İran’ın Nükleer Hikayesi

Bugünlerde uluslar arası politikanın belki de en önemli konularından biri, İran’ın Nükleer Çalışmaları. ABD, İngiltere ve İsrail öncülüğündeki Batı ittifakının hedefi, İran’ın nükleer faaliyetini durdurmak. Bu konuda sözü uzatmadan kısa ve net ifadelerle şunları söyleyebiliriz.
İran’ın gerçek amacı, nükleer silah sahibi olarak bölgede ve dünyada dokunulmazlık elde etmek. İran’daki nükleer çalışmaların sadece barışçıl amaçlar taşıdığını söylemek sadece zaman kazanmayı amaçlıyor.
ABD öncülüğündeki ittifakın bu kazanımı önlemek için yaptığı çalışmalar üç başlıkta özetlenebilir.

1. Sert Politik Yaklaşım: ABD, BM ve NATO başta olmak üzere uluslar arası kuruluşları harekete geçirmek suretiyle İran’a ağır ekonomik yaptırımlar uygulanmasını istiyor. Bu konuda doğuda Rusya, batıda Almanya İran ile derin ekonomik ilişkileri sebebiyle bu konuda isteksizler.
2. Ilımlı Politik Yaklaşım: ABD, Türkiye ve Brezilya gibi gizli müttefikleriyle İran’ı ikna etmeye çalışıyor. Bu yaklaşımla bir sonuç alınmayacağı açık. Asıl amaç, İran’ın sürekli nabzını tutmak ve zaaflarını tespit etmek. Bu girişimin öncülüğünü üstlenmeye çalışan Türk Hükümeti, hem ABD’nin gizli isteklerini yerine getiriyor, hem de Türkiye ve İslam kamuoyundaki itibarını güçlendiriyor.
3. Askeri Müdahale Tehdidi: ABD, İran’ın nükleer tesislerine doğrudan bir askeri operasyona kesinlikle kalkışmaz. Operasyon sonrasında Irak, Afganistan ve Körfez’de önemli kayıplar yaşayabilir. Bu sebeple ABD, operasyon tehdidini İsrail üzerinden yapıyor. ABD ve İsrail tarafından beslenen bütün diplomatik çevreler, İsrail’in son aşamada askeri bir operasyon yapacağını sürekli vurguluyorlar.

Sert veya ılımlı politik yaklaşımlarla İran’ı engellemek mümkün değil. Geriye sadece, İsrail’in yapacağı bir operasyon ihtimali kalıyor. Bu da şu aşamada hiç gerçekçi değil. İsrail uçaklarının binlerce kilometre uçarak, İran’ın tam merkezindeki nükleer tesisleri vurması biraz imkansız. Kum’dan İsfahan’a giderken Kaşhan ile Natanz kenti arasında kalan ana nükleer tesisler geniş bir hava savunma sistemiyle koruma altına alınmışlar. Bu yüzden, yapılacak bir askeri müdahale basit bir operasyondan çok daha büyük savaşa ihtiyaç duyuyor. ABD ve İsrail’in sonucu belirsiz böyle bir müdahaleyi göze alması son derece zor.
Ne yapılırsa yapılsın, İran nükleer silah sahibi olacak ve dokunulmazlık kazanacak. Türkiye de yakında büyük bir nükleer reaktör ihalesine hazırlanıyor ve bağımsız bir nükleer güç olmanın planlarını yapıyor.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director