KCK Operasyonları ve Suriye’nin Geleceği

Son günlerde Türkiye gündemini meşgul eden iki önemli konu var: Türkiye’de KCK Operasyonları ve Suriye’de devam eden isyanlar.

Emniyet Genel Müdürlüğü, ilgili soruşturma savcılarının gözetiminde uzun bir süredir, PKK terör örgütünün siyasal örgütlenmesine yönelik operasyonlar yapıyor. PKK terör örgütünün çatısı altındaki, Koma Civakên Kurdistan yani Kürdistan Topluluklar Birliği adı altındaki siyasi terör örgütünün temel hedefi alternatif bir gölge devlet yapılanması oluşturmak. Ancak yapılan operasyonlar, PKK terör örgütü ile birlikte onun dış destekçilerini, İngiltere ve ABD’yi de büyük telaşa sürükledi. Çünkü Büyük Ortadoğu Projesi’nin en önemli aşamalarından biri olan Birleşik Kürt Federasyonları planı amacına ulaşamayacaktı.

ABD ve İngiltere’nin gelecek planlarının, “İran’ın Mahabat bölgesi, Türkiye’nin GüneyDoğusu, Irak’ın ve Suriye’nin Kuzeyinde oluşacak Kürt federatif yapılarının Birleşik Kürt Federasyonu çatısı altında toplanarak bir devlet oluşumuna dönüşmesi” olduğunu her fırsatta söylüyoruz. Bu çerçeve içerisinde, ilgili ülkelerdeki Kürt siyasal hareketlerinin zarar görmeden federatif bir yapıya kavuşturulması büyük önem taşıyor.

Bütün bu nedenlerle, önce Uludere Olayı ve ardından KCK Operasyonlarını durdurmaya yönelik girişimleri dış destekli provokasyonlar olarak tanımlamak yerinde olacaktır. Dışarıda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, içeride ise Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yaptığı başarılı operasyonlar Terör örgütünü geriletmiştir ve ısrarla sürdürülmelidir.

Suriye konusuna gelince, önce Kuzey Irak Operasyonu’nu hatırlamakta yarar var. 1991 Körfez Savaşını takiben Kuzey Irak’ta oluşturulan Güvenli Bölgeyi hepimiz hatırlarız. Herkesin düz bir çizgi zannettiği 36. Paralel aslında, Kuzeyden Güneye inen ve Kürt Federasyonu sınırları ile yüzde yüz çakışan diklemesine bir çizgidir. Süleymaniye bölgesi 36. paralelin altında olmasına rağmen Kürt nüfus yoğunluğu sebebiyle Güvenli Bölgeye alınmış; buna karşılık 200 bin kişilik Telafer kasabası tamamına yakını Türk olan nüfus yoğunluğu sebebiyle Güvenli Bölge dışında bırakılarak Saddam’ın insafına terk edilmişti.

Suriye’de gelecekte yürütülecek siyasi tabanlı askeri plan bundan çok farklı değildir. ABD ve stratejik müttefiklerinin öncelikli hedefi Suriye’nin kuzeyinde bir güvenli bölge oluşturmaktır. Bu güvenli bölge Humus’tan başlayarak Palmira’dan Bukemal’e kadar devam edip Kamışlı Haseki bölgesini içine alacaktır. Bu bölge, Kerkük ve Orta Irak petrollerini Akdeniz’e ulaştıran petrol boru hatlarını da güven altına alacaktır. Temel hedef, Irak petrollerinin güvenli bir şekilde Akdeniz limanlarına ve oradan da Batıya ulaştırılmasıdır.

Türkiye bu plana dahil olarak hem siyasi hem de ekonomik olarak büyük bir darbe yiyecektir. Siyasi olarak, hem kendi içindeki hem de Suriye’deki ayrılıkçı Kürt gruplarını güçlendirecek, hem de Kerkük Yumurtalık petrol boru hattının ekonomik değeri kalmayacaktır.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director