20. Yüzyılda Bir Korsan Hikayesi: Somali

Birçoğumuzun nerede olduğunu hatırlamak için haritaya bakacağı Somali, son birkaç yıldır deniz korsanlarıyla gündemde. Somali, Süveyş ve Kızıldeniz’in güneye açılan Aden Körfezini kontrol eden ve Afrika Boynuzu olarak isimlendirilen çok stratejik bir bölge. Bu korsan hikayesinin sebebi de bu olsa gerek!

Halkının % 95’i Müslüman olan Somali, İslam’la tanıştığı ilk yıllarda Habeşistan’ın bir parçasıydı. Hatta, Mekke’deki baskılardan kaçan ilk Müslümanlar, Hıristiyan Kral Necaşi’nin bu topraklarına sığınmışlardı. 1500’lü yıllardan itibaren bölge Osmanlı hakimiyetine girdi. İngilizler, denizaşırı ticaretin en önemli yolu olan Mısır ve Süveyş bölgesini 1882 yılında işgal ettiler. Bugünkü Somali’nin kuzeyi 1884 yılında İngilizler, güneyi ise 1887 yılında İtalyanlar tarafından kontrol edilmeye başlandı. İngiliz ve İtalyan Somalisi olarak ikiye ayrılan bölge ancak 1960 yılında bağımsızlığına kavuştu ve Somali Cumhuriyeti kuruldu. 1960’lı yıllar, soğuk savaşın hızlandığı ve Sovyetlerin sıcak denizlere inmeye başladığı yıllardı. 1969 yılında, sosyalist general Muhammed Siyad Berri askeri bir darbeyle iş başına geldi. Berri, kendine göre bir sosyalizm anlayışı geliştirdi ve Arap alfabesi yerine Latin alfabesini zorunlu kıldı. 1977 – 1978 yıllarındaki Ogaden Savaşı’nda Sovyetler Etyopya’yı destekleyince, Ruslarla arası açıldı. Ağır baskı ve zulümleri nedeniyle halkın bir bölümü Etyopya’ya göç etmek zorunda kaldı. ABD’nin de desteğiyle, İslamcı Birlik Grubu ülkenin en büyük muhalif hareketi haline geldi. Yıllar süren karşı mücadeleler 1991 yılı başında silahlı çatışmalara dönüştü ve Siyad Berri ülkeden kaçtı. Ancak bu yıllardan sonra da Haviya, İshak ve Darod gibi kabileler arasında iç savaş başladı.

1992 Şubat’ında Birleşmiş Milletler Somali’de barışı sağlamak için 500 asker görevlendirdi. Aynı yılın Aralık ayında Amerikan Deniz Piyadeleri Mogadişu’ya bir çıkarma yaptılar ve güçlü Somalili lider Muhammed Farah Aid taraftarları arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. Ardından 34 ülkenin katkıda bulunduğu UNOSOM BM Barış gücü komutanlığına Türkiye’den General Çevik Bir getirildi. 1993 Ekim ayında ABD, yerli güçlere karşı BM’den bağımsız olarak düzenlediği bir operasyonda bir helikopterinin düşürülmesi sonunda 19 askerini kaybetti. 1994 Mart ayında ABD çekilme kararı aldı. Somali macerası, yıllar sonra Amerikalı gazeteci Mark Bowden’in ‘Black Hawk down: A Story of Modern War‘ kitabına konu oldu. Ardından, ABD Savunma Bakanlığı’nın desteklediği ve Glatyatör’ün yönetmeni Ridley Scott tarafından çekilen bir film yapıldı.

