“Erdoğan’ın Düşmanı Dostumdur!”

Dünya ve Türk Kamuoyu Taliban’ı ne zaman tanımıştı, kimse hatırlamaz: 1997’de. Aslında Taliban 1994 yılında ABD ve Pakistan Gizli Servislerince kurulmuş ve 1996’da Amerikan silahlarıyla Afganistan’ı, Kabil’i ele geçirmişti. 1997’ye kadar ABD, OrtaAsya Enerji Kaynaklarını Afganistan Pakistan üzerinden sıcak denizlere taşımak için Zalmay Halilzad kanalıyla Taliban’la iç içeydi. 1997’de ABD ile Taliban’ın ve Laden’in arası açıldı ve bir anda biz Taliban baskısı altındaki Burkalı Kadınlar, elinde Kalaşnikoflu sakallı Taliban militanlarının fotoğrafları, videoları ile tanıştık. Taliban’a düşman olduk, bu da yetmedi kendi ülkemizdeki Başörtülü hanımlara bile Taliban gözüyle bakmaya başladık.

Daha yakında, Irak işgalinde başarısız olan ABD ve Pentagon Daiş Terör Örgütü’nü kurduktan sonra, adeta stüdyodan çıkmış videolar, fotoğraflar, baş kesme filmleri ile Dünya kamuoyuna ElKaide sonrası yeni Büyük Tehdit tanıtıldı. Dünya ülkelerini arkasına alan ABD Koalisyon kurarak Kuzey Suriye’ye yerleşti. Sonuçta ne oldu, Daiş Terör Örgütü işgal ettiği bütün toprakları yine ABD Gizli Servislerinin kontrolündeki PKK Terör Örgütüne birer birer teslim etti.

Bunlar ve benzeri birçok tarihi olay aslında titizce planlanmış birer Savaş Oyunu. PKK ve FETÖ Terör Örgütleri de Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası 1975’te kurgusuna başlanan Savaş Oyunlarıydı. Biz hala bu oyunların içindeyiz. Yaratılan kahramanlıklar ve düşmanlıklar hep bu oyunun bir parçası. Dün Yazılı ve Görüntülü Medya yoluyla yapılan Algı Yönetimi, bugün sınırların ötesinden kurgulanan Sosyal Medya yoluyla kurgulanıyor. Sadece gördüğüne, duyduğuna inanan Kamuoyu ise Dostunu, Düşmanını buradan belirliyor.

Şu anda bu oyunun çok kritik bir safhasındayız. Ülkemizde hala büyük bir Psikolojik Savaş var. Türk Devleti tarafından yurt içinde çökertilen FETÖ ve PKK Terör Örgütleri, her türlü enformasyonu kullanarak yurt dışından militanlarını korumaya, örgütü ayakta tutmaya çalışıyor.

Türkiye’de binlerce FETÖ militanı tutuklandı, bir tek Mahkemesine gidin o zaman gerçekleri ve ülkenin halini göreceksiniz. FETÖ’ye karşı mücadele eden arkadaşlarımızın, tanıkların yanında bir tek kişi bile yok, yalnız başınalar. Yalnız derken tabii ki Devletin koruması ve desteği var ancak Kamuoyundan hiçbir destek yok. Ancak FETÖ Cemaati çoluk, çocuk, kadın, sürüyle mahkemeleri ve dinleyici localarını dolduruyor. Örgüt elemanlarına moral veriyor, umut aşılıyor, Tanıklara karşı psikolojik baskı uyguluyor, dolaylı haberler gönderiyor, tehditler savuruyor.

  • Yakında çıkacağız ve bunların hesabını sizlerden soracağız.
  • Yarın bu sanık sandalyelerine sizler oturacaksınız.
  • Aleyhimizde olanları, bizimle uğraşanları tek tek not ediyoruz.
  • Ve daha niceleri.

