ABD Yönetimi İçin Tavsiyeler!

İnsanların davranışları, geçmişte yaşadıkları tecrübelere ve edindikleri alışkanlıklara dayanır. Milletler ve Toplumlar için de durum farklı değildir. Bu noktadan bakıldığında, ABD’nin dünya politikası, geçmiş tecrübelerinin ve alışkanlıklarının izlerini taşıyor.

Kuzey Amerika, keşfedildikten sonra bugüne kadar bir hayaller ülkesi oldu. Avrupa’nın güçlü ülkeleri için kolonileşme, yoksullar için zenginleşme ve ülkelerinde dinlerini rahatça yaşayamayan Protestanlar ve Yahudiler için dindarlaşma ülkesiydi.

Dünya tarihinde Kölelik kültürünün en önemli örnekleri bu ülkede yaşandı. Amerikan İç Savaşına ve on binlerce Amerikalının ölmesine yol açan Kölelik, 1865’de Başkan Lincoln tarafından kaldırılsa da Beyaz Patron, Siyah Köle anlayışı devam etti. Kadınlar 1920’de oy hakkına sahip olurken, Siyahlar eşit yasal haklara 1964 yılında sahip olabildiler.

Amerikan Toplumu, tarih boyunca elinde silahla uyudu ve güvenlik korkusu yaşadı. II. Dünya Savaşı sonrasında ABD ve Sovyetler, Batı ve Doğu blokunun liderliklerini üstlendiler. Amerikan toplumu için yeni bir düşman ortaya çıktı: Komünizm. ABD hem ülke içinde hem ülke dışında Komünist avına çıktı. Vietnam’da bir zafer uğruna binlerce Amerikalıyı feda etti. NATO ülkelerinde güvenlik ve düşmanlar için yüz milyarlarca dolar para harcadı.

1990’da Sovyetler Birliği’nin dağılması, ABD’yi bir süre düşmansız ve kararsız bıraksa da kısa zamanda yeni bir düşman buldu: Daha önce Komünizme karşı birlikte savaştığı eski müttefikleri olan Radikal İslamcılar.

1990’lı yıllardan bu yana ABD’nin kafası ve uluslararası politikası oldukça karışık. İslamcılar ile nerede dost nerede düşman olduğu belirsiz. Siyasal İslamcılarla daha düne kadar dosttu, bugün ise düşman. ABD’nin terörizme ve silahlı İslamcılara karşı olduğunu düşünsek, Libya’dan Suriye ve Irak’a kadar birçok silahlı İslamcı gruba destek veriyor.

ABD aslında tam bir ilkesizlik yaşıyor. Tek ilkesi var: ABD çıkarları. Her ülke kendi çıkarlarını gözetir ancak dünya liderliğine soyunan ülkeler için bazı evrensel ilkeler olması gerekir. ABD’nin İslam dünyasındaki politikası ikiyüzlülük ve çıkarcılık çemberinden kurtulamıyor. Milletler ile dost olmak yerine çetelerle, cemaatlerle, çıkar grupları ile ittifaklar kuruyor. Bu yüzden, Amerikan Düşmanlığı bütün İslam dünyasında her geçen gün daha da artıyor.

Son olarak; hem Irak’ta hem Suriye’de İslam Devleti (ISID) grubunun gelişmesine göz yumdu. ABD ve İsrail, İslam Devleti’nin Maliki Yönetimi ve İran ile savaşmasını bekliyordu fakat beklenen büyük Sünni Şii çatışması gerçekleşmedi. İslam Devleti, Şiilerin hâkimiyet alanlarına girmedi. Buna karşılık Suriye’de ve Irak’ın kuzeyinde genişlemeye başladı. Bu durum da ABD çıkarlarını tehdit etti. Çünkü ABD, Barzani Yönetiminde bir Kürdistan’ı koruyacağını ve kuracağını açıkça gösteriyor.

Vietnam’dan bu yana, ABD’nin bölgesel stratejileri neredeyse tamamen fiyaskoyla sonuçlandı. Buna rağmen aynı yanlışını sürdürüyor. Afganistan için binlerce askerini ve milyarlarca dolarını harcadı. Şimdi ise, mevcut Afgan yönetimi bile ABD’ye karşı çıkıyor. Geçtiğimiz hafta ABD, hem de NATO karargâhında gerçekleşen bir Taliban eyleminde –Vietnam’dan bu yana- en yüksek rütbeli generalini kaybetti. Irak Yönetimi tamamen İran’ın kontrolünde.

ABD Kuzey Irak’ta İslam Devleti’ne ait mevzileri bombalarken –ister istemez- PKK terör örgütünün güçlenmesine zemin hazırlıyor. Lübnan’da hem Hizbullah’a karşı Sünnileri destekliyor, hem de Arsal bölgesinde Sünniler güçlenince Lübnan Ordusu’na yardım ediyor.

