanıştınız? Barzani, İsrail’e ve onun politikalarına nasıl bakıyordu?
Molla Mustafa Barzani ile birçok kez karşılaştım. Orada bulunduğum bir sene boyunca neredeyse haftada iki kez buluştum kendisiyle. İsrail’e ve İsrail’in yardımlarına karşı büyük takdiri vardı. Irak bunalımı karşısında hiçbir ülkenin yardımlarına koşmadığı bir zamanda bizim yardım etmiş olmamızı takdir ediyordu. O da bizim Filistinliler karşısındaki konumumuza tavır koymuyordu. Mossad’ın Irak Kuzeyinde çekirdek bir biriminin olduğu yaklaşık 10 yıl boyunca diyebiliriz ki İsrail ve Kürtler arasında bir sevgi romanı oluştu. Fiili bir ilişki olsun veya olmasın bu sevgi hep mevcuttu.
Mustafa Barzani, İsrail’e sadece pragmatik nedenlerle mi yakın davranıyordu? Yoksa İsrail-KDP ilişkileri stratejik mi? Aynı değerlendirmeyi İsrail’in Kürtlere bakışı için yapar mısınız?
O yıllardaki jeopolitik sisteme göre, (hatta kısmen de bugün bile) özellikle İslam dünyasının büyük bir kısmının İsrail düşmanı olduğu bir ortamda, bizimle iyi ilişkileri korumaya hazır olan herkesle bu ilişkileri iyi tutmak bizim de görevimizdi. Hatta stratejik olarak şarttı. Bu ülkelerin başında da Türkiye ve İran gelmekteydi. Irak’ta Kürtler, Lübnan’da ise Hıristiyanlar ve daha başkaları da…
Irak’ın kuzeyinde kurulacak bir Kürt devleti İsrail’in çıkarına mı? Siz yıllardır Mossad’la ilişkili olan bir isim olarak İsrail’in bu konudaki politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bütün Kürtlerin ( Türkiye, İran, Suriye ve Irak) her zaman iyi olmasını temenni ediyoruz. Özellikle Irak’taki Kürtlerin ki onlarla uzun ve iyi ilişkilerimiz olmuştu. Şayet Kürt halkının tamamından bahsedecek olursak; Türkiye, Irak, Suriye ve İran’da “azınlık” olarak yaşamakta olan onlarca milyon insandan söz ederken, bölgedeki bütün milletler için neyin iyi olması gerektiğini söylüyorsak onlar için de aynısını söyleyebilmeliyiz.
Barzani ve Mossad Bağlantısı

7 Ocak 1993 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde Uğur Mumcu, Mossad-Barzani bağlantısını şöyle anlatmaktadır: ” Ortadoğu’nun karanlık bir kuyu olduğu her gün biraz daha anlaşılıyor. Kanıtlanan son ilişki MOSSAD-Barzani ilişkisidir.
MOSSAD, İsrail’in gizli istihbarat örgütüdür. Bu örgütün, Kürt lideri Molla Mustafa Barzani ile ilişkileri olduğu söylense daha önce kim inanırdı?
Barzani’nin CIA ile ilişkisi artık belgelendi.
Kimse bu ilişkiye, “Hayır olmadı” diyemiyor.
CIA-Barzani ilişkileri biliniyordu da
MOSSAD-Barzani ilişkileri bilinmiyordu.
MOSSAD’ın Barzani ile ilişkileri Londra ve Sydney’de yayınlanan “Israel’s Secret Wars-A History of Israel’s Intelligence Services” adlı kitapta sergileniyor.
Kitap, İngiliz The Guardian gazetesinde 1984 yılından bu yana Tel-Aviv muhabirliğini yapan Ian Black ve Washington’daki Brooking Enstitüsü‘nde çalışan öğretim üyesi Benny Morris tarafından yazılmış.
Kitapta MOSSAD-Barzani ilişkileri, İsrail Dışişleri Bakanlığı ve MOSSAD yazışmalarına dayanılarak açıklanıyor.
Önsözde, kitabın yayından önce İsrail ordu yetkilileri tarafından da incelendiği yazılıyor.
* * *
Barzani’nin Irak rejimine karşı ayaklandığı yıllarda, ABD-İsrail-İran üçlüsü bu ayaklanmayı destekliyor. Barzani-ABD ilişkileri, ABD Dışişleri eski bakanı Henry Kissinger eliyle yürütülüyor. Kitapta, MOSSAD’dan Kürtlere 50 milyon dolar para verildiği, ABD kaynaklarına dayanarak açıklanıyor. (sh.328)
70’li yıllardaki bu ilişkiler bugün sürüyor mu?
Kitaba göre sürüyor.
“Körfez Savaşı” sırasında Irak’ın attığı Scud füzelerinin Tel-Aviv’e düşmesi üzerine bu ilişkiler yeniden başladı. (sh.521)
Baba Molla Mustafa Barzani ile kurulan ilişkiler, şimdi de oğul Mesud Barzani ile sürüyor. MOSSAD, Barzani’ye Avrupa kahvelerinde çekler vererek bu desteği sürdürüyor. Kitapta, Mesud Barzani’nin İsrail’e gizlice giderek yardım istediği yazılıyor.
Bu ilişkiler sürüyor ve anlaşılıyor ki daha da sürecek…
Gizli yollarla sürecek, açık yollarla sürecek…
İlgi belli…
İlişki de belli…
Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSAD’ın Kürtler arasında? Yoksa CIA ve MOSSAD, antiemperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi?”
Dış güçlerin(ABD, İsrail ve Avrupa Ülkerleri) desteği olmasaydı Kütler bölgede bu duruma gelebilir miydi? Kürtlerin kime hizmet ettikleri açıkça ortaya çıkmıyor mu? Bu güçlerin desteği ile Kürtler neredeyse bölgede ikinci İsrail’i kuracak duruma getirildiler.
Irak Türkmenlerine gelince, Tarih boyunca devletine sadık ve bağlı kalan 3 milyon Irak Türkü bu sadakat ve bağlılığın bedelini ağır ödüyorlar. Bugün Türkmenler, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) ve Kürt peşmerge arasında kültürel soykırım ve kitlesel soykırım tercihleri arasında bırakılmış, yüz binlerce Irak Türk’ü, ölüm ve zorunlu göç arasında kalmıştır. Türkmenlerin yeri yurdu bu grupların işgali ve istilası altına girmiştir. Türkmenlerin yüz yüze kaldığı olaylar açıkça kıyımdır ve etnik temizliktir.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director