Unutmadan söyleyelim, aydan aya Kurtuluş Tarihi veren FETÖ, şimdilerde “2019 Kurtuluş Yılımız”, demeye başladı. Kimlere umut bağladıklarını haydi tahmin edin. Bir yandan Meral Akşener’in Başkan seçileceğini fısıldıyor, diğer yandan Abdullah Gül misali Küskünlerden işaret bekleyip, moral buluyorlar.  En Büyük Düşmanları: Tayyip Erdoğan. 40 Yıllık Örgütleri başlarına geçtiği, kripto elemanlarına kadar deşifre edildiği, siyasi destekçilerinin birer birer siyasetten temizlenmeye başladığı yoğun bir savaş var. Fetö sanıklarının büyük çoğunluğunda hiçbir pişmanlık yok, yüzsüz ve kimliksiz kişiliklerini yine sergiliyorlar. Kimi zaman Mahkemeleri yanıltmak için İtirafçı olanlar, bir süre sonra itiraflarını reddediyor ve zamana oynuyorlar. Ancak hiçbiri fayda vermeyecek ve bu Devlet hepsinden ihanetlerinin hesabını bir bir soracak. Bu arada söyleyelim ki, Güvenlik Teşkilatları delilsiz, hukuksuz ve tanıksız hiç kimseyi tutuklamadı ve tutuklamıyor. Bu konudaki fısıltılar sadece örgütün psikolojik savaşı. Bu örgütü tanımayanlar, bu mücadelenin Devlet için ne kadar önemli olduğunu tahmin edemezler.

Bu savaşı sadece savaşın içinde olanlar biliyor. Sanmayın ki yürütülen bu Mücadele sadece AKP veya Parti Mücadelesi. PKK ve FETÖ’ye karşı neredeyse her siyasi görüşten arkadaşlarımız, uzmanlar, güvenlik mensupları, yargı elemanları canla başla çalışıyor. Mücadele edenlerin hepsi de sahte sosyal medya hesaplarından tehdit ediliyor, durdurulmaya, pasifize edilmeye çalışılıyor.

Ancak bu tür büyük savaşlarda Yalnızlık bir kaderdir. Birileri Savaşır, Birileri Sadece Oturur ve Konuşur. Rahmetli Uğur Mumcu ile güzel bir dostluğumuz vardı ve onu yakından tanıyanlar bilirler: Birkaç yakın arkadaşı dışında, o meşhur sosyal demokratların hiçbirine inanmazdı. PKK & Almanya & Ortadoğu üzerinde çalışırken (bana göre Alman Gizli Servisince) öldürüldü, aynen Hablemitoğlu ve Gaffar Okkan gibi. Atatürk bile mücadelesine yalnız başladı, en yakın arkadaşları ya Halifeci, ya Amerikancı, ya da İngiliz yanlısıydı. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu da yalnız savaşçılardan biriydi. 2009’da Tayyip Erdoğan’ın tasfiye edilerek kendisinin kahramanlaştırılması teklifini şiddetle reddettiği için Şehit edildi.

Birileri hala anlamamakta dirense de Tayyip Erdoğan da, Ondan kopmayan Hakan Fidan da bu mücadelede yalnızdı. Devletin 40 yıldır dibini oyan bu örgütü çökerttikleri için en büyük Devlet ve Millet hizmetini gerçekleştirdiler. Hala; “Erdoğan’ın Düşmanı Dostumdur” mantığıyla, PKK ve FETÖ’ye moral aşılayanlar bunun vebalini, günahını taşıyamazlar. Bu bir Vatan ve Devlet Mücadelesi.

Unutmadan söyleyelim Devlet Bahçeli de yalnız savaşçılardan biri, yıllar sonra anlaşılacak.

Yalnız Savaşmak Dün Gibi Bugün de Kaderimiz, Birileri Savaşacak, Birileri ve Google Uzmanları Sadece Konuşacak…

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director