Dünya, artık 10 yıl öncesinin dünyası değil. Gerçekleri görmek için Snowden veya WikiLeaks’a ihtiyaç yok. Artık Dünyada olup biten herşey açık kaynaklarda yayınlanıyor. Düne kadar yeraltında bulunan bütün terörist grupların bile internet üzerinde haber kanalları var. İslam toplumları sürekli okuyor ve videoları izliyor. ABD tarafından desteklenen İslamcılar, ittifak süresince sesleri çıkmasa da içlerinde büyük bir düşmanlık biriktiriyor.

 Bütün bu çerçeve içerisinde Amerikan Yönetimine bazı tavsiyelerde bulunmak gerek:

  • Uluslararası Politika, artık gizlilik kaldırmayacak kadar açık. Bu yüzden, ABD politikaları da gizli ve örtülü amaçlar yerine açık ve net kurallara dayanmalı.
  • İslam dünyasındaki Sünni Şii Çatışmasının ABD çıkarlarına bir katkısı olmayacak. Çünkü İslam dünyasındaki her olumsuzluğun kaynağı ABD ve İsrail olarak biliniyor. İslam toplumları ne Rusya’nın istihbarat faaliyetlerinden ne de Almanya ve İngiltere’nin örtülü operasyonlarından haberdar. ABD, Müslümanlar arasındaki çatışmalara da kesin bir dille karşı çıkmalıdır.
  • Lübnan’da, Suriye’de, Irak’ta, Mısır’da, Türkiye’de, Filistin’de yüzyıllardan beri Hıristiyanlar, Yahudiler ve Müslümanlar barış içinde ve içiçe yaşadılar. Etnik ve Dinsel gerginlik, öncelikle İslam dünyasındaki küçük Hıristiyan ve Yahudi grupların yok olmasına sebep olacaktır. ABD, Suriye’de veya Gazze’de yüzlerce çocuk ve kadın öldürülürken sessiz kalırken, Kuzey Irak’ta Hıristiyanlar için anında operasyon düzenledi. ABD ile örtülü ittifak yapan bütün İslamcı gruplar bu ikiyüzlü davranışı bir yerlere not ettiler.
  • İsrail, mevcut toprakları içerisinde varlığının kabul edileceği uzun vadeli bir barışa zorlanmalıdır. Ne Lübnan’da Hizbullah, ne de Batı Şeria ve Gazze’de Filistinliler tümüyle yok edilemezler. Bundan sonra yapılacak en iyi teknolojik savaşlar bile devletlere tam bir zafer getirmeyecektir.
  • Amerika Birleşik Devletleri, Ruslara ve Kuzeyli İslamcı gruplara karşı Taliban hareketini kurarak, Pakistan gibi modern bir İslam ülkesini yüzlerce yıl sürecek sorunlara sürüklemiştir. Bugün ise, Irak ve Suriye’de Kürtleri ve İslamcı grupları destekleyerek, Türkiye gibi bir başka modern islam ülkesini yüzlerce yıl sürecek sorunlara sürükleyecektir.
  • İnsanların bedenleri ancak atom bombalarıyla ortadan kaldırılır. İnançları ve fikirleri ise ancak akılcı ve bilimsel yöntemlerle değişebilir. Akıl ve Bilim devre dışı kaldığı için İnanç siyasete de ticarete de hakim olmuştur. Günümüzde Uluslararası Siyaseti belirleyen en önemli unsur ne yazık ki İnanç Savaşlarıdır.
  • Radikal İslam, gelecekte Radikal Hıristiyanlık gibi karşıt düşmanlıkları da hortlatacaktır. İsrail’deki Radikal Yahudi Yönetimi’nin acımasız ve adaletsiz politikaları bütün İslam toplumlarını derinden yaralamaktadır.
  • Radikalizmin dini, mezhebi ve ırkı yoktur. Her din ve millet içerisinde radikalizm çok kolay yeşerir ve bütün insanlığa zarar verir. ABD’nin stratejik çıkarları için sessiz kaldığı Radikal İslamcı Gruplar, sadece İslam Dünyası için değil, ABD ve Batı ülkelerinde de patlamaya hazır birer bomba gibidir. Radikalizm cehalete dayanır. ABD hem ülkesinde hem de dünyada barış ve huzur istiyorsa, en önemli hedefi, akılcı ve bilimsel fikirlerin gelişmesine katkıda bulunmak olmalıdır.
  • Radikal Dindarlar, sadece silah kullananlar değildir. Eldeki silahları ateşleyen beyinlerdeki fikirlerdir. Gelişmişlik, sadece savunma teknolojileri ve finansal zenginlik ile ölçülmez. Gelişmiş bir toplumun en önemli göstergesi, Evrensel Felsefi Fikirlerdir.
  • Bir ülkede Demokrasi silahla yerleşmez; Ancak akıl, bilim ve felsefe ile önce beyinlere yerleşir.
Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director