1995 Mart ayında BM askerleri de Somali’den çekildi. İç çatışmalar yıllar boyu devam etti. 2005  Haziran ayında ülkenin en büyük Sünni İslam grubu olan İslam Mahkemeleri Birliği, başkent Mogadişu’ya hakim oldu ve Somali’nin güneyini kontrol etmeye başladı. 2007 yılı başında, Batı’nın desteklediği Etyopya askeri güçleri ülkenin kuzeyine girdi ve İslam Mahkemeleri grubunun elindeki bazı bölgeleri ele geçirdi. Aynı yıl içinde El-Kaide’nin ikinci adamı Eymen El Zevahiri, İslam mücahitlerine yardım için çağrıda bulundu. İslamcı grupların El-Kaide kontrolüne gireceğini düşünen ABD, birçok İslamcı grupla birlikte Batı yanlısı grupları da bir araya getirerek, İslam Mahkemeleri Birliği ile anlaşma yoluna gitti. Etyopya askerleri 2009 yılı Ocak ayında geri çekilirken, İslam Mahkemeleri Birliği önderlerinden Şeyh Şerif Ahmed Cumhurbaşkanı seçildi. Şerif Ahmet, ilk yurtdışı seyahatini Nisan ayında Türkiye’ye gerçekleştirerek, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile özel bir görüşme yaptı. Aynı ay içinde, yeni Somali Parlamentosu, ülkede İslam şeriatına geçilmesine karar verdi.

Halen ülkenin Aden Körfezine bakan Kuzey bölgesi Somaliland, Kuzeydoğu bölgesi Puntland, Mogadişu’nun Kuzey Batısındaki Baidoa bölgesi Etyopya desteğindeki Abdullah Yusuf Ahmed liderliğindeki Geçici Federal Hükümet, Mogadişu, başkent çevresi ve Güney kıyıları İslam Mahkemeleri Birliği olarak parçalanmış durumda.

Somali denizlerindeki korsanlık önceleri başkent Mogadişu kıyılarında yapılıyordu. Korsanlar, hareket kabiliyeti yüksek teknelerle, bölgede yasak olarak avlanan balıkçı gemilerinden haraç alıyorlardı. 2007 yılından sonra İslam Mahkemeleri Birliği bu bölgedeki korsan faaliyetlerini önledi. Bunun üzerine, 2008 yılıyla birlikte, Afrika boynuzunun uç kısmındaki Puntland bölgesi en önemli korsan bölgesi oldu.

Korsanlar, televizyon haberlerinde gördüğümüz gibi sadece 5-10 kişilik silahlı gruplardan oluşmuyor. Arkalarında, Mogadişu ve Cibuti limanlarından uluslar arası ticaret gemileri hakkında istihbarat bilgisi toplayanlar, gemi sahipleriyle pazarlıkları yürütenler, silahlı gruba lojistik destek sağlayan yatırımcılar gibi çok geniş ve örgütlü bir yapı var. Gemilerden elde edilen 500 bin ile 1,5 milyon dolar arasındaki fidyenin % 50’sini silahlı gruplar, % 30’unu istihbaratçılar ve lojistik destekçiler alıyor, % 20’si ise yaralanan veya ölen korsanların ailelerine veriliyor.

İçlerinde Türkiye’nin de TCG Giresun gemisiyle katkıda bulunduğu uluslar arası Birleşik Görev Gücü, 3 bin kilometreyi aşan Somali kıyılarını kontrol etmede zorlanıyor. Korsanlar, ellerindeki iç savaştan kalma Rus yapımı AK-47 Kalaşnikov ve RPG7 roketleriyle çok hızlı hareket ediyorlar. Korsanlara ait büyük balıkçı tekneleri hareketli üs olarak kullanılırken, saldırılar güçlü motorlara sahip botlarla düzenleniyor. Çoğu zaman, bir gemiye yapılan saldırı dakikalar içinde gerçekleştiriliyor ve bölgedeki askeri gemiler, korsanlar gemiyi ele geçirdikten sonra olaydan haberdar olabiliyor. Saldırıya uğrayan gemilerin bir kısmı, sigorta masrafları, personele ve gemiye verilecek zararlar sebebiyle güvenlik güçlerine haber vermek yerine, sorunu korsanlarla pazarlık yaparak çözmeye çalışıyor.

Somali’de görev yapmış askeri kaynaklara göre, 2008 yılından sonra daha da artan korsanlık faaliyetleri ABD tarafından kışkırtılıyor. Bölgede, CIA, Mossad ve MI6 büroları çok yoğun faaliyet gösteriyorlar. ABD, İngiltere ve İsrail ittifakı bir yandan korsanların gelişmesine uygun bir zemin oluştururken, diğer yandan da 2010 yılında Irak’tan çekilecek bazı güçlerin bölgeye kaydırılması için planlar yapıyorlar.

Paylaş / Share

Abdullah Manaz

Author, Researcher, Strategist, Producer, Director