Hatalarından Ders Çıkaran ABD!

Büyük hatalar yapmasına rağmen bunlardan ders çıkaran ve politikalarında ani dönüşler görülebilen ABD, bir kez daha rotasını düzeltmiş görünüyor. Uzun zamandır Esad yönetimini destekler görünen ABD, Obama‘nın BM Konuşmasında kesin bir dil ile bu politikayı dışladı. Umarız ki aynı ABD, Kürdistan ve PKK & PYD Terör Örgütleri ile ilişkiler konusundaki yanlış siyasetini de düzeltir.

ABD’yi bu tür yanlışlara sürükleyen iki temel güç var:

Birincisi İngiltere. Birleşik Krallık tarih boyunca kendi emperyalist çıkarlarını her türlü etik değerin üzerinde görmüş ve gizli operasyonları ile en yakın müttefiklerini zor durumda bırakmıştır. İngilizler, ABD‘yi silahlı bir güç olarak kullanarak her zaman kendi tarihsel politikalarını gerçekleştirmeyi amaç edinmiştir. Nitekim bir asırlık Kürdistan Hayali bu konudaki en önemli örnektir. Türkiye‘yi bölmek Batıya yarar sağlamaz.

ABD politikalarını etkileyen ikinci önemli güç İsrail’deki Radikal Siyonist Yönetim‘dir. Siyonistler, İsrail’in işgal ettiği topraklarla birlikte kalıcı olmasını sağlamak için bölgesel çatışma ve kaosu bir strateji olarak belirlemiştir. Bölgedeki mezhep çatışmalarının arkasında İran kadar İsrail Gizli Servisi‘nin de önemli bir rolü bulunmaktadır. Aynı şekilde, bölgede Kürdistan gibi daha büyük bir çatışma alanının ortaya çıkarılması da İsrail’in Siyonist politikalarına uygun düşmektedir. Halbuki, Yahudiler ile Müslümanlar arasında 1950’li yıllara kadar yüzlerce yıl devam etmiş barışın yeniden inşası mümkündür. Kinin derinleşmesi ve yangının alevlendirilmesi İsrail‘e ne ülke içinde ne de bölgede güvenli bir gelecek inşa etmeyecektir.

ABD, kuruluşuna temel oluşturan Adalet ve Özgürlük kavramlarını savunmak ve dünya liderliğini sürdürmek için özellikle İngiltere ve İsrail’in etki alanından kurtulmalıdır.

Uluslararası güçler ve Batılı ülkeler OrtaDoğu sorununun çözümünde samimilerse, savaşa ayırdıkları bütçenin çok az bir kısmını bilimsel çalışmalara ayırmalıdır. Günümüzde ve Gelecekte OrtaDoğu barışını kuracak olanlar Siyasetçiler değil Bilim Adamlarıdır. Çıkar ilişkilerini bir türlü gözardı edemeyen siyasetçilere karşı, akıl ve adalet ile çözüm üretecek ve barışı sağlayacak olanlar bilim adamlarıdır.

Din ve Mezhep ayrılığına dayanan bölgesel çatışma, öncelikle Sünni ve Şii Mezhep Liderleri ile Yahudi ve Hıristiyan Din Önderleri tarafından ele alınmalıdır. OrtaDoğu’da yıllardır süren çatışmanın temelinde Din ve Mezhep olgusu bulunmasına rağmen, Din ve Mezhep Önderlerinin barışın tesisine yönelik ciddi bir çabası görülmemiştir. Bunun en büyük nedeni ise, Din ve Mezhep önderliklerinin Siyasetin baskısı ve yönetimi altında bulunmasıdır. Örnek olarak, bölgedeki Şii Mezhep Önderliği, İran Fars Siyasetinin etki alanından çıkmalıdır.

Bölgede yaşayan bütün etnik gruplar içerisinde Mezhep ayrılığına dayanan çatışmalar olmasına rağmen, her mezhepten insanların bir arada yaşayabildiği yerler Türk topluluklarıdır. Bu sebeple, bölge barışının sağlanmasında Türklerin önderliğine güvenilmesi hem bölge hem de dünya için büyük yararlar sağlayacaktır. Bu konuda, Türkiye’nin savunduğu Güvenli Bölge Önerisi, bölge barışı için en öncelikli uygulamalardan biri olacaktır